Neden sorusu kafanızda yankı yaparken aslında elinizden bir şey geliyor. Acı çekiyor ve nefes alamıyorsunuz ama yine de tüm hücrelerinizden aynı şey yankı yapıyor...
Neden?
Karşımdaki adama bağırırken o an orada değildim, sadece içimdeki öfkenin bir kısmını çıkarmaya çalışıyordum . kollarımdan tutup uzaklaştırmaya çalışan çalışanlarına vuracak gücüm bile yokken bağırmaya devam ettim.
Ona dokunduğu için.
Onu yalnız bıraktığı için.
Onun üşümesine izin verdiği için.
Onun sonu olduğu için.
Belki olamazdı bizden ama yaşasaydı bulurdu daha iyisini. Ben onun için onca hayal kurabilirdim ama o kurmadı. Adını bile söyleyemediğim kendimden çok sevdiğim kişi.
Adamları beni Yekta'nın olduğu odanın önüne fırlattığında hızla kalkıp kapısını tekmelemeye başladım. Konuşuyorduk ama duymuyordum bile artık dediğim şeyleri, tek bildiğim boğazımın ağrıdığıydı.
Kapısı açılacakken çıkıp elindeki iğrenç kanlı tişörtü bana uzattığında ne düşüneceğimi bile bilmiyordum, sevdiğim çocuğun intikamı uğruna ölen bir pisliğin kanı. Benim için o kanın tek anlamı buydu.
Ellerini sudan geçirip tişörtü tekrar aldığında kapıya doğru adımladım ve sorularını cevap verdim. Parka gidecektim, ilk beni anladığı yere, belki oradadır diye.
Değildi ve bunu biliyordum.
Mezarlıktan çıkar çıkmaz koşmaya başladığımda bu küçücük ilin her yerinin birbirine bağlı olduğuna tekrar şahit oldum. Oradan oraya koşmalarımın sonucunda ulaştığım parka nefes nefese kalmış bir halde baktım. Orada hala bizi görebiliyor olmak nefesimin kesilmesi için yeterli gelmişti.
Salıncaklara doğru ilerleyip onun oturduğuna oturdum ve sigaramı çıkardım.
"Uzatacağım saçlarımı, şerefsiz!"
Gerçekten uzatacağım çünkü bir kere oyun oynarken, saçın uzun olsa seksi olurdun demişti. Tabii sonra da dalga geçip saçlarımdan tut, yerlerde sürükle demişti ama.
"Hem de at kuyruğu yapacak kadar."
"Böylece nah dersin bana, kel!"
Orta parmağımı boşluğa sallarken şu an karşımda bana gülümsediğine inandım ve bu hissin ne denli aciz hissettirdiğini anladım. Bana karşılık olarak hareket mi çekti? Yoksa güldü mü? Yoksa şu an ağlıyor mu?
"Ağlama, dayanamam."
Neredeyse hiç ağlarken görmedim seni ama ne olur ağlama, kalbim kaldırmaz o acıyı.
"Saklambaç değil bu? Çık ortaya!"
Tekrar bağırdım.
"Çık ulan!"
Çıkmadı.
Benim birine sevgi besleyebildiğimin tek kanıtı olan çocuk, benden hep kaçan ama kaçan benmişim gibi davranan o çocuk, saklandı.
Ruhunu sakladı benden.
Tüm Dünya'ya onun acısını anlattı, sonra da gülümsedi kameraya. Ben ona kollarımı doladığımda bile silmedi o gülümsemeyi bu yüzdendir belki kızamıyorum ona çünkü biliyorum huzuru bulduğunu ama içimde bir yerde hala kızgınlık yatıyor. Anlatsaydı bana çözerdik beraber, anlatsaydı bana ağlayan bedenine sarılırdım, anlatsaydı bana tüm Dünya'ya bağıra bağıra anlatırdık ama oraya koyduğu kameradan polislere ulaşırken bana bir şey anlatmadı. Orada öylece dikilen bana bakmadı bile çünkü biliyorum canı yandı. Bu yüzden susacağım ve atacağım içime acılarımı
Kalktım ve ilerledim pis evimdeki, pis odaya.
Onsuz artık her şey pis ve kötüydü ne de olsa.
Odanın penceresini açıp sigaramı yaktım ve çıkardım cebimdeki mektubu.
Seni yok edecek olan keltoştan,
Sana hiç geçmişini sormadım.
Belki olur da güvenir anlatırsın sandım ama anlatamazdın.
Eğer anlatsaydın anlardım kullandığını ve bu konuda haklıydın.
Haksız olduğun konu ise beni kullanmana karşı bile ikna olurdum.
Kalırdım yanında.
Bırakmazdım ve silerdim göz yaşlarını.
Hep ben seni kullanıyormuşum gibi göründü ama sen kendini korumak için kullandın beni.
Boşuna yapmadım tabii kaslarımı ama o yazdığın son mesaj var ya, hiç olmamış.
Kaslı kalbim bile kanadı o mesajı görünce.
Neymiş efendim, mutlu yaşamalıymışım.
Yaman, beni kimse sevmedi.
Ben de kimseyi sevmedim.
Ve sen kendine aşık edip öylece intihar edince ne olacak sandın?
Mutlu hayatıma devam etmek mi?
Benim hayatım senden önce mutlu değildi ki lan?
Akın, yani keltoşun, sana doğru düzgün bir ilan-ı aşk yapamadı.
Belki beni hiç sevmedin ama önemli değil.
Dinleseydin ve reddetseydin.
O hislerle boğulmama izin vermeseydin.
Beni herkes gibi yalnız bırakmasaydın.
Herkes gibi güvenimi kırmasaydın.
Olsun be.
Ben seninle acı çekmeye de varım.
Sevdiğine.
Akın, elindeki mektubu yanındaki kahve bardağının içine bırakırken sessiz bir küfür etti.
Ona yazılan son mesajdaki istenilen söze ettiği küfürlerin yanında hiçbir şeydi.
Midesinde yüzen ilaçların yanında hiçbir şeydi.
-
bana çok kızmayın.
bu kitabın da sonuna geldik.
sevgiyle kalın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karıştın Ruhuma | bxb
Fiksi RemajaYaman: Keltoşşş, babana koşşş. Akın: Siktim belanı. - Reha: Sigaranı düşürdün. Yekta: Götüne sokabilirsin.