17. BÖLÜM | Lunapark

145 280 186
                                    

Merhaba arkadaşlar. Nasılsınız?

İlk olarak hayalet okuyucu olmayınız lütfen en azından vote tuşuna basın bu gerçekten benim için çok önemli. Lütfen empati yapınız. Hayalet okuyucu olduğunuzda hayırlı bir şey olmuyor. En azından bir vote beni çok mutlu ediyor.

Etrafını dumanlar sarmıştı. Önünü göremiyordu. Dumanın içine işlemesine izin vermişti. Gözleri yarı kapanık, yarı uyanık şekilde babasını arıyordu. Ama tek gördüğü ateşin yükseldiğiydi. Yerde bir adam yatıyordu. Konuşmaya çalıştı, sesi çıkmıyordu sanki. ''Baba,'' boğazının kurumasından dolayı çok kısık söylemişti.

''Derin!'' diye bir ses duydu. Yerde yatıyordu, doğrulmaya çalıştı. Doğrulmaya çalıştığı an dumanın etkisinden dolayı başı döndü. 

''Hayatıma engel olmana izin vermeyeceğim,'' diyen sese doğru baktı. Yüzü yoktu, yüzünü göremiyordu. Sadece ses vardı, boğuk bir ses. Simsiyah bir yüz, ona silah tutmuştu. Tetiğini çektiğinde, Derin öleceğini düşünüp gözlerini kapattı. 

Gözleri kapattığı anda ve silah sesinin duyulması kısa sürmüştü. O anda bir lavanta kokulu bir kadın ona sarılmıştı. 

Kurşun kadına saplandı. Derin, kadına bakmaya çalıştı ama gözleri izin vermedi. ''Baba?'' Kadını babası sandı. Babasının onu kurtardığını düşündü.

Baba diye seslenen çaresiz kıza Begüm, ''Merak etme. Kimse canını yakamayacak,'' dedi. Onun canının yanmasına izin vermeyecekti. Derin'in başına tutulan silahın önüne atlayacak kadar düşünceli biriydi. Yarasını umursamadan kızı kucakladı. Ve yanında ki adama ''Selim'i çıkar,'' dedi. 

Derin, diğer adama bakmaya çalıştı. O kimdi? Yüzü gözükmüyordu. Siyah kapüşon ile kafasını kapatmıştı. Yaralı halde kadın, kucağında ki kızı yangından uzaklaştırmıştı. Sonra bir patlama duyuldu.

Derin, uykusunda tekrar yangın anını yaşadığından dolayı nefes nefes kaldı. Çadırın içinde uykulu halde sağa sola dönüyordu. Burnuna işleyen duman kokusu yüzünden öksürdü. Rüyasında gördüğü patlama sesinden sonra çığlık atıp uyandı.

Aras, Akgün ve Çiğdem ateşin başında çay demlemeye çalışıyordu. Aras, ateşin üstünde tutmaya çalıştığı demliğe bakıp, ''Oğlum biz bunu yaktık galiba.''  Dedi. ''Etrafı da duman sardı, ormanı yakacaksın aptal herif.'' Akgün ise Aras'a sitem etti.

Çiğdem, iki erkeğin beceriksizliğine gülüp, konuştu. ''Ya siz ne beceriksiz insansınız. Bir çayı bile demleyemediniz.''

Derin'in uyuduğu çadırdan çığlık sesi geldiğinde, üçü birden ayaklanıp çadıra doğru koştular. Çadırın fermuarını açıp çığlık atan, ter içinde kalmış kıza baktılar. Üçü birden, ''Derin, iyi misin?'' diye sordular.

Derin, gözünün önündeki anıları atmaya çalıştı. Kendisine telaşlı bakan yüzlere döndü ve ''İyiyim,'' dedi.

''Bu duman kokusu ne? Ormanı mı yaktınız Allah sizi kahretmesin!'' Akgün ile Aras birbirine bakıp, Derin'e de mahcup şekilde baktılar. ''Ay, birde utanmadan yüzlerini mahcup hale getiriyorlar.''

''Derin, iyi ki kalktın. Yoksa ben bu beceriksizlerle ne yapacaktım, hiç bir fikrim yoktu ya.'' Çiğdem, Derin'e numaradan şikayette bulundu. 

Çiğdem, acıyla yaşadığı için acının büründüğü bir karakter olmuştu. Acı onu sardığı için kendi kişiliğini bilmiyordu. Derin, Çiğdem'in kişiliğini nelerden hoşlandığını, arkadaş ortamında nasıl olduğunu merak etti. Bu halini görünce yaşadığı acıyı kenara bıraktığını düşündü.

Ev: SinesteziHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin