15. BÖLÜM| AİLE

159 283 241
                                    

Merhabayın efendim. 

Kimleri görüyorum Hoş geldiniiz... 

ÖPÜLDÜNÜZ MUAH

-DERİN-

Ailenin sıcaklığını hissetmek tatlı bir duyguydu. Yanında her konuda destek çıkan birilerinin olması güzeldi. Bağının hiçbir şekilde kopmaması, ne yaşanırsa yaşansın hep birlikte kalmak kopmamak bunlar güzeldi. Aile genellikle anne baba çocuk vs. ile oluşurdu. Ama bizde eksik olan tek şey babaydı. Baba hissini babam varken de yaşayamamıştım.

Ondan nefret ediyordum. Hem de iliklerime kadar nefretle doluydum. Ama neden içimde baba kelimesini duyunca bir duygu kopuyordu? Ondan nefret ederken neden onu düşündüğümde gözlerim doluyordu.

Öldüğünde üzülmemiştim. Onun gibi bir insan bu dünyadan gitti diye mutlu olmak istemiştim. Ama onun öldüğü yangında bende vardım. Silah ile tanışmış ateşin içinde kalmıştım. Ateşi her gördüğümde korkmuştum. Ateş uzaktan çok parlak ve güzel gözükürken içine yaklaştığında bir o kadar yakıcıydı. 

O yangında Akgün'ün annesi olmasa ne olurdu bilmiyordum. Ve benim bunu sır gibi saklamama ne demeliydi? Akgün'e babasını benden sakladığını kızarken benim ona aynısını yapmam ne kadar doğruydu? 

Akgün'e söylemeli miydim? Yoksa kendim mi bulmalıydım? Bu ikisinin arasında gidip geliyorum sürekli.

Akgün, annesiyle büyümüştü tahminimce. Bende annemle büyümüştüm. Annem baba da olmuştu. Annem aniden giderse ve sebebini asla öğrenmeseydim nasıl hissederdim acaba. Dipsiz karanlık bir kuyuda gibi olurdum. Annem benim ışığımdı.

Akgün'ünde belli ki annesi ışığıydı. Ya onun ışığı sönmüşse? Karanlıkta nasıl yolunu bulacaktı Ben onun ışığı olup aydınlatacaktım. Onun karanlıkta kalmasına izin vermeyecektim. 

''Babam iyi olsaydı büyük ihtimalle; Annem bizi babamdan uzaklaştırmazdı. Bizde burada kalır sizinle büyürdüm.'' Hayallerimizi şekillendiriyorduk. Babalarımız farklı olsalardı nasıl olurlardı diye.  Akgün, başladı ilk.

''Üçümüz hep arkadaş mı kalırdık ki?'' diye soru sordu Aras.

''Ben ve sen hep ayrılmaz ikiliydik. Sanırım Akgün ile de böyle olurdu. Hem baksana kaderimiz bir her halde. Yine birbirimizi bulduk.'' Çocukken ayrılıp tekrardan birbirimizi bulmamız tesadüf müydü? Yoksa bir kader miydi? Ya da biz tercihimizle mi birbirimizi bulduk? Akgün, annesi için buraya gelmişti. Onun tercihiyle oldu bu. Kaderimizi biz mi belirliyorduk acaba?

''Uzaktan bakınca aranızda kopmayan bir bağ var gibi gözüküyor.'' dedi Çiğdem.

''Benim annem ile Mine teyze arkadaştı. Acaba Begüm teyze ile nasıldılar?'' diye soru sordu Aras.

''Ailemiz bence bizden çok şey saklıyor. Onların geçmişlerini bilmiyoruz.'' dedim.

Aras, tahminini değil de biliyormuş gibi bir söylemim de bulundu, ''Net annelerimiz en yakın arkadaşlardı.''

''Mine teyze söylemişti zaten. Tahminde bulunman saçma oldu.'' diye Aras'ı tersledi Akgün. 

''Oğlum üç gram beynim var hangi birini takip edeyim.''

''Konu nereye sapıyor ya ailelerimizi hayal etsek ya,'' dedim.

Çiğdem'e dönüp baktığımda çoktan gözlerini kapatmış gülümseyerek hayal kuruyordu. Hayal kurmak mutluluktu ama bir o kadar da acı vericiydi. Çünkü gerçek olamayacak kadar güzellerdi.

''Ortaokulda ben zorbalık gördüm. Lisede hem Akgün hem de Derin zorbalık gördü. Ay ben nasıl bir arkadaş mışım her ikisine de yetişmişim.''

Ev: SinesteziHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin