•••
(Yayımlanma Tarihi: 25.03.2023)
•••
(2,5 K Oy 🌟 / 2,5K Yorum 💭)|Vera Kurt |
Yaklaşık birkaç dakika önce eve varan iki koca adama yemek yetiştirmek için heyecanıma eklenen artı bir telaşla alelacele mutfağa koşmuş ve hali hazırda bulunan yemeklerime birkaç çeşit daha eklemiştim. Ömer abi kapıdan içeriye adımını atar atmaz kurt gibi aç olduğunu ve ellerini yıkadıktan hemen sonra bana yardıma geleceğine dair banyodan mutfağa seslenmiş, söylediği gibi birkaç saniye içinde yanımdaki yerini alarak elini saçlarımın üzerine atıp kocaman bir gülümsemeyle, "Naber, speedy?" diyerek göz kırpmıştı.
Zibidi?
Benim için kullandığı bu kelime ile hafifçe aralanan gözlerimle beraber bakışlarımı elindeki salata için ayırdığım marullardan ayırıp ona çevirirken şaşkınlığımın sesime yansıması sonucunda küçük bir duraksama yaşayarak, "Zibidi mi?" diye mırıldandım. Bu kelimeyi ve anlamını annem sayesinde küçüklüğümden bu yana fazlasıyla duyduğumdan olsa gerek bakışlarımla kısa bir an için üstümü kontrol etme ihtiyacı hissetmiştim. Benim kendimi incelemem ile eş değer zamanda elinde poşetlerle mutfağa giren Gökmen Üsteğmen, Ah hayır artık Gökmen. Başımın üzerinde duran Ömer abinin eline kısa ama oldukça sert bir bakış atarak huysuz bir ifadeyle, "Çakı." diye seslenmişti. Sanırım bu onun dilinde uyarı niteliğinde bir seslenişti.
Ömer abi, başımın üzerinden aniden çektiği eli ile birlikte kocaman bir gülümsemeyle başını iki yana sallarken aldığı uyarıya rağmen yüzündeki gülümsemesini daha büyüterek bana doğru eğildi. "Hayır prenses, speedy." Dudak hareketlerini belirginleştirerek kelimeyi biraz daha yavaş bir şekilde söylediği sırada aramızdaki bir adımlık mesafeyi aniden dolduran koca beden irkilerek geri çekilmeme sebep oldu. Tabii ki, Gökmen. Ömer abi, burnunu tutarak küçük bir inleme sesi ile hızlıca geriye çekilirken, ikimizin arasına soktuğu bedeni sayesinde başımın ve bedenimin bir kısmının temas ettiği göğüsüne kısa bir bakış atma ihtiyacı hissettim. Mutfakta fazlasıyla yer olmasına rağmen ısrarla aramıza girmiş olmasını aklımdaki düşünceye yorabilir miydim?
"Abi, olmadı böyle. Direkt kafa atsaydın ya da gel bir dahakine omzunla yüklen." Ömer abinin isyan eden homurdanışına tepkisiz kalarak gözlerini bir an bile üzerime değdirmeden çatılı kaşları eşliğinde elindeki poşetlerden birkaçını özenle tezgahın üzerine bıraktı ve elma poşetinin düğümlerini açarak musluğa uzandı. Kolunun yaralı göğüsüme değme ihtimaline karşılık ona yer açmak için birkaç adım kadar gerilemek durumunda kaldım. Bu hareketim sayesinde çatılı olan kaşlarının ortasındaki yarık daha da belirginleşti. Ondan uzaklaşmamdan hoşlanmamış olmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜNFERİT
RomanceBedenini öne doğru büktü ve koyu kahvelerini kısarak dudaklarını büyük bir yavaşlıkla alnıma dokundurdu. Tam da o anda midemin aniden kasıldığını hissettim. "Eğer benden istediğin gerçekten buysa, abin olurum." Sarfettiği sözler ile kulaklarımda bir...