• 5.4 • Final •

67K 4.8K 1.7K
                                    

•••

(Yayımlanma Tarihi; 22

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Yayımlanma Tarihi; 22.05.2024)
•••
(Son kez yıldızımızı parlatalım mı? 🥹)

| Vera Kurt |

🩹 Bazen ne kadar uzağa gidersen git, yüreğin hep bıraktığın yerdedir.

Daha önce hiç tam bir uyku halindeyken garip bir boşluk hissiyle uyandığınız oldu mu? Sanki o garip his sebebiyle üşüyormuşsunuz ve bir boşlukta savruluyormuşsunuz gibi. Gecenin bir vakti kan çanağına dönen gözlerimi açtığımda tam da bu hislerle boğuşuyordum. Sol yanım boştu. Kocam yanımda yoktu ve üşüyordum. Odayı hakimiyeti altına alan boğucu karanlık ise beni ister istemez tedirgin ediyordu. Bu tedirginliğimin bir sebebi de balayı iznimiz sebebiyle evimizde olmamamızdan kaynaklanıyordu. Evimizden ayrıydık. Ayaklanmayı ikinci plana atarak yatağın kenarına bıraktığım sabahlığıma uzanırken ilk hedefim titrememi kısa yoldan geçirecek bir şey bulmaktı. Ayrıca saat kaçtı? 05.33

Üzerindeki pikeyi kenara iteleyip ayaklarımı yere sarkıtırken yataktan destek alarak yavaşça doğruldum. Gecenin bu saatinde Gökmen'in şu anda nerede olabileceğini düşünen zihnim, bir yandan da evdeki tüm sesleri dinlemeye koyuldu. Etraf ne yazık ki ürpertici derecede sessizdi. Adımlarım kısa ve yavaş hareketlere sahip olsa da etrafta dolaşan bakışlarım adımlarımın aksine hızlı ve aceleciydi. Evden ayrılmayacağını biliyordum. Üstelik bugün ikimiz de etrafı dolaşıp çok yorulmuşken uyumak yerine ne gibi bir sebeple yatağımızı terk ettiğini de fazlasıyla merak ediyordum.

Ellerimi şişkin göbeğimin üzerine yaslayıp antrede ilerlerken salondan gelen televizyonun ışığı, bana onu nerede bulabileceğime dair büyük bir ipucu verdi. Rahat bir nefes alıp hızlanarak yabancısı olduğum bu güzel evin salonuna ait kapıya vardım. Ve vardığım gibi de durakladım. Buradaydı. Başını kanepenin arkasına atmış, hafifçe araladığı bacakları ile muhtemelen televizyon izlerken uykuya dalmıştı. Üzerinde yalnızca siyah bir iç çamaşırı vardı. Çıplak göğsü, sıkı karın kasları ve gergin kollarının ön planda olduğu beyaz teni, televizyonda değişen her karede birbirinde güzel renklere bulanıyordu. Dil damak kurutan cinsten bir görüntüydü.

Elinde bir su bardağı tutuyordu. İçi boştu. Muhtemelen masaya bırakamadan uykuya yenik düşmüş olmalıydı. Güzel gözleri, göz kapakları ile örtülüydü. Televizyondaki görüntüye bakılırsa haberlerin tekrarını izlerken uyuyakalmış olmalıydı. Halbuki buraya gelmeden önce telefon ve televizyon gibi hiçbir elektronik cihaza el sürmeyeceğimize ve günün her dakikasını birbirimize ayıracağımıza dair benimle ciddi bir konuşma yapmıştı. Belli ki gündemden ancak iki gün uzak kalabilmişti. Gülümsedim. Yüzündeki bu masum ifadeyi kesintisiz bir şekilde saatlerce izleyebilirdim. Çok tatlıydı.

MÜNFERİTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin