Yeni gün yeni umutlar derler ya hani.Benim için de bugün öyleydi.Neden bilmiyorum ama içimde güzel hisler vardı.Bu yumurta bana mutluluk veriyordu.Özelliklede onunla konuşabildiğim için.Sonuçta onlar çok değerli varlıklardı ve benim onlarla konuşmam için özel bir yeteneğim vardı.Fakat huzurlu olduğumun aksine biraz da gergindim.Çünkü yumurtanın anlattıkları hiç iç açıcı konular değildi.Hepsi kalbimi sıkıştırıyor,ve beni biraz daha endişelendiriyordu.
Bir bakımdan ne yapacağımı bilmiyordum ama sonra yanımdakileri düşünüyordum,ve herşey kafamda daha güvenilir bir yol çiziyordu.Sonuçta herşey iyi veya kötü çözülüyordu.Bana düşen ise olayın nasıl biteceğini düşünmeden elimden gelenin en iyisini yapmak ve hakkım olanı almaktı.
Herkes yolculuk için atlarına binmiş beni bekliyordu.Bende onları daha fazla bekletmedim ve sırt çantamı alıp atıma bindim.Atımı çok dikkatli sürüyordum,cünkü çantamın içinde bir ejderha yunurtası taşıyordum.Bu büyük bir sorumluluktu lakin yumurtayı taşımak için çok ısrar etmiştim,ve sonuçlarına katlanıcaktım.
Bugün Patrick'e gidecektik.Evet çok fazla yolculuk yapıyorduk ama ben buna alışmıştım.Hiçbirşey eskisi gibi yorucu gelmiyordu artık.Güçlenmiştim,olgunlaşmıştım.Kısacası büyümüştüm.Eskiden hemen yorulur ve herşeyden korkardın.Ama şimdi daha dirençliydim ve herşeye göğüs gerip kendimi güvence altına alabiliyordum.
-"Bencede,yaşına göre çok olgun davranıyorsun."diyerek beni düşüncelerimden ayırdı ejderha yumurtası.
Bende ona düşüncelerimle karşılık verdim;
-"Teşekkür ederim...Bunu başka birisinden duymak iyi hissetiriyor.Bu arada senli benli konuşuyoruz.Bizim birbirimizle daha yakın olmamız gerekmiyor mu ?,sonuçta konuşabildiğin tek insan benim,ne dersin?Bana adını söyleyerek buna bir son verelim mi?Tabi bir adın varsa ?''dedim.Bence haklıydım,birbirimize karşı biraz soğuk davranıyorduk.Bunun böyle olmaması lazımdı.
-"Tabikide var.Şimdiye kadar hiç sormamıştın ki söyleyeyim.Benim adım Gersy.Bizim dilimizde buzul ejder demek.Ayrıca söylediklerinde de haklısın,fakat biz ejderhalar biraz soğuk varlıklarız.Bu bizim tabiatımızda var.Emin ol sen yakın olabileceğimiz tek kişisin.Buna rağmen böyleysek diğer insanlara karşı olan tavrımızı düşünme bile...Bunu çok fazlada takma kafana daha yeni tanıştık,zaman bizi birbirimize yavaşca bağlıcatır,inan bana."dedi.
-"Çok güzel bir adın var.Bunun yumurtanın rengiyle bir alakası varmı.Sonuçta rengi mavi ve ikisi arasında bir bağlantı olabilir."dedim.Diğer konuyu açmamıştım çünkü söyledikleriyle bana herşeyi anlatmıştı.Daha fazla üstelemeye gerek yoktu.Dediği gibi zaman bizi yakınlaştıracaktı.Sadece biraz daha beklememiz gerekiyordu.
-"Elbette var hepimiz rengimize göre adlandırıldık.Zamanı geldiğinde hepimizin adını öğreneceksin.
-"Seninki gibi,eminim ki diğerlerinin de adları güzeldir.Zaten hepiniz en iyisini hakediyorsunuz.Seninle tanıştığım gibi diğerleriylede tanışmayı dört gözle bekliyorum."dedim.Umarım bir aksilik çıkmaz da diğer yumurtalarla tanışırım.Çünkü merak ediyordum Gersy'yi gördüğüm zamandan beri bende adlandıramadığım hisler ortaya çıktı.Bunlar güzel şeylerdi.Acaba diğerlerinde de bu hisleri yaşayabilecekmiydim.Gerçekten de bende çok merak uyandıran bir konuydu.
Gece olmuştu ve biz şimdiye kadar sadece iki kez mola vermiştik.Attan dolayı biraz başım ağırıyordu.Ancak değerdi.Keyifli bir yolculuk geçirmiştim.Ve şuan da Patrick'in evine doğru adım adım ilerliyorduk.Açıkcası bir günde ona ulaşmayı beklemiyordum.Fakat Ally'nin dediğine göre,koruyucuların haberleşmesi için aralarındaki mesafe çok uzun tutulmuyormuş.Bu yüzden,yolculuğumuza ve hedefimize kısa bır zamanda ulaşabilmiştik.
Patrick'in evine çok az bir mesafe kala atım huysuzlandı ve onu tuttuğum ipten kurtulup koşmaya başladı.Elimizde fazla at yoktu ve atın üstünde çantam vardı, bu yüzden Mark'a atı alıp döneceğimi söyledim ve atın peşinden koşmaya başladım.
Ahh!Sanırım bu beni epeyce yoracaktı.
~Ally'nin ağzından~
John atın peşinden gittiğinde bizde içeri girdik.Patrick kapıda bizi sevecen bir tavırla karşılamıştı.Bu yüzden biraz daha rahat hissetmiştim.Açıkcası kimseye belli etmiyordum,ama olanlar beni çok geriyordu.Bu yüzden birçok gece uyuyamıyordum.Bazen uysamda hep kabus görüyordum.Kabuslarımın bazılarında goblinler ailemi öldürüyorlardı.Bazılarında ise John ve Mark'a işkence ediyorlardı.Bilmiyordum rüyaların gerçek olması gibi bir durum vardı.Olabilirdi.Bu yüzden çok korkuyordum.Rüyalarımın gerçekleşmesinden...Biraz da yakalanmaktan.Çünkü yakalanırsak kimseye yardım edemezdik.Buda büyük bir katliyam savaşına yol açardı.Çok fazla sorumluluk vardı üzerimizde ve ben buna dayanamamaktan korkuyordum.
İçeride büyük bir masada yemek hazırlanmıştı.Ve haliyle oldukça açtık.Hep birlikte masaya oturduk ve yemek yemeye başladık.Yemeğin sonlarına doğru John için endişelenmeye başlamıştım.Hala gelmemişti.Umarım başına birşey gelemez ve sağ salim buraya döner.Bir yandan yemek yiyip bir yandan John'u düşünürken,arka taraftan etrafta bi çığlık sesi yükseldi.Bu ses bir adama aitti.Ne oluyordu.Chris hemen ayağa kalktı ve endişeyle konuşmaya başladı;
-"Patrick ne oluyor arka tarafta birşey mi var?"dedi
-"Evde bizden başka hiçkimse yok.Sesin nerden geldiğini bilmiyorum."dedi
-"Tamam.Ama ben yinede bakıcağım.Mark sende benle gel."dedi ve Mark'la birlikte arka tarafa gittiler.
Ben ise olanlardan habersiz.Onları bekliyordum.Çığlığı duyduktan sonra iştahım gitmişti bu yüzden yemeğimi yarıda bırakmıştım.Fakat Patrick hiçbirşey olmamış gibi yemeğini yemeye devam ediyordu.Açıkcası kapıdaki güler yüzlü halinden eser yoktu.Bu ona olan düşüncelerimi değiştirmiş,ona karşı endişe duymamı sağlamıştı.
Bikaç dakika sonra içeriye elleri ve kolları bağlı beş adamla, hepsini tutan beş goblin girdi.Ayretten Chris ve Mark'ı da bağlamışlardı.Lanet olsun!Galiba büyük bir tuzağa düşmüştük.
Ben olduğum yerde dururken,Patrick ise yerinden kalkmış bana doğru geliyordu.Ah lanet olsun ne yapıcaktım şimdi.Aklıma gelen fikirle o bana doğru gelmeden sandalyeyi önüne attım ve koşarak kapıya gittim.Tam çıkıyordum ki kapının kilitli olduğunu farkettim.Tanrım ne ara kapıyı kilitlemişti.
Yapacak hiçbirşeyim kalmamıştı.Benide diğerleri gibi bağlayacaklardı.Mecbur olduğum için arkamı döndüm ve Patrick'in beni bağlamasına izin verdim.
Yaşadıklarım beni yeterince korkututken,Patrick'in söyledikleri korkuma bugün yeterince hissettığim endişeyi de eklemişti.
"Geriye sadece son bir yumurta kaldı,Oda kendi ayaklarıyla bize gelecek."
***
Kısa bir bölümdü ama yoğun olduğumdan bu kadar yazabildim.Bu arada yeni bir kitaba başladım.Okumanızı şiddetle tavsiye ederim adı Bir Aşk Hikayesi
Umarım bölümü begenmişsinizdir.Sağlıcakla kalın :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Ejderha Yumurtası
Fantasyİnsan,kaderini kendi yazamazdı.Tamam belki çabalayıp,bazı şeylerin kendi isteyiyle yön verilmesini sağlayabilirdi.Ama yapabilecekleri bu kadarla kalır,daha fazlasına gücü yetmezdi.Çünkü O sihirli kalem, kaderi yazdıysa eğer,geri dönüşü olamazdı.Belk...