10| un incidente

70 17 20
                                    

Sahte, bu hayattaki her şey sahte. Bir oyunun içinde sıkışmış kalmış insanlar. Her şey önceden planlanmış sanki, kader diye bir şey var ama oyunu onlar oynuyor.

Hayat bir oyun ve kazananı kaybedeni belli değil. Kazanan kişi o yolda benliğini kaybetmiş ise nasıl kazanan olacak? Kaybedenler kaybettiklerini rağmen yaşama tozpembe bakıp mutlu oluyorsa, gerçekten kayıp mı etmiştirler? Öyledir ki, bu dünyada bir kazanan yok. Olamaz da. Eğer gerçekten ahiret kavramanına inanıyorsan dur ve düşün. Bu dünya sadece bir parkur, ödülü bu dünyadan alamaz insan.

Bir firavun olmak da aynı şey, gücün gölgesi altına sığınmak. Kazananı olmayan bu dünyada kazanan ilan edilmek. Üzücü, insanların mutluluğu şöhret sanması çok üzücü. Şayet size kendimden bir alıntı yapmış olsam, "Akan nehirlerin taşkınları ne kadar o kızgın kumlara vurursa vursun asla ıslatamayacak." Neden mi kazanan değilim?

Benim benliğim benden yıllar önce kopmuştu. Ellerim bağlıyken hemde. Adalet dediğin şey bu mu dünya? Bir aciz kulun gözü önünde kendi ölümünü izlemesi mi? Yazıklar olsun onlara ki, en muhtaç olduğum anımda beni dinlemediler. Kimse dinlemedi. Bu parkurun oyuncağı bendim ya, kazanmak için gerekliydim. Ama bu parkurda yere düşerek kırıldım ben, üstüme basıp gidenler ise çabası.

Tanrılar; bağışlasın beni ki, doğru söylüyormuş. Doğrular yalanlanır ya bu dünyada, yalan üstüne yalan kurulmuş. Kimisi gerçekten prangalanmış hapse tıkılmış, kimisi ise görünmez prangaları çoktan unutmuş. Ama ben tanrım, unutamıyorum prangalarımı. Kördüğüm olmuş sanki, bileğimi kesiyor. Nefes alamıyorum, en çokta bu yoruyor beni. Kazananı ve kaybedeni olmayan bu dünyada, kaybeden oldum bu yüzden.

O benim gibi değil. Benliğim bana ihanet etti, evet ama bağışlıyorum onu. Çünkü bir vücudun içinde iki yabancının aynı fikirlere sahip olmasını bekleyemezdim.

Ama biliyor musun? Onu çok özledim tanrım. Biliyorum belki beni umursamıyorsun. Beni yıllar öncesinde başıboş bıraktın ama yine de, onu çok özledim. Benliğimi özledim.

Gözlerimin önünde yıkılışını gördüm, bu yüzdendir kabuslarımın tek sahibi oldu. Hep aynı sonu görmek kabus değilde ne? Bizim için bir mutlu son yazamaz mısın bu sefer rüyalarımda? Veya, katlanabilirim sanırım bu kabuslara. O olmadan hayat zaten kabus gibi bana.

Senden son bir isteğim olacak Tanrım, Bizi yeniden kavuşturur musun? Bu dünyada değil belki ama... Cennetinde. Senden bir tek bunu istiyorum. Bu kulunu günahlarından dolayı affet ve son dileğini gerçekleştir lütfen.

Tanrım beni hala umursamıyor musun?

.

Aldığım bir izin beni dünyadaki en mutlu kişi yapmıştı bir anda.
Artık istediğimi alarak, dış dünyaya açılıyordum. Belki biraz saçma geliyor, bu ufacık şeye bu kadar sevinmek. Ama yine de, özgürlüğe atılan her bir adım bana yaşama dair umut veriyor. Ve umutlu olmak da yaşama sevincini.

"Hanımefendi, bu çok güzel bir haber. Sizin için çok mutlu oldum. Umarım ki ileride gerçekten istediğiniz gibi gezebilirsiniz."

Roséye olanları anlatmıştım. Ve ona da,

"Ah, Lisa. Gerçekten bunu yaptın mı? Firavun kesin şok olmuştur. Dünkü kedi bir anda aslan kesildiğinde ki suratını görmek isterdim. Ah! Ne diye orada değildim ki sahi?" Jisoo kendi kendine hararetle konuşurken Roséyle onu izleyip kıkırdadık. Şuanda odamda yatağımın üstünde oturuyorduk. Jisoo beni hiç şaşırtmayacak şekilde oturuyordu. Pardon, yatıyordu. Ellerini arkada birleştirmiş tavanla bakışıyordu ve göz ucuyla bize bakmayı da ihmal etmiyordu. Onun bu haline güldüm. Gerçekten akıllanmayacaktı. Rosé ise her zamanki çekingenliğini üstünde taşıyarak bir sandalye çekmişti ve ona oturmuştu. Bu tavrı beni üzüyordu. Onun sadece arkadaşım olduğu gerçeğini kabul etsin istiyordum. Çok mu şey istiyorum ki ondan?

espiral de mentiras | Lalisa 𓂀 [Düzenleniyor]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin