8| flor de esperanza

92 20 89
                                    

Bir iğne ucu kadar umut yeterdi
Bu kelebeğin yeniden hayat bulmasına
Ve birazcık özgürlük olsaydı hayatında
O zaman salınırdı şarkılarında mutlulukla

Her kelebek bu hayata özgür açardı gözlerini. Kozası anne karnı gibi korurdu onu bir zaman kadar dünyanın kötülüklerinden. Ama kozasını delerek açan kanatları özgürlüğe uçardı sonrasında. Özgürlük dediğimiz şey dilimizde o kadar güzel dururdu ki o kelebek uçarak gittiği tehlikenin farkında olmazdı. O küçük kelebeği tehlikelerden kurtaran onun özgürlüğü olmayacaktı. Bu yüzdendir her ne kadar özgür olursa olsun o kelebek; birkaç günlük ömüründe ya kendisini yakalamaya çalışan yırtıcılardan ya da onu uçuşturan rüzgara verirdi savaşını.

Ama nedendir bilmiyorum. O kelebek olmayı o kadar çok istiyordum ki. Tehlikeler nelerdi bilemem ama her neyse ona karşı sırf özgürlük namına dayanabilirdim. Esen rüzgar yıldırsın, avcılar atsın ağını. Bunlar şuanlık beni korkutmuyordu. Çünkü henüz beni neyin beklediğini bilmiyordum. Keşke bana bırakılsa bu karar da neye karşı savaşacağımı bilsem ve ona göre çekilsem bir kenara. Ama işte... Her şey Tarot falı gibi önümde durmuyordu da hayat seçmem için kart çekmemi beklemiyordu. Benim yerime o kartı Firavun çekiyordu.

"Yalnız, buralar görmeyeli epey değişmiş. Bak mesela şuraya," Jimin işaret parmağını sağdaki uzun ve cüsseli palmiye ağacına uzatarak devam etti. "Bu palmiye ağacı burada değildi. Bu kadar büyük bir ağacın bu kadar kısa sürede büyüyüp gelişmesi çok garip." Göz devirerek havadaki eline şaplak atarak elini indirmesini sağladım. "Hafızan o kadar da mükemmel değilmiş Jimin-sshi. Bu ağaç senin olduğun zamanlar da buradaydı." Bir anıyı hatırlamış olmam ile kısılan gözlerimi ona çevirdim. Bu ağacın altında yaşanılanları kolayca unutamazdı. Etrafı büyük bir heyecanla inceliyordu ama incelediği şeyin etraf olmadığına emin olmuştum. Aslına bakılırsa bir yeri incelediği de yoktu, heyecanını gidermeye çalışır gibi bir hali vardı.

"Sen emin misin o ağacı garipsediğine? Buralarda değişen çok bir şey oldu diyemem ama değişip de senin görmediğin bir şeyler var. Ama sen bu şeylere şaşırmayıp bir ağaca şaşırıyorsun!?"

"Öyle mi?" Diye mırıldanıp hayret eder gibi bir ıslık çaldı. "Gerçekten haklısın Lisa, hafızam beni yarı yolda bırakıyor."

"Belki de hafızanda bir sorun yoktur. Sorun senin etraf ile ilgilenmemen ile ilgilidir. Jimin, bunca zaman sonra birden ortaya çıkıyorsun. Hemde en beklenmedik bir anda. Sence bunu neye bağlamalıyım?"

Muhafızların ayak sesleri kulağıma ulaşıyordu. Arkamızdan bizi takip ediyorlardı. Son kaçış girişimimin sonuçsuz kalmasının ardından biranda ortaya çıkan Jimin ile de saraya dönüş yapıyordum. Jimin benim kan bağı olarak bağlı olduğum kişilerden biriydi. Firavun, tahta geçtiğinde onu tahtından edecek herhangi bir erkek kardeşi yoktu. 3 kız kardeşi vardı ve onlarda bir varis varken tahta geçemezlerdi. Halalarım İsin ve Birdia erkenden evlenip sarayın ihtişamından uzakta bir yerde sakin bir yaşam sürmeye karar vermişlerdi. Onlardan ayrı olarak küçük halam Firavundan sadece 2 yaş küçüktü ve Firavuna çok bağlıydı. Evlendiğinde 17 yaşındaydı ve aşk evliliği yapmıştı. Bir komutan olan Lian sarayda birkaç hainin düzenlediği saldırıda halamı canı pahasına korumuş ve aralarında bir ilişkinin oluşmasına neden olmuştu. Halam bu aşkın meyvesine hamile kaldığında ise tehlikeden uzakta yaşamayı seçerek saraydan ayrılmıştı. Ve kuzenim olan, Jimin bu yüzden bizden uzakta büyümüştü. Bu yüzden bazı ziyaretlerinde tüm özlemi gidermiş olurduk. Ama onu beş yıldır görmemiştim. Son görüşümde bir ergendi ve şuan da bir delikanlı olarak büyük bir evrim geçirmişti.

"Lisa, sence de önyargılı değil misin? Neden bir sebep arıyorsun?"

"Önyargı mı?" Bir kahkaha attım. "Bir şey olduğunu biliyorum Jimin-sshi. Geldiğinden beri dudağını kemiriyorsun ve saçma sorular soruyorsun." Dudağını delen dişleri hareketsiz kalırken ağzı açık kalmıştı.

espiral de mentiras | Lalisa 𓂀 [Düzenleniyor]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin