11.Bölüm "Yolculuk"

385 27 5
                                    

-"Hayır...hayır bu olamaz uyan Stephen kalk.Yalvarırım.Lütfen."

Ally'nin yakarışları bitmiyordu.Biraz önce yaşadığı sinir kriziyle goblinin kafasını kılıçla parçalamıştı.Ama görünüşe göre bu onu sakinleştirememişti.

Olanları anlayamıyordum.Belkide  bunun sebebi herşeyin çok hızlı gerçekleşmesiydi.O anın verdiği endişeyle,Stephen'ın sakat olduğunu unutmuştum.Ve ne yazık ki onu kurtaramamıştım.

Onu kurtarmayı çok isterdim.Çünkü biliyordum ki O Ally için çok değerliydi.Ama yapamadım.Lanet olası hayat bana yine kazığını attı.Şimdi ise elimden sadece Ally'ye destek olmak geliyordu.Her ne kadar işe yaramayacağını bilsemde...

***

-"Ally hadi gitmemiz lazım.Lütfen işimizi zorlaştırma."Mark'ın söylediği ile gözlerini kazağına sildi.Ve ayağıya kalktı.Sonra ise elini mermer taşı olarak kullandığımız tahta parçasına sürdü.

Dün akşam yaşadığımız berbat anlardan sonra Mark'la onu gömmüştük.Bu süreç hepimiz için zordu.Ama malesef ki elimizden gelen hiçbirşey yoktu.O artık bu dünyaya ait değildi.Biz sadece onun maskesini gömmüştük.Her insanoğluna yapıldığı gibi.

Ne yazık ki her ölen arkasından hatırlanacak birşey bırakıyordu.Tıpkı önümüzdeki atlar gibi.Yolculuğumuzu kolaylaştırmak için bize atlar hazırlamıştı.Ona minettardım.Şuan bizimle değil belki ama her zaman kalbimizde olacak.Ruhu her zaman onu bir rüzgar gibi hatırlatacak bize.

Benim atım siyahtı, Ally ve Mark'ın ki ise kahverengi.Açıkcası Stephen bu atlara çok iyi bakmış.Gerçekten çok sağlıklı ve güçlü görünüyorlar.Bu bize yolculukta rahat erzak taşımamıza yardımcı olacaktı.

Herşey için teşekkürler Stephen.Seni ve, bize kazandırdıklarını umutmicağım...

Herkes atlarına bindi ve yeni bir yolculuk başlamış oldu.

***

-"Sence Chris bize yardım edicek mi ?"dedim.

Uzun süren yolculukta mola vakti gelmişti.Ve Allyle bunu ırmağa giderek değerlendirdik.

-"Bilmem bende Chris'i tanımıyorum.Sadece bikaçkere gördüm o kadar.Ama bence iyi biri, yoksa babam ona bu görevi vermezdi."dedi.Sonrada avucuna aldığı su ile yüzünü yıkadı.

-"Babana çok güveniyorsun.Bu çok güzel birşey."

-"Haklısın.Bu zamanda babasına güvenen çok az insan var.Artık herkes için en önemlisi tahta çıkmak.Hiçkimse ailevi bağlara önem vermiyor.Ama ben öyle değilim.Babama kimseye güvenmediğim kadar güveniyorum.Çünkü o bu zamana kadar bu güveni kıracak hiçbirşey yapmadı."dedi.

-"Çok şanslısın."dedim.Ve başımı öne eğdim.İnsanlarla babaları hakkında konuşmayı sevmiyordum.Çünkü onları dinlerken bunları babamla asla yaşayamayacağım geliyor aklıma.Bu boğazımda koca bir düğüme neden oluyor.Ve oldukça canımı acıtıyor.

-"Hadi gidelim.Mark merak etmiştir bizi."dedi ve beni düşüncelerimden ayırdı.

Ayağa kalktım ve onu takip etmeye başladım.

Mark'ı görmemiz çok uzun sürmedi.Zaten ırmak çok uzağımızda değildi.Yanına gittik ve konuşmadan yolculuğa devam etmeye başladık.

Acaba Cris'in yeri çok uzaktamı.Bunu çok merak ediyorum.Sonuçta ilk defa bir ejderha yumurtası görecektik.Bu çoğu insanın başına gelmeyecek bir durum.Ve biz bu fırsatı yakalamıştık.Umarım onu buluruz.Çünkü bütün koruyucuların yerlerini öğrenmemiz gerekiyor.Bunuda ondan daha iyi kimse bilemezdi.

Uzun geçen bir yolculuktan sonra Mark bize kalacak bir yer bulmuştu.Bulduğu yer herzamanki gibiydi.Kapalı ve güvenli.Tabi bundan şikayet edende yoktu.Her ne kadar böceklerle içli dışlı olsakta, hepimiz halimizden memnunduk.

Yatağımı hazıladıktan sonra bizimkilere baktım.Onlar çoktan işlerini bitirip gözlerini yummuşlardı bile.Benim en son hazırlanmam galiba tembel yetişmemdendi.

Galiba çok düşünüyorum.Gerçekten yatalı hemen hemen bir saat oldu ve ben hala uyuyamadım.Bu çok sinir bozucu birşey.Nedenmi ? Bütün gün at üstündeydim ve resmen bütün kaslarım yorgunluktan ağrıyor.Ama ben çok ihtiyacım olduğu halde uyuyamiyorum.Ah lanet olsun!

Tamam John şimdi düşünmeyi bırakıyorsun.Ve zihnini boşaltıyorsun.

Ahh Tanrım bu yemekler çok lezzetli.Bu Stephen yemek yapmayı acaba nereden öğrendi.

-"John bana tuzu uzatırmısın?"Dedi Ally.

-"Tabi al."dedim ve tuzu verdim.

O sırada kapı açıldı ve içeri üç goblin girdi.Lanet olsun bunların ne işi var burda.

-"Misafirlerimiz de geldi."dedi Stephen.

-"Ne diyorsun sen Stephen.Bizi kandırdınmı ?"dedi Ally.

-"Kusura bakma canım.Başından beri Amcan için çalışıyordum.Bunu hiç fark etmedin,çünkü seni kaldırmak çok kolay oldu."dedi Stephen.

-"Yazıklar olsun sana.Seni sevmiştim.Ustamdın sen benim bunu nasıl yaptın bana."dedi Ally ve gözyaşları eşliğinde Stephen'ın göğsüne vurmaya başladı.

-"Tamam bu kadar duygusallık yeter."dedi ve goblinlerle anlamadığım bir dilde konuşmaya başladı.

Konuşma biter bitmez aralarından bir goblin Ally'nin yanına geldi ve kolundan sürüklemeye başladı.

Buna izin veremezdim.Hemen Ally'nin yanına  doğru gittim.Ama yanına varamadan başka bir goblin beni kollarımdan tuttu ve kaçamayacağım bir pozisyonda tutuşuna devam etti.Son umut Mark'a baktım ama oda tutulmuştu.Artık yapacak birşey yoktu.

-"Ne istiyorsun bizden."dedim

-"Kellelerinizi."dedi ve goblinlere komut verdi.

-"Hayır...Bırak bizi.Yalvarırım."Yalvarışlarıma devam ederken bir goblin elindeki kılıçla Mark'ın bogazını kesti.

Hayır.Hayır olamaz Tanrım bu gerçek olamaz.Olmasın lütfen.

Gözyaşlarım akmaya devam ederken başka bir komutta goblin Ally'nin de boğazını kesti.İşte şimdi nefes alamıyordum.Benden ailemi almışlardı.Öksüz bırakmışlardı beni.

Gözlerimi kapattım ve ölmek için dua etmeye başladım.

-"Sen bu kadar kolay ölmeyeceksin John Mayer."

Goblinler beni dışarı çıkardı.

Bana söyledikleri ile neyi kahsetmişti.Neden beni hemen şimdi öldürmüyor.Tanrım çok acı çekiyorum lütfen buna bir son ver lütfen.

Dışarda gördüklerim inanılmazdı.Kesinlikle ölmeden önce görmek isteyeceğiniz en güzel varlıklardı.Ejderhalar, hepsi ordaydı.Ve çok büyüklerdi.

Peki şimdi ne olacaktı...

-"Seni bir goblin öldürmeyecek.Çünkü sen ejderhalarla yakın olabilen tek kişinin.Bunu bilmiyordun.Ama artık öğrenmiş oldun.Fakat bu durum onların seni öldürmeyeceği anlamına gelmiyor.Aksine seni ateşleriyle küle çevircekler."

-"Neden ben en yakınım.Neden beni öldürecekler."

Beni duymazdan geldi ve arkasını dönüp gitmeye başladı.

-"Bana cevap ver!"diye son sesime kadar bağırdım.

Sonra vaz geçip ejderhalara bakmaya başladım.Bana doğru geliyorlardı.O kadar büyüktüler ki adımları deprem hissi yarattırıyordu.Hepsi bana yakın bir mesafede durdu ve midelerinden sarı bir ışık yandı.Sonra ise aynı ağızdan bana ateş püskürttüler.

Gerisi ise sonsuz karanlık...

Son Ejderha YumurtasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin