12| tiene un pasado

68 18 179
                                    

Krallar vadisinde bir avuç yonca
Vaktini bekliyor rüzgarın esmesini
İnsan ellerini açıp tanrıya yakarınca
Verilecek o zaman kefaretinin bedeli

~⏳~

Bir hikaye vardır. Bir geçmiş.

Asırlar öncesinde, iki kardeş vardı: İsis ve Osiris. Ama tanrı onlara aşkı verdi. Bu krallığı birlikte yürütmeleri istendi. Osiris ve İsis dışında iki kardeşleri daha vardı. Neftis ve Seth.

Neftis güzel bir kadındı ama Osiris İsise aşıktı. Neftis, Osirisin aşkına o kadar muhtaçtı ki, onunla olduğu zaman en büyük güce sahip olacaktı. Ama Osiris onu kabul etmedi. Neftis bu yüzdendir istediği güce ulaşamadı. Ama aşkını da kalbindeki o mezara tıkamadı.

Seth, güce aşık bir adamdı ve Neftisin de ona benzediğini düşünüyordu. Bu yüzden Neftis onun için diğer kardeşlerinden önce geliyordu. Karşılığında alacağı güce karşılık Neftis'e yardım etti ve onu İsis'in yansımasını verdiler. Bu yansıma o kadar gerçekti ki, gerçeğini hiç aratmadı.

Bir gece Neftis İsis olarak Osirise gitti. Osiris bu planın ortasına düşmüştü ve Neftis'in oyununa kanmıştı. Seth ise Osiris'in yenilgisini keyifle izliyordu.

O gece her ne olduysa, sonrasında Anubis doğdu. Anubis bu oyunun bir günahı olarak doğmuştu. Ve diğer tanrılar tarafından cezalandırıldı. Neftis ve Seth'in acımasız oyununun bedelini Anubis çekmek zorunda kaldı. Tanrılar onun için köpeği seçmişti, başının yerine köpek başı konulmuştu ve lanetli olarak doğmuştu. Tanrılar onu yeraltına hapsettiler, ölülerin arasında hüküm sürmesini istediler. Böylece ölülerin arkadaşı Anubis, yeraltında hüküm sürmüştü.

İsis, olanları öğrenince Osiristen ayrıldı. Ama onun o sevgi dolu kalbi, Osiris onun önünde diz çöküp yakardığında tekrar atmaya başladı. Artık anlıyordu, bu oyun Osirisin üzerine kurulmuştu.

Neftis, Anubis doğsa bile Osiristen sevgi göremedi. Yetmemiş gibi birde Osiris ile İsis'in çocukları dünyaya geldi mi? İşte o zaman kendini kaybetmişti.

Horus, tanrılar tarafından sevilen bir çocuktu. Onu göğe yükselttiklerinde başını bir kusçasına yücelttiler. Ona güç bahşettiler.

Bu hikayenin ana konusu şudur ki: Her zaman asıl suçlular ceza almaz. Bazen hiçbir şeyden haberi olmayan bir canlıya bile o ceza kesilebilir. Ve her zaman iyilikler ödüllendirilmez. Bazen hiçbir katkısı bulunmayan birine bile o sevgi verilebilir, şanını tüm evrene duyurabilir.

Bilindiği üzere, Horus yüce bir tanrıydı. Horus'un gözü, diğer adıyla RA'nın gözü olarak da bilinen o simge, gücü simgeler. Doğuştan gelen güç ile elde edilen şanı simgeler.

Kimi ise, cezasının bedelini çeker. Tüm hayatı boyunca ölülere yol göstermiş olsa bile, işi gereği de, dünya için yol gösterici de olsa. Tanrılar onu hep görmezden gelir. Anubis'in gözü, bu simgeyi bir yerden hatırlayabildiniz mi? Çünkü Anubis'in gözü diye bir şey yok. Olsaydı bile bu göz gücü değil günahı simgelerdi.

-

Kahverengi, kapağında çizikler olan kitabın kapağını kapattığımda ne düşüneceğimi bilmiyordum. Henüz ilk sayfaları yeni bitirmiş olsam bile benim için ağır bir kitap olduğunu anlamıştım. Kitaplığımda daima okumak isteyip de okuyamadığım kitaplar olurdu. Her ne kadar okuyamasam bile kitapları tanıyordum, bu kitabı daha önce burada görmediğime emindim. Fark etmemiş olmam da bir ihtimaldi ama kitaplığında ki çoğu kitabın rengi ya siyahtı ya kırmızının daha koyu bir rengiydi. Arada birkaç farklı renk daha vardı tabii ama kahverengi rengi kitaplar sadece Firavun'un odasında mevcuttu.

espiral de mentiras | Lalisa 𓂀 [Düzenleniyor]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin