Düşündüm ki; tanrı bakış açısından pek mutlu değil gibisiniz(2kişi) onun için 1. şahıs yazacağım. Bakalım beğenecek misiniz?
iyi okumalar<3
arkadaşlarınıza önermeyi unutmayın ki büyüyelimm mwuaah<3<3
Müzik: Amy winehouse- back to black
ÇİĞDEM
Boğuluyordum. Hissettiklerim bir virüs gibi bedenimde yayılıyordu. Zehirlenmiştim, kötülükle. Saf bedenim, ruhum zehirlenmişti. Kaçmak istedim, bedenimde ki izlerden. İzlerimi tek tek yakmak istedim. Her dokunuşu ateşle küle çevirmek istedim.
Kendimi toprağın altına gömmek üzere dünyadan gitmeyi istedim. Ama kendimi toprağın altına gömecek kadar acizdim de. Toprak bedenimi kabul etmeyip ya beni atarsa diye düşündüm.
Ölüm bir kaçış değildi. Başlangıçtı. Belki de daha kötü olayların başlangıcıydı. Bilmediğim sonrası için kaçmak ile nitelendiremezdim.
Zaten ben ölmüştüm. Bedenim yaşıyordu. Ruhumu çoktan öldürmüşlerdi. Hislerimi kaybetmiş olmayı dilerdim. Hissiz olsaydım eğer, acı ne demek bilmezdim. O otelde yaşananları hissetmezdim. Demek ki ölmemişim. Hisleri hissettiğime göre yaşıyordum o zaman.
Bir virüs müydü bu yaşadıklarım? Geçmiş miydi? Geçmesini dilemiştim hep, yıldızlardan. Birinin beni duyup kurtarmasını dilemiştim. En çokta babamın beni kurtarmasını istemiştim. Onun beni kurtaracak gücü vardı. Ama o ne yaptı? Beni reddetti. Senin gibi kızım yok! Dedi bana.
Gözlerinde sevgi aramıştım. Beni kurtarması için bir sevgi kırıntısı ama yoktu. Eskiden bana baktığı sevgi dolu gözler artık sevgi kırıntısı bile bulundurmuyordu. En çokta ablamın benim için direnmesiydi. Ablam beni korurken babamdan tokat yemişti.
Oteldekilerin orospu demesi acıtmamıştı hiç bir zaman. Ama babamın nefreti tükürür gibi orospu demesi, hak ettiğimi düşündürmüştü.
Bir tek kendi ruhumu kaybetmedim. Ailemi kaybettim. Ailemin bana inancını, babamın sevgisini, ablamın dokunuşlarını kaybettim. Sevgilimi kaybettim.
Zaten onun yüzünden bu halde değil miydim? Beni bu hale getiren o değil miydi? Bana sürpriz yapacağını söylediğinde ona inanan aptal ruhumda mıydı suç? Beni otele götürdüğünde anlamalıydım. Ne için beni buraya getirdiğini. Ama anlamadım. Çünkü ona gözüm kara inanıyordum. Benim canımı yakmayacağını inanıyordum.
En çokta benim inancım beni mahvetti. Ben kendimi mahvetmiştim.
Ona inandım. Beni sürpriz için götürdüğü yerde beni yok etti. İstememiştim, hazır değildim. O kabul etmemişti. ''Beni sevdiğini, beni bırakmayacağını,'' söylemişti. Her zaman yanımda olacaktı, güya.
Neden seviştiğimizin görüntüleri otelin sahibinde olduğunda benim yanımda olmadı? Neden beni yok saydı?
''Sevgilin iyi para aldı.'' Bu cümle hayatımı tepetaklak etmişti. Ben artık inancımı o gün kaybetmiştim. Ben mutlu olamazdım.
Arabada çalan müziğe kafamla ritim uyduruyordum. Derin ve ben arka koltukta, Aras ön yan koltukta otururken arabayı Akgün sürüyordu. Birlikte kampa doğru gidiyorduk. Bu kamp fikri onlar için beni rahatlatmaydı. Ama ben huzuru bulacağımı düşünmüyordum. Arabada sükunet içinde giderken, üçü şarkıya eşlik etmeye başladı
We only said goodbye with words (Sadece kelimeler ile vedalaştık.)
I died a hundred times( Yüzlerce kez öldüm.)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ev: Sinestezi
Teen FictionSeni yazdım bu şarkıya. Etrafında dönen melodileri döktüm bestelerime. Bana hissettirdiğin rengi çizdim kağıda. Sen benim mavim ve melodimsin Derin'im... ⌂⌂ Sadece babalarımızın yaptıkları kötülükleri düzeltmek istedim. Neden bunun bedeli ağır oluyo...