Bölüm 11: Her Yanlışın Doğruya Çıktığı Karanlıkta Yanmışız Yıllarca Sevgilim...

31 3 19
                                    

Burçak Vatanoğlu...

"Seninle işim bittiğinde yaşayan ölü olacaksın ne de olsa. Ölmen faydalı olmazdı zaten." Kulaklarımdaki uğuldama yüzünden boğukça duyduğum cümle ve içimde benim bile bilmediğim bir yerde hissettiğim Mete'nin ruhunun, dokunuşlarından uzakta olmanın verdiği ağırlığın bedenime sapladığı sancılar ruhumu delip geçerken, bedenimde hissettiğim sert darbelerin etkisi ruhumdaki açık yaralardan daha az acı vericiydi.

Çocukluğumun en saf gününe sahip olan adamın benden uzakta ne yaptığı, iyi olup olmadığı düşünceleri beynimin oksijenini kesiyordu. Eğer gerçekten bu adam bir ihtimal doğruyu söylediyse ve gerçekten Mete'min annesi yaşıyorsa ve o bunu öğrendiyse nasıl dayanıyordu acaba?

Derken hiç beklemediğim bir şey oldu. Ellerimdeki iplerin gevşediğini ve bileklerimden sıyrıldığını hissetim. Ancak başımdaki lanet bunu fark etmemiş olacak ki hala hırsını alırcasına bana saldırıyordu.

Soluklanmak için ara vermesini fırsat bilip bundan güç alarak, sol ayağımı olabildiğince kendime çekip bir anda ona doğru ileri iterek ayağımla karnına sertçe tekme atmış ve ceset kokan iğrençlik abidesi bedeninin sersemlemesini sağlamıştım. Anlamıyordum güya Mehsar'ın oğlu olduğunu söylemesine rağmen nasıl olurdu da babası bu kadar şerefli ve haysiyetliyken oğlu tam aksi olabiliyordu?

Gerçi dağdaki gencecik beyni yıkanmış çocuklarda böyle yetişmez miydi zaten? 'Babanı asker öldürdü.' 'Anneni Türk ordusu şu hale getirdi.' 'Babana günlerce işkence ettiler.' 'Ben de oradaydım.' 'Baban en yakınımdı.' Ve daha nice cümleler kullanırdı terörist denilen grup masum insanların beynini yıkamak için. Kimisi ailesine, kimisini ülkesine, kimisini hiç bilmediği kardeşlerine kırdırıyorlardı. Kardeş kanı dökmekten bir dakika olsun pişman olanıysa kendileri bindikleri terör treninden atıyorlardı diğerleri.

" Seni küçük sürtük! Kimsin sen de bana tekme at-" cümlesini tamamlamasına izin vermeden elime geçirdiğim irice taşı kafasını hedef alarak tam isabet fırlatmıştım.

-Asker olmanın faydaları. Tabi bunu anneler hiç eğitim almadan terlik kullanarak da yapabiliyor.-

İnleyerek arkasına yaslandığında üzerine doğru vakit kaybetmeden atılacakken arkamdan gelen sesle yerime mıhlanmıştım adeta.

"B-Burçak" adımı seslenen bu kendinden emin fakat tereddütlü, titreyen ama kalın fısıltı misali ses...babam... babamdı! Babamın sesiydi bu! Yıllar değil asırlar bile geçse unutamayacağım en derin seslerden biriydi bu. Nasıl unuturdum ki? Heyecanla kullandığım kelimenin bana üç yara bırakacağını bilmeden seslendim ona " Baba?" dedim ve sonrasında altı el kurşun sesi ve sesin birlikte getirdiği gözlerime aralanan matem siyahı perde...

Mete Çağın...

Evim, yuvam, keder sığınağım tam karşımda... göğsünden akan kanlarla, güzeller güzeli bedenine giren üç kurşun ve izleriyle beraber. Biri karın boşluğunda, biri sağ akciğerinin bitiş kısmında ve biri... biri de kalbinde.

Eskiden olsa korkmayı bırakın elim bile titremezdi bu tarz vakalarda. Sonuçta doktorluk yıllarımın büyük çoğunluğunu kendi isteğimle dağ yakınlarındaki hastanelerde kullanmıştım. Lakin insan aşık olduğunda hele ki önündeki sedyeye uzanan kadın, sevdiği kadın olunca, ruhunuzu saran ve en kötü kabusunuz olacak düşünceleri iyileştiren kadın olduğunda durum tamamıyla tersine dönüyordu.

İçimdeki buhrana inat sakin kalmalı ve kadınımı, kalbimin sol yanını olabildiğince hızlı ve sorunsuz bir şekilde kurtarmalıydım.

'Kadınım, kalbi sol yanım? Hayırdır Mete Bey aşık mı oluyoruz?'

Toprağın BurçağıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin