Julia
İsyancı gurup bir süre ilerledikten sonra Demi Dağlara yaklaştı. Bu tekinsiz ve uğursuz yerde hiç ağaç veya hayvan yoktu. Bu dağlar eskiden tüm ülkeninin demir ihtiyacını karşılıyordu. Toprağı yumuşak ve kolay kazınabilirdi. Ancak dağ bir demir madeniydi. Altın çıkmıyordu. Eskinin erkek hükumdarları hep Demir Dağları tercih etmişti. Ancak kadınlar başa geldiğinde işler değişti. Kraliçeler Altın istiyordu. Demir zırhlar ve kılıçlar erkeklere aitti. Kadınlar altına layıktı. Goldenstones madeni oldukça sert bir kayalıktı ama kadınlar zorluğuyla ilgilenmiyordu. Çünkü maden işçileri erkekti, onların işlerinin kolay olmasını kimse istemezdi. Birkaç yıl içinde Goldenstones ülkenin ana madeni oldu, Demir Dağlar ise terk edildi. En azından erkek isyanı ateşlenene kadar...
Julia ve kocası yan yana atlardan indiler. Tüm Legia erkekleri Demir Dağların önünde sıraya dizildi. Dağın üzerine isyancı ordusuyla birlikte tırmandılar. Dağın zirvesinde bir giriş vardı. O girişten içeri girdiklerinde ise kendilerini dev bir salonda buldular. Salon onlarca koridora ayrılıyordu ve o koridorlarda onlarca başka salona ve odaya ayrılıyordu. Salonda kendilerini bir gurup silahlı adam karşıladı. Ortalarında ise oldukça iri ve kaslı bir adam bulunuyordu. O adam öne çıkarak kendini tanıttı.
"Adım Cesar. İsyan ordusunun komutanıyım. Sizi gece uyandırdığım ve korkuttuğu için üzgünüm ama bunu yapmak zorundaydık. Çünkü yardımınıza ihtiyacımız var. Erkeklerin bu güne kadar topladığı en büyük orduyu topladık. Büyük bir çabayla bu yeraltı şehrini kazdık. Yıllardır hazırlanıyoruz ve kendimizi eğitiyoruz hepsi kraliçenin zulmünden sizi ve oğullarınızı kurtarmak için. Hepsi sizi özgürleştirmek için."
Duydukları Julia ve Peter'ı rahatsız ediyordu. Kraliçe'ye saygısızlık en büyük nankörlüktü. Onun yönetimi zulüm değil bir lütuftu. En sonjnda Julia dayanamadı ve haykırdı;
"Seni pis sapkın. Kraliçenin kararlarını sorgulamak bir erkeğin haddi değildir. Her erkek köle doğar ve öylede ölürler." Cesar Julia'yı duyunca pis pis güldü.
"Artık kraliçenin bir gücü yok. Tüm ordusunu dağıttı. Artık ondan korkmuyoruz."
"Önemli olan ordusu değil kim olduğudur. O kadın bizzat Diana'nın soyundan geliyor. Hiç değilse kutsal Diananın soyundan geldi için ona saygı duy."
"Diana kaltağın tekidir ! O çocuk katili ordusu güçlü ve kalabalık olduğu için nasıl erkekleri ezdi ise aynısı sıra bizde !"
Julia kulaklarına inanamamıştı. Tüm hıncıyla gurubun arasından hızlıca sıyrılıp Cesar'ın üzerine koşmaya başladı. Eğer onu döverek hızlıca alt ederse erkekler kadınların gücünü anlayarak ondan korkabilir isyan etmekten vaz geçebilirdi. Ancak Julia hayatında ne savaşmış ne kavga etmişti. Hayatında canını yaktığı tek kişi kocasıydı. Ama yinede kadın olmasına güvendi ve Cesarın toplarına sertçe tekme attı. Kocasına en son böyle vurduğunda dakikalarca yerde kıvranmıştı ancak Cesar yerinden oynamadı bile. Yanındaki korumalara seslendi ve Julia'nın zindanlara götürülmesini istedi. Haddini bilmez erkekler kadını kollarından tuttu ve sürüklemeye başladı. Peter karısına yapılan bu saygısızlığa dayanamadı. Karısını kurtarmak için öne atıldı. Onu durdurmak için uğraşan erkekleri bir bir yere serdi. Çok güçlüydü ancak üzerine çullanan onlarca kişiye karşı hiçbir şansı yoktu.
Julia ve Peter yerin metrelerce altına götürülmeye başladı. Onlarca salon ve oda geçtiler. Dağ binlerce erkeğin özgür yaşayabildiği tek yerdi. Çift yerin en dibine getirildiğinde soğuk bir zindana sokuldular. Zindanda çok sayıda hücre vardı ama mahkum sayısı çok azdı. Ayrıca Julia'nın gördüğü kadar mahkumların hepsi kadındı. Çift zindanın en sonundaki pis karanlık bir hücreye atıldı. Hücre küçük pis ve karanlıktı. Sadece tek kişilik bir yatakdam başka birşey yoktu. Julia çok sinirliydi. Bu şehir ve içindeki insanlar lanetli ve sapıktı. Zindandaki tüm gardiyanlara küfürler saydırdı. Dakikalar sonra sakinleşmişti ve karşı hücrede bir kadın olduğunu fark etmişti. Kadın uyanıktı ama hücresinin tavanından başka birşeye bakmıyordu. Julia onu biraz inceledi. Boyu kısaydı ancak kolları kalındı. Güzel ve kıvrımlı vücut hatlarına sahipti. Julia kadını incelerken Peter:
"Yapmamı istediğiniz birşey var mı ?" diye sordu
Julia cevap vermeye fırsat bulamadan karşıdaki kadın
"Erkeğini sustur ! Burada yeterince erkek sesi var zaten !" Diyerek çıkıştı.
Julia Peter adına özür diledi ve yeniden dakikalarca sessizlik oldu. Kadının yüzündeki yara izi Julia'nın dikkatini çekti.
"O iz buraya düşerken mi oldu ?"
Kadın birkaç saniye bekledikten sonra
" Hayır. Çok eski. O zamanlar daha tecrübesizdim. Bıçagıyla yüzümü kesti bende onun kafasını ezdim."
"Bir asker misiniz ?"
"Bir bakireyim"
"Bir bakireyi yaralamak imkansız diye düşünürdüm."
"Askerlikte böyle şeyler olabilir. Binlerce erkek öldürdüm ve eminim ki birçoğu ölmek istemezdi. Var güçleriyle kendilerini korumaya çalışıyorlar."
Onlar konuşurken iki tane adam geldi ve Peter'ı hücreden çıkardı. Söylediklerine göre efendileri onu görmek istemişti. Peter gittikten sonra Bakire kadın:
"Oldukça büyük bir adam. Onu öldürüp yere yığmak zevkli olurdu" diyerek sinsice güldü.
"O iyi bir adamdır. Her dediğimi yapar."
"Bir erkek asla iyi olamaz. O sana karşı taktığı bir maskeden ibaret. Derinlerinde hep özgürlük arzusu vardır. Onlar bir sapkınlık sonucu doğan sapıklardır. Köle olarak doğmadılar. Sapık oldukları için köleleştirildiler. Sana tecavüz etmiyorsa bunun sebebi iyi olması değil kraliçedir."
"Ancak onlara aşşağılıklarınj, kadınların yüceliğini, Kraliçe'nin ihtişamını yeteri kadar anlatabilirsek zaten çok zayıf olan iradelerini ortadan kaldırabiliriz."
"Yeteri kadar anlatılıyor. Yıllardır baskı altında yaşıyorlar ama hala Kraliçeye saygı duymuyorlar. Buradaki erkekler Yüce Kraliçeye hakaretler ediyorlar. Hepsi anaerkil bir toplumda büyüdü ancak gel gör ki hepsi Kraliçeye karşı isyankar. Kraliçe onların hayatlarını berbat etti ve şimdi bunun için kraliçeye şükretmelerini bekliyoruz. Erkekler bencildir sadece kendilerini düşünürler."
"Peki ne yapmalıyız ? Onları özgür bırakmaktan bahsetmiyorsun herhalde?!"
"Onların özgür kalmamaları için savaşıyoruz. Erkeklerin özgür olmasını isteyecek bir kadın erkekler kadar kötüdür. Tek bildiğim Tanrıçanın her probleme bir çözüm yaratmasıdır. O çözümü ise Kraliçe ve Lordiçeleri bulur. Bunlar politik meselelerdir. Askerler politika yapmaz. Bize öldürmemiz söylenir; Öldürürüz, çok düşünmeyiz."Kadınlar konuşurken Peter'da kendisinin koluna girmiş gardiyanlarla yukarı çıkıyordu. Onlarca dar tünel ve geçitten geçtiler. İçeride binlerce erkek ve çocuk vardı. Çocuklar bağırıyor ve etrafta koşuşturuyordu. Peter bunu onaylamadı. Oğlan çocukları köylerinde koşuşturmaz veya oyun oynamazdı. Tarlalarda büyüklere yardım eder anne ve kardeşlerine hizmet ederdi. Bir oğlan çocuğu ne kadar küçükken eğitilmeye başlanırsa büyüdüğünde kadınlara o kadar bağlı olurdu.
Peter nihayet büyük bir salona ulaştı. Loş ışıklı salon uçsuz bucaksız gibi görünüyordu. Peter daha önce ne bu kadar büyük bir salon, nede bu kadar çok insanı bir arada görmüştü. Binlerce adam içiyor, bağırıyor ve küfür ediyordu. Kolundan tutan iki gardiyan onu masaların en başına götürdü. Oraya gittiğinde kendisini Cesar ayakta karşıladı. Peter'ın elini sıktıktan sonra onu yanına oturttu ve bir kadeh bira uzattı. Krallıkta erkeklerin içmesi kesinlikle yasaktı bu nedenle adam bunu geri geri çevirdi
"Burada şuan kadınlar yok sana zarar veremezler."
"Kadınlar olmasa bile Tanrıça görüyor. Kadınların bize koyduğu kurallara uymamak günahtır !"
"Ah benim zavallı dostum. Herkese yaptıkları gibi senin de beynini yıkamışlar. Buraya gelen erkeklerin çoğu başta senin gibiydi. Ancak artık hepsi gerçeği gördü. Artık hepsi kadınlardan intikam almak istiyor."
"Onun intikam almak için hiçbir sebebi yok. O görebileceğiniz en itaatkar erkek. Kadınlar onu pek cezalandırmaz. Konuşan Peterın kardeşi Adam'dı.
"Ben sadece üstlerime karşı uygun davranıyorum. Benim görevim onlara hizmet etmek. Eğer karım beni cezalandırırsa da bunu kabul ediyorum. Çünkü o benim sahibim !"
Cesar gözlerini devirdi
"Herkes buraya ilk geldiğinde böyle konuşur ama hızlıca değişecek ve fanatik savaşçılarımızdan biri olacaksın. Ama o güne kadar zindan uyumalısın. Kaçmanı istemiyorum."
Peter yeniden karısının yanına getirildi. Peter karısının yanında istediği gibi konuşamaz veya hareket edemezdi. Ama o asıl karısının yanında özgür hissediyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/256097769-288-k408953.jpg)