"Melanie, yavaşla ne olur..." diye sızlanan Amed kadının arkasından istemeyerek gidiyordu. Dan ise kızıl saçlı kadının adımlarının hızlılığına ayak uydurarak yanında ilerlemeye çalışıyordu. Daha tanışalı bir saat olmuştu ama güvenebilecekleri de sadece oydu. Adının Melanie olması, makineler arası uyuşturucu ticareti yapması dışında hakkında başka bir bilgiye sahip değillerdi. Melanie kendisinin hiçbir makinede kayıtlı olmadığını ve bir hayalet olarak adlandırıldığından da bahsetmişti. Kadın uzun ve zarif bir vücuda sahip olmasına karşın atletik bir yapıya da sahipti. Saçlarının rengi, dövmeleri ve yüzüne takındığı tavır sayesinde hem kolay hem de tehlikeli bir izlenime sahipti. Üstteki köprülerden gitmeyi seçmemişti çünkü tehlikeli olabileceğini biliyordu. Buraları en iyi o bilirdi. Gizli odalar, barlar, fuhuş mekanları ve tarikatların bulunduğu yerler. Tamamıyla gerçek dünyadaki gibi bir yeraltı dünyasıydı. Melanie de burada bu kubbenin altında doğmuştu ama hiçbir zaman bu demir yığınına hizmet etmedi. Tamamen siyasi bakıyordu olaylara.+"Şuan buralar çok tehlikeli olmaya başladı. O yüzden kaldığım yere getirdim sizi. İçeride lütfen salak salak hareketler yapmayın ve ortama uyum sağlayın. He bu arada yardım edeceğim. O yüzden o yarım açılmış ağzınızı şimdiden kapatın!" Melanie kaldığı yerin önünde içeriye girmeden önce yanında getirdiği iki dangalağa açıklama yapma gereği duymuştu.
İçeriye girdiklerinde Dan ve Amed aynı anda birbirlerine baktılar. Geldikleri yer büyük bir depo alanı gibiydi ve her yer insan kaynıyordu. Uzun zamandır burada kalındığı çok belliydi. Duvarlarda boyalarla yapılmış rengarenk grafitiler, tavandan sarkan loş aydınlatma lambaları... Sanki bir kampın içine düşmüş gibiydiler. Herkesin beraber anlaştığı çok aşikardı çünkü özel alan yoktu, yatacak yerleri de oturma alanları da aynı yerdeydi. Sadece tuvaleti sonradan ekledikleri belli olan panellerle çevreleyip bir oda haline getirmişlerdi.
Melanie iri cüsseli devin ve yakışıklının etrafa hayretle bakan gözlerini önlerine geçerek kendisine bakmasını sağladı.
+"Hey! Buradayım, size doğal olun dememiş miydim?" burun kıvırarak söylemişti sözlerini. "Takip edin beni."
Melanie yürürken yanından geçtiği herkese tek tek selam verdi kendince hareketlerle. Kaldıkları alanın ortalarına doğru geldiğinde ise kendi yattığı yatağın önünde durdu ve "Ben burada kalıyorum siz ise çaprazımda ki boş yerde yatabilirsiniz. Umarım birlikte uyuyabilirsiniz çünkü tek kişilik boşluğumuz vardı." tüm dişlerini göstererek ve sırıtarak söyledi.
-"Melanie, bize yardım edeceğini söylemiştin! Ne bu şimdi bizi bu yurt bozuntusu yere mi yerleştiriyorsun?" Dan kadına yaklaşarak ve sinirlerini kontrol etmeye çalışarak sormuştu. "Jack tehlike de ve kaybedecek vaktim yok şuan!" sesi daha şiddetli çıkmıştı.
+"Melanie? Burada sanki biraz mahremiyet yok, acaba başka yer ayarlar mısın? Ve...ve açız." Amed ortamdaki gerginliği azaltmak için ikili arasına girerek konuşmasını yapmıştı. Evet Jack için endişeliydi ama hem aç hem de yorgun hareket edemeyeceklerini de biliyordu.
Melanie "off" diye aralarından süzülerek ayrıldı. Başına bela açtığını biliyordu. Salak kafasına eliyle yumruk attı ve bu canının yanmasına neden oldu. Başı her sıkıştığında 'ki kendi hataları yüzünden olurdu genellikle' kendi kafasına yumruk atardı. Yine aynı sebepten dolayı bunu yapmıştı. Sakinleşmesi ve onlardan uzaklaşması gerekiyordu. Neye bulaştığını bile bilmiyordu. Sadece Jack denen kızı bulmalarına yardım edecekti. Bunu da o gece işi ayarlayan kunduz arkadaşını bularak yapacaktı. 'Simon' . İsmini düşündükçe küfürler savurdu. Sadece nerede olduğunu bulmalıydı. Acaba hangi delikteydi?
Dan kendilerine gösterilen yatağa doğru ilerledi ve çantalarını üstüne bıraktı. Zaten yatak diye adlandırdıkları şey süngerin üstündeki örtüler ve yastıklardan ibaretti. Ama nedense bu ortama girdiğinde kendini huzurlu hissetti. Değişik insanlar ve hayatları vardı. Bağımsızlardı en önemlisi. Belindeki silahı kimseye göstermemeye çalışarak daha çok pantolonuna sokuşturdu. Bunun bir sorun açmasını istemiyordu. Melanie'nin arkasından baktığında bu genç kadının tavırlarının ne kadar da Jack'e benzediğini düşünmekten alı koyamadı kendisini. Jack her aklına geldiğinde kalbi sızlıyordu. Başına bir şey gelip gelmediğinin belirsizliği ile acı içindeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FARELER
Science FictionSadece bir bilimkurgudan ibaret değil; dil, din, ırk , çeşitlilik, kültür, cinsel yönelim, siyaset, sosyal konular ve pek çok konu tek bir kitapta... * * * Jack asi, genç bir kız ve ailesini erken yaşta kaybetmiştir. Yaşanılamaz hale gelen dünya iç...