7. bölüm| OTEL

263 301 744
                                    

Merhabaaa..

Oylarınız ve yorumlarınız beni çok mutlu ediyor. Lütfen hayalet okuyucu olmayın<3<3

Derin 22 yaşında, dalgalı saçlı, kahverengi gözlü ve beyaz tenli bir kızdı. Her işe heyecanla başlar heyecanı, umudu asla kırılmazdı. Ailesine pozitif enerji katardı. Kötü durumlarda çözüm odaklı olmaya çalışırdı. Tabii damarına basılmazsa... Damarı sevdikleriydi. Herkesin öyle değil midir zaten? Sevdiği birinin canı ufacık yandığında bile dünyayı ters çevirecek bir cesareti vardı. Deliydi yani. Karşısındaki kim olursa olsun, sevdiklerini üzdüyse, onu da üzmezse rahat edemezdi. Hedeflerine her zaman önem verirdi. Hayalleri gerçekleşmeden asla pes etmezdi. En büyük hayali avmsinin 3.sünün açılmasıydı. Bazen kendisini daha fazla şube açılır mı diye hayaller kurarken yakalar, sonra kendisine kızar ve doyumsuz olma Derin derdi.

Üniversite okuyacağı bölüme asla karar verememişti. Zeki kızdı aslında iyi bir bölüm kazanabilirdi. Ama o klasik yaşam tarzını asla yaşamak istememişti. Üniversite hayali yoktu. Üniversite onun için zaman kaybıydı. Yeteneklerimi okul ölçemez derdi. YKS'ye girdiğinde ya sıradan bir hayatım olursa diye düşünüp sınavdan kaçmıştı oysa çok çalışmıştı da. Mine kızına çok kızmıştı. Annesine 'Üniversiteye ihtiyacımın olmadığını göreceksin' demişti Derin. Mobilya tasarım kurslarına gitmişti. Çizim yeteneği vardı. Okuldaki arkadaşları elbise çizerken o mobilya çizerdi.

İndie tarzı giyinmeyi severdi. Dolabı hep indie kıyafetleriyle doluydu. Şimdiden elli yıllık yaşamını planlamıştı. Yaşlanınca çok sevdiği bir adam ile çiftlik evine yerleşecekti. Hep düşünmüştü; Aşık olacak mıyım acaba? Sahi kim olacaktı aşık olacağım adam derdi. Hep bunu merak ettiğinden yastığının altına anahtar koyar dururdu. Sonra Naz onunla dalga geçerdi. 'Yeni evde yapılır bu' diye teyzesini sinirlendirirdi. O da Naz'a inat her gece anahtar koyardı. Bir gece rüyasında bir oda dolusu adam görmüştü. Hepsi de 'Biz senin kocanız' diyordu. Bu rüyadan korkup artık böyle batıl inanca dayalı şeyler yapmayı bırakmıştı. Tuhaf bir bilinçaltına sahipti.

Acaba nasıl ölecekti? Umarım silahla vurularak ölmem. Çok korkutucu derdi. Elinden gelse ölümünü bile tasarlayacaktı. Bilinmezlik rahatsız ediciydi onun için.

Şu an kafasında kendisiyle ilgili her anı geçiyordu. Hani derlerdi ya; ölmeden önce film şeridi gibi geçer anılarımız. Sanki onu yaşıyordu şu an. Kendine kendisini anlatıyordu.

Silahın tetiği çekildiğinde ürkmüştü. Kürşat onun ürkmesinden zevk almıştı.

Aras evden motorunun anahtarını alıp, Akgün'ün kolundan tutup çekiştirmeye başladı. ''Bu manyak babamın yanına gitti. Al tak şu kaskı'' diyerek yeşil bir kask vermişti. Derin için özel tasarım kaskıydı. Aras, Derin yeşil seviyor diye yaptırmıştı. Ama bir türlü ikisi binememişti bu motora.

Mine arkadan ''Beni de bekleyin ben de geleceğim'' diyerek bağırmıştı. ''Sen dur anne. Olay daha da büyümesin. Onlar gidip hallederler.'' diye sakinleştirmeye çalışmıştı Ahu onu. Mine derin bir nefes alıp etrafına baktıktan sonra yan çiftlik evine baktı. Dudağını kıvırdı, yüzünde özlem ifadesi vardı.

Perdenin arkasındaki kişi yumruklarını sıkmıştı. Motor ile ayrılan Aras ve Akgün'ü izliyordu.

Demiştim ya; Derin deli cesareti olan biriydi. ''Vursana!'' diyerek bağırmıştı, Derin. Kürşat, Derin'in cesaretine gülmüştü. Kafasını sallayarak konuştu. ''Annene ne kadar çok benziyorsun. Onun gibi korkusuzsun. Yoksa baban gibi deli cesareti mi demeliyim?'' demişti kinayeyle.

Ev: SinesteziHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin