Kalbi kırılmış yaralı bir aşığın
Kaburgasından dumanlar çıkıyor
Eli tutmuş kızılca bir şarap bardağını
Ra'dan kafesini söküp almasını istiyor~⏳~
Hayatta bazı acı anlar vardır ki insan dayanamaz. Göğsü delinir beyni düşünemez olur. Dilinde bir ağıt vardır, bu ağıt bir isyandır, haykırıştır.
Bazı acılar bedenseldir, bazıları ise duygularda meydana gelir. Kimi zaman kolunun ağrısı yeterdir dünyayı yıkmaya, bazense psikolojine oynanan bir oyun yıkar o zorlukla diktiğin kalelerin duvarlarını.
Herkesin bir acı eşiği vardır, kimine küçük görünen o dert sahibine azaptır. Kimisine ise büyük görünen o dert sahibinin eşiği kadardır. Dünya böyledir işte, herkes farklı acılarda olan biberden ısırık alır. O biberden ağzı yananlar ve afiyetle yiyenler diye ayrılır. Herkes eşit değildir elbette, teraziler farklı tartar. Küfeleri farklı çöküşler yaşar. Ama yolun sonunda ne kadar mücadele ettiğiniz önemlidir. Ve de ağırlıkları nasıl taşıdığınız. Sonuç nedenden daha önemlidir buna bakılırsa. Ne kadar acı çektiğiniz değil nasıl üstesinden gelebildiğiniz önemlidir.
-
Mısır'da saat kavramı güneş saatleri ile belirlenir. Ama henüz güneş doğmadığı için saatin kaç olduğunu kimse bilemez. Ama bana kalırsa birazdan güneş tan yerinden yükselecek, sabah oluyor diyecek.
Ama benim için bugün karanlığı ifade ediyor. Güneş doğsun veya doğmasın, bugün gözlerim sadece karanlığı görüyor.
Komidindeki mum ışığı yatağı aydınlatırken gördüğüm rüyayı düşünüyordum. Veya hatırlamaya çalışıyordum. Bilmiyorum. Bir kabustan uyanmış gibiydim, gözlerimin etrafı kurumuş yaş izleriyle kaplıydı. Ama bunun nedenini bilmiyordum. Ne görmüş olabilirdim ki? Tanrım!
Elimle alnımı ovalayarak bacaklarımı yataktan aşağı sarkıttım. Komidinde duran mumun yanında bir sürahi ve bardak gözüme çarptı. Susamıştım. Sürahiyi elime alıp bardağı doldurdum. Bardak dolunca bir kaç yudum alıp yeniden komodine bıraktım. Bu sırada parmağımdaki leke mumun ateşinde aydınlandı.
Kan lekesi...
Annemi gördüğüm rüyadan kalma bir leke. Hayır, hayır... Bir rüya bu kadar gerçek olamazdı. Hem bu leke de bunu doğrulamıyor mu ki? Gördüklerim bir rüyadan ibaret değildi. Rüyamı ayrıntısıyla hatırlayamasam da bunu biliyorum.
Güneş tan yerini aştığında dolabımdan bembeyaz bir elbise çıkardım. Üstünde hiçbir işleme yoktu ve kolları uzundu. Saçımı da tarayıp odadan çıktım. Birazdan firavun ritüellere başlayacaktı. Her ölüm yıldönümünde sabaha karşı tahttın karşısında olurdu.
Adımlarım tablolu koridordan yavaş yavaş çıkmak için hareket ederken bazı erkek sesleri kulağıma geliyordu. Tabi, unutmuşum. Rahipler de bu ayine katılacaktı. Bu günde bizi yalnız bıraksalar ölüyorlardı sanki. Aile meselelerine karışmaları çok saçma bir şeydi. Firavun'un kararlarına bile karışan rahiplere gününü göstermek istiyordum. Halkı kışkırtıp saraya kural koyması, vicdan sömürüsü yapmaları onlardan nefret etmeme sebep oluyordu.
Hole ulaştığımda mum ışıkları mumluklardan duvarlara çarpıyordu.
Birkaç muhafız daha hole gelmişti üstelik. Duvarların iki tarafına karşı karşıya gelecek şekilde düzülmüşlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
espiral de mentiras | Lalisa 𓂀 [Düzenleniyor]
FanfictionKaranlığın ardından içimizde yeşeren duygudur; umut Meşalenin tüten dumanından oluşan koca bir bulut Nefertum süsledi o mavi yorganı senin uğruna Ölümsüzlük uykusuna yatmak için ne şahane bir tabut Firavun'da #1 30.01.22𓆃 Antik #1 27.08.22𓆃 Taeli...