16.Bölüm-Hisler

88 7 0
                                    

Normalde bu kitapta şarkı önerisi yapmam ama eğer ki isterseniz bu bölüme yakıştırdığım şarkı:

Grup Nara- Ne Olur Gitme

Gözümden akan bir damla yaşı hırsla silip adımlarımı hızlandırdım.

Çok fazla yürümememe rağmen yabancı olduğum sokaklar yüzüme gülüyordu.

Sadece adını bildiğim bu şehirde nereye gidebilirdim ki?

Vazgeçişin verdiği zorunlulukla omuzlarımı düşürüp yol kenarındaki kaldırıma adımladım.

Arkamdan gelen kişiyi hissediyordum.

Tepki vermeyecektim.

Kaldırıma oturup bacaklarımı öne doğru uzattım.

İstanbul'da karlı olan hava burada güneşliydi.

Çocuklar ellerinde tablet veya telefonla kaldırım kenarlarına oturmuş ellerindeki cihazlara dikkat kesilmişti.

Arkamdan gelen kişi önümde diz çöktüğünde bakışlarımı ayaklarına odakladım.

"Kevser..."

Tek elini elime uzatırken, daha elime dokunamadan elimi çekmiştim.

Annemin cümleleri yankılanıyordu zihnimin boş duvarlarında.

Yeter artık dayanamıyorum.

"Gözüme bakar mısın?"

Gözlerim yaşarmaya başlamıştı.

Bari benimle evliyken yapma!

"Yemin ederim öyle bir şey yok, olmadı da."

Yalan.

Doğru.

Hangisine inanacaktım?

Çok istiyorsan boşan öyle yap ne şerefsizliği yapıyorsan.

"Bak, sana ne söyledi bilmiyorum. Neye inandın bilmiyorum ama inan bana, öyle bir şey yok. Olmadı ve olamaz da."

Nasıl bu kadar sakin kalabiliyordu?

"İnanmıyorsun değil mi bana?"

Bakışlarımı kahvelerine odakladım.

"Ben sana inandım asıl. O... Onun dediği, gösterdiği hiçbir şeye inanmadım ya da inanmak istemedim."

İçimden bağırıp çağırmak, herhangi bir şeye zarar vermek geliyordu.

Ama bunların hiçbirini yapamıyor, aksine hiç olmamam gerektiği kadar sakin karşılıyordum.

"Şimdi neden inanmıyorsun o zaman?"

Tek elimi yumruk yapıp omuzuna vurdum.

"Ben sana zaten inandım!"

Ayağa kalkıp ondan kaçmaya çalıştım fakat hemen sonrasında o da ayağa kalkıp yolumu kesti.

"Ben sana sordum! Bebek senin mi dedim! Sen ne dedin?"

Kaşları çatılmıştı.

"Öyle bir şey sorduğunu hatırlamıyorum."

İki elimi yumruk yapıp göğsüne vurarak itiklemeye çalıştım fakat geri gitmeyi bırak, sendelemiyordu bile.

"Sordum! Allah'ın belası, sordum!"

Yanağımda hissettiğim sıcaklıkla daha da hırslanıp daha çok vurmaya başladım.

"Ve sen bana bilmiyorum dedin!"

Dengesi bozulmuş, bir adım geri gitmişti.

"Niye?"

MECBURİYET - IIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin