Diyalogla başlamayı pek sevmem ama bir kerecik yapacağız artık. <3
İyi okumalar...
FLASHBACK
Mine Aras'ı yangın mahallinden çıkardığı gibi pastaneye getirmişti. Aras, Mine'nin omzuna kafasını koydu. ''Bir süre bizim dairelerden birinde kal.'' Onun için endişeleniyordu Mine, ona tekrardan zarar gelmesinden.. ''Gerek yok kalırım ben evimde.''
''Madem orası senin evin, neden yakıyorsun? Deli misin sen?'' diyerek kızdı Mine, Aras'a. ''Canım istedi yaktım.'' Mine Aras'ın kafasına yavaşça vurdu. Vurduktan sonra kıyamayıp kafasından öpmüştü ''Akgün'ü gördüm? Burada ne işi var Mine abla?''
''Bilmiyorum. Sana önemli bir şey söylemem lazım. Derin hala bir şey bilmiyor. Baban yüzünden hapse girdiğini, Akgün'ün kim olduğunu.''
''Neden hala ondan bir şey saklıyoruz?'' Aras'ın hoşuna gitmiyordu, Derinden bir şeyler saklamak. Ama Mine kızı için çok endişeleniyordu. En iyisi saklamak olur diye düşünüyordu.
''Hayalleri var Aras. Eğer öğrenirse biliyorsun ne kadar kinci, onları ifşalamak için her şeyi yapar. Ölümü bile göze alır. Onlarla baş edemez Aras. Kızımı onların yolunda yok edemem. Biz yani Elif, Begüm ve ben denedik de ne oldu başımıza neler geldi. Yani Akgün ile tanıştığınızı belli etme ve Akgün'e de belli etme.'' demişti Mine.
Aras bir şeyler saklamayı sevmezdi hemen itiraz etti. ''Ama-'' lafı yarıda kesildi ''Ne diyorsam onu yap!'' diye kızmıştı Mine.
FLASHBACK SON
Aras, Mine'nin dediği gibi bilmiyormuş gibi yapmaya devam ediyordu. ''Mine ablayla konuştuk, senden bahsettiler. Senin kim olduğundan haberleri yoktu. Bundan dolayı belli etmedim.''
Ahu terasa geldiğinde yüzü asıktı. ''Kötü bir haberim var'' demişti boğuk bir sesle. Aras, Ahuyla dalga geçti ''1 metre öteden belli oluyor. Yüz ifadenden.'' Ahu Aras'ın kafasına vurmuştu.
''Herkes, bak herkes kafama vuruyor. Tüm Gümüşay kadınları bana vuruyor. Çattık!'' diyerek sitem etti Aras.
''Oğuz bey kabul etmedi dergi işini. Derin çok üzülecek. Nasıl söylerim?'' çaresizce konuşmuştu Ahu. Ne yapacağını bilmiyordu. Keşke aceleci davranıp söylemeseydim ona diye düşünmeden edemedi.
Akgün derin bir nefes alıp verdi. ''Ben söylerim.'' dedi. Kolay söyleyeceğini düşünmüştü.
◉
Akgün avmnin önüne gelmişti ve Derin'e söyleme cesareti gelmesi için avmnin önünde bir sağa sola gidip geliyordu. Sağa sola dönerken Derin'in heyecanlı şekilde 1. katı düzenlediğini gördü. Oysa ki bir çırpıda söyleyebileceğini düşünmüştü. Ama yanılmıştı.
Tam ona doğru yönelmişken telefonuna mesaj geldi ''Bu akşam ablanın eşinin ailesi ile yemeğimiz var, gel.'' Mesaj babasındandı. Akgün babasını red edecekti. Ama Derin'e tekrar baktığında, ne kadar mutlu olduğunu, heyecanla işini yaptığını görünce, onu üzmek istemediğini fark etti. Derin'e, babasının teklifi reddettiğini söylemeye cesareti de yoktu zaten. Elini yüzünde gezdirdi sonra da 'of' çekti.
Elindeki telefondan babasının numarasını bularak arama tuşuna bastı ve telefonu kulağına götürdü. ''Gelmemi istiyorsan istediğimi yapmalısın.'' Babasına merhaba bile demeden direkt konuya girmişti. Onunla asla uzun uzun muhabbet edemezdi. Derin'in mutluluğunu yarıda bırakmak istemiyordu. Ona bir geceliğine katlanacaktı. ''Ne istiyorsun?'' diye sordu Oğuz.
Akgün, Derin'e baktı. ''Derin Gümüşay'ın avmsini incelemeye gel ve derginde düşüncelerini paylaş.'' diyerek istediği şeyi bir çırpıda dile getirmişti. Oğuz nefesini çok sesli bir biçimde bıraktı. Bıkkın nefes veriş sesi ahizeden de duyulmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ev: Sinestezi
Teen FictionSeni yazdım bu şarkıya. Etrafında dönen melodileri döktüm bestelerime. Bana hissettirdiğin rengi çizdim kağıda. Sen benim mavim ve melodimsin Derin'im... ⌂⌂ Sadece babalarımızın yaptıkları kötülükleri düzeltmek istedim. Neden bunun bedeli ağır oluyo...