Bedenini öne doğru büktü ve koyu kahvelerini kısarak dudaklarını büyük bir yavaşlıkla alnıma dokundurdu. Tam da o anda midemin aniden kasıldığını hissettim. "Eğer benden istediğin gerçekten buysa, abin olurum." Sarfettiği sözler ile kulaklarımda bir...
Kaan, "Ulan büllük, dört kişi merdivende on beş dakikadır komut bekliyoruz ya piç herif. Üst basamakta Meriç var, alt basamakta sen. Semaya el açmanın şu an mıydı sırası?"
Meriç, "Yalnız bunun zamanı yok. Adam haklı bu konuda."
Kaan, "Ulan o zaman ben de seni mi avuçlayayım dua ediyorum ayağına. Tövbe, istiğfar!"
Yasir, "Yüce rabbim sizi bize göndererek ne anlatmak istiyor olabilir acaba?"
Ömer, "Onu bunu bilmem de sen alkolsün, ben zemzem Yasir'im. Son son gel bir öpeyim de içimde kalmasın."
Yasir, "Son diyip durmasana anasını satayım. İçim kötü oluyor diyorum anlasana ulan, yordun artık bizi."
Ömer, "Soğuk davranacaksan üzerime bir şeyler alayım bebeğim?"
Arhan, "Sessizlik."
Ömer, "Zaten şunların anlattıklarını dinlesem tesiri yok, duyup algılasam sikimde değil. Önemi yok yani komutanım, sessizlik iyidir."
Dudakları hafifçe kıvrılacak gibi oldu ancak hemen sonrasında eski düz halini aldı. Çok küfür kullanan biri değildi ama nadir de olsa ettiği zamanlar oluyordu ancak bu konuda her zaman dikkatliydi. Gereksiz edilen her küfürde ister istemez yüzü buruşuyordu. Uyarı amaçlı telsize eğilerek, "Çakı." diye seslendiğinde, "Emredersiniz komutanım." yanıtını alır almaz derin bir nefes aldı.
Onur, "Ne oldu da bize öfkelendin iki dakikada anasını satayım. Kendin sordun, kendin cevapladın."
Ömer, "Sus! Benim damarlarımda kan değil, kin akıyor. Sinirlendirme beni, keser bileğimi fışkırtırım suratına."
Yasir, "Özel döneminde misin lan?"
Ömer, "Hayır ama... Bu gece başım ağrıyor Yasir'im, başka zamana artık."
Meriç, "Bana bak, aklıma ne geldi. Hani seni birisi aradı ya geçen gün. Tatil matil bir şeyler anlatıyordun. Ne o iş?"
Ömer, "Hiçbir şey de gözünden kaçmasın topaç. İki kişilik tatil kazandım da ayıptır söylemesi, dönelim de nasipse çifte izin yapacağım."
