Sadakat Sınavı

434 8 9
                                    

Bai hiç sesini çıkarmadan yanındaki erkekleri dinliyordu. İsyancılar köylerini istila etmeye gelirlerse onlara yardım etmek istiyorlarda. Hatta birkaç adam yarın iş vakti ellerine tırpanlar ve diğer aletler verildiğinde hep birlikte köye saldırıp daha sonra kaçarak isyana kendileri katılmak istiyordu. "Sabah Raegna'ya olanları anlatmalıyım" diye düşündü. Daha sonra ise kendine şunu sordu; "Neden söyleyeyim ki ?". "Burada ki insanlar daha fazla ezilsin diye mi ? Kadınlar onca yıldır bizi ezmiyor mu ? Onları durduracak kimse olmadığı için bu kadar zalimleşmemişler miydi  ? Belki de biririlerinin ayağa kalkıp bu işkence ve katliam düzenine engel olması gerekiyordur ?". Bai bunları kendine sorduğunu düşünüyordu. Ancak bunları ona fısıldayan Pan'dı. Pan adeta çıldırmış gibi Bai'ye vesvese veriyordu. Çünkü kendisi bile farkında olmasa da Raegna çok büyük bir şey başlatacaktı ve başarılı olursa tüm dünyanın kaderi değişecekti. Pan neler olacağını göremese de hisleri onu çok korkutuyordu. En son bu kadar korktuğunda Kraliçe Diana doğmuştu. Raegna'nın erkeklere yapmak istediği şey Kraliçeninkilerden daha acımasızdı.

Erkekler gecenin vakti konuşurken sesleri fazla yükselmişti. Dışarıdan sesler geliyordu. 12 yaşında bir çocuk dışarıyı kontrol etmek için kalktı ve kapıyı hafifçe araladı. Kapıyı yavaş yavaş aralarken kapı dışarıdan sertçe tekmelenerek açıldı. İçeri üç kadın bekçi girdi. Önde emekli bir bakire vardı. 50 yaşlarındaydı ancak geçmişi savaşarak geçmişti ve çoğu emekli Bakire gibi köy bekçiliğine başlamıştı. Elindeki kırbacı yavaşça eline vuruyordu. Arkasında ise iki tarla sorumlusu bekçi vardı. Ellerindeki kılıçlar kurumuş kan lekeliyle doluydu ve gerekirse ikiside kılıçlarını biraz daha kirletmekten çekinmezdi. Bakire kadın çocuğu omzundan tutarak yere yere fırlattı. 

"Geceleri erkeklerin dışarı çıkmaya çalışması kesinlikle yasak. İşini bitirin."

Sağındaki kadın kınından kılıcını çıkardı ve yerde diz çökmüş çocuğun boynuna sertçe vurdu. Çocuğun kafası Bakire kadınının önüne düştü. Kadın kafayı hiç umursamadan ağırca erkeklere doğru yaklaştı. arkasındaki kadın sapsarı saçlarına sıçramış kanı eliyle geriye attı ve önündeki bekçiyi izledi. Bai olayların karışacağını düşündü. Eğer erkekler kadınlara saldırırsa hemen kaçacak ve kızını köyden çıkaracaktı. Bekçi kadın kırbacını elinden bıraktı ve yerde sürüklemeye başladı. Yerdeki bir adama ayağıyla dokundu. 

"Havanın karardığını görebiliyorsun değil mi ?" daha bir cevap almadan adama bütün gücüyle kırbacını vurdu."

Acı içinde kıvranan adam "Evet efendim" dedi. Kadın bir adım daha attı. Kırbacını baska bir adama vurdu.

"O halde neden uyumuyorsunuz." Bir adım daha attı ve kırbacını başka bir adama daha vurdu.

"Köle olduğunuzu biliyorsunuz değil mi ?" Kırbacını bir başkasına daha savurdu.

"Köleler konuşmaz. Sadece çalışır. Tıpkı babalarınız ve dedeleriniz gibi bu boktan yerde sadece uyuyup sabahları çalışacaksınız." Kırbacını hızlıca farklı erkeklere vurmaya başladı. Her bir adama vurdukça "Anlaşıldı mı ?" diye bağırıyordu. Erkekler ise sadece tek bir şey söylüyordu;

"Anlaşıldı efendim."

Bai o an anlamıştı. Neden köle olduklarını ve savaşı kaybettiklerini. Erkekler korkaktı. İstedikleri kadar kalabalık ve güçlü olsunlar. Baskın bir auraya sahip bir kadın bir köy dolusu erkeğe itaat ettirebiliyordu. Erkekler böyle yaratılmıştı. Korkak, aptal ve itaatkar. Kaslarının daha büyük olması savaşmaları yada güçlü olmaları için değildi. Kadınlara daha fazla kölelik yapabilmeleri içindi. Bu gerçeği ona hızlıca görebildiği için kendiyle biraz da olsa gurur duydu. Belki de karısına bağlayabilmek için tanrıça ona bu gerçeği göstermişti.

Anaerkil İmparatorluk: Bakire SavaşçıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin