Kalp, 4 odacık ve binlerce damar
Kavrulmuş benliğimle bir yanar
Bazen sözünü tutamasa da elbet;
İnan ki bu yürek sadece sana atarGeçmiş ve gelecek. Benim için bu iki kelimenin yeri eskisi gibi değildi. Eskiden sıradan ve sıkıcı hayatımın monotonluğundan şikayet edip dururdum. Herkes gibi eğlenebilmeyi, arkadaşlarımla ayrım olmaksızın konuşabilmeyi isterdim. Hayatımda çok şey değişmişti. Bu isteklerim artık gerçekleşecek gibi değildi ve silinmeye yüz tutmuş hayaller arasında yerini almış gibiydi.
Nelerin gelip geleceğimde beni vuracağından ise şüpheliydim. Sıkıcı hayatıma bomba gibi düşen bu olaylardan sonra ileriyi kestiremiyordum. Sıkıcı ve sakin hayatımı geri istiyordum ben. En azından dalgalara karşı mücadele ederek yüzmem gerekmiyordu.Jisoo ile avludaydık. Duvarlarının ardına çıkamadığım, her çıkmaya çalıştığımda ise bir sinir bozucu komutana yakalandığım o avlu desek daha doğru olur. Mısır'ın Nil nehri kıyılarından sonra en yeşil ve en büyük alana sahip toprak parçasıydı burası. Saray ise bu toprak parçasının tam ortasına oturtulmuş gösterişli bir piramidi andırıyordu. Aksine üçgen şekli yoktu ama Mısır'ın orta halli piramitleri ile yarıştırılabilir bir boydaydı ve parlak rengarenk taşlar ile süslenerek o sarı görüntüden de uzaklaşmıştı.
Jisoo elindeki kılıcı önünde çapraz tutarak duruşunu ayarladı. Elimdeki güneşin altında parlayan kılıca göz atıp kılıcımın duruşunu ayarladım. İlk atağı yapmak benlik bir şey değildi. Düşmanımın o anki atağına göre analiz yaparak açığını gözlerdim. Kılıcı nereye sallayacağım ise sağ gösterip sol vurmak şeklinde olurdu. İlk önce kılıcına karşılık vererek bir noktaya oynardım ve sonra en dumura uğradığı anda açık noktaya oynatırdım kılıcımı. Tabii ki bunları Jisoo üzerinde uygulamadım ama o da taktikleri bana öğretirken herhangi bir yerimde göstermiyordu. Birbirimizi ders ortasında yaralamıyorduk yani.
Jisoo ilk atağı kılıcıma savururken geriye doğru bir adım attım düşmemek için. Eli ağırdı ve kılıcı da bu ağırlıktan nasip alarak düşmanın savunma mekanizmasını kolaylıkla çökertiyordu. O bir komutan olmak için doğmuştu, bu bir gerçekti.
Bir kılıç darbesi daha yaptığında kılıcın altından kayarak arkasına geçtim ve dirseğimle sırtına geçirdim. "Lalisa öğretmenine daha nazik davranmalısın." Jisoo'nun alaylı konuşmasına karşın sırıtarak bana doğru dönüşünü bekledim."Belki de Sayın Jisoo, siz fazla yavaşsınızdır. Sonuçta elimize kılıçları kuşandığımız andan beri düşmanız, biliyorsunuz."
"Demek öyle düşünüyorsunuz Lisa hanım." Kaşlarımı öyle dercesine alayla kaldırdım. Kılıcıma doğru bir darbe indirirken ellerimi kılıcıma daha çok bağlayıp karşılık verdim. Çıkan sesler bütün avluyu inletiyordu. Sadece bizim kılıç seslerimiz duyuluyordu sarayın bahçesinde.
Birkaç çarpışmadan daha sonrasında dönerek gücümü topladım ve güçlü bir şekilde vurdum kılıcına. Yüzünde bir sırıtış belirir iken bir anlık boşluğa gelmiştim. Bu sırıtışın altında beni hiç iyi şeyler beklemiyordu kesinlikle. Jisoo'nun aklında dolaşan tilkiler benim anlayabileceğim türden bir şey değil.
Bir anda kılıcımı yukarı savurmasıyla sarsılarak kontrolü kaybettim. O sırada atak yapan Jisoo arkadan dolaşarak boğazımı dirseğinin iç tarafına dayayarak kolları ile sıkıştırmıştı. "Bir komutana hele ki o komutanın ismi Jisoo ise, asla yavaş demeyecektiniz prensesim. Şimdi söyleyin, yavaş mıymışım?"
"Jisoo-ya tamam yavaş değilsin kabul ediyorum. Ama o güçlü kollar bende de olsa seni kolayca yere yıkabilirdim."
"Olay bu zaten canım. Olmadığı için yıkamıyorsun. Taktiklerin bir düşmanı yere serebilir ama vücudunun güçlenmesi gerekiyor." Nefessiz kaldığımı hissettiğimde elimdeki kılıcı yere atıp koluna bir şaplak indirdim. Emri almış gibi kolunu boynumdan çekti ve hızla önümde durup reverans yaptı. Aynı şekilde bende selamladığımda dediklerinin doğruluğu zihnimde yer tutmuştu. O bir komutandı ve bir sürü savaşa önderlik etmişti. Bu savaşlar onu teknik sahibi etmişti, aynı zamanda vücudunu da güçlendirmişti. Benim girdiğim savaş olmamıştı. Bu yüzden onun gibi olmam beklenilemezdi. Ama Jisoo'nun öğrettiği teknikler ile kendimi koruyabilirdim her ne kadar düşmanı bir hamlede öldüremesemde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
espiral de mentiras | Lalisa 𓂀 [Düzenleniyor]
FanficKaranlığın ardından içimizde yeşeren duygudur; umut Meşalenin tüten dumanından oluşan koca bir bulut Nefertum süsledi o mavi yorganı senin uğruna Ölümsüzlük uykusuna yatmak için ne şahane bir tabut Firavun'da #1 30.01.22𓆃 Antik #1 27.08.22𓆃 Taeli...