17.Bölüm "Isırgan Otu"

242 17 2
                                    

~John~

Gözlerimi güneşin,camdan yansıyan ışınlarıyla açtım.Çoğu insan bu şekilde uyanmaktan hoşlanmazdı,ama ben aksine böylesini çok seviyordum.Nedensizce bütün gün karanlığa alışan gözlerimin,sabah yeni bir aydınlıkla açılması hoşuma gidiyordu.Her güne yeni maceralar, yeni tecrübeler ekleyeceğim boş sayfaların olduğunu hatırlatıyorlardı bana.

Yattığım yerden kalktım,ve üzerime birşeyler geçirdim.Kişisel birkaç işimi de hallettikten sonra adımlarımı evin salonuna doğru yönlendirdim.

Herkes salondaydı.Hergünki gibi işimi en son ben bitirmiştim.Ama ne yapayım ben işlerimi uzun ve düzgün yapmayı seviyordum.Buda biraz zaman kaybına neden oluyordu, ama ne yapacaksın huylu huyundan vazgeçemiyordu.Bende vazgeçmeyecektim.

-"Hazırsan çıkalım Liam."dedim.Ve kapının arkasında olan kılıcımı alıp, dışarıya çıktım.Liam'ın söylediklerimden sonra ayaklanmasından onunda tamamen hazır olduğunu anlamıştım.Bu yüzden onu beklememiştim.

Beş gündür her sabah,erkenden kalkıp antrenman yapıyorduk.

Tam olarak amacımız:Bir hafta içinde çok sıkı bir antrenman yapıp, bilgenin evinden ayrılmaktı.Bulmam gereken bir annem ve arkadaşlarım vardı.Daha fazla burda oyalanamazdım.Peki neden antrenman yapıyorsun derseniz eğer.Yaşlı bilgenin bize okuttuğu kağıtta,düşmanlarımı öldürdükçe güçleneceğimi yazıyordu.Burda yaptığımız antrenman fiziksel olarak güçlenip, düşmanlarımı daha kolay öldürmemi sağlayacaktı.Düşmanlarımı öldürdükçe de ejder ruhum güçlenecekti.Yani her iki anlamda bi hafta içinde biraz dişimi sıkmam, birçok sebepten bana yardımcı olacaktı.

Liam'la birlikte ormandaki antrenman yerimize doğru gidiyorduk.Hava güneşiydi.Bu yüzden baya bir terleyecektik.Fakat bu soğuk havada üşümekten bir nebze olsun daha iyiydi.

Hızlı adımlarla gittiğimiz için kısa bir sürede istediğimiz yere gelebilmiştik.

Bi müddet dinlendikten sonra yere bıraktığım kılıcı alıp,düzgün bir pozisyonda rakibimi beklemeye başladım.Tabi burdaki rakibim Liam oluyordu.Her ne kadar Mark'tan sonraki ikinci hocam olsa da bana savaştığım her insanı düşmanım gibi görmemi istiyordu.Böyle yaptıkça karşımdakine merhamet göstermeyip dövüşüme odaklanabilirmişim.

O da benim gibi kılıcını alıp,hazır olduğunu belli eden bir pozisyona geçti.İkimizde de iyi kılıçlar vardı,benimki Mark'ın bana verdiği keskin bir kılıçken,onunkisi ise normal bir boyuttan daha kısaydı.Nedenini sorduğumda;kılıcın kendine özel yapıldığını söylemişti.

Düşüncelerim havada uçuşurken,ilk adımı ben atıp kılıcımı ona doğru savurdum.O da benim gibi kılıcını kaldırıp benimkine çarptırıldı.Etrafta çeliklerin ince sesi dans ettiğinde,bir süre daha mücadelemizi devam ettirdik.

Fark ettimde artık tahta kılıç yoktu elimde,karşımda Mark da yoktu.Ben kademe atlamıştım.Şimdi elimde çelik bir kılıç,karşımda ise oldukça çevik bir komutan vardı.Ama en önemlisi bende güçlüydüm.Gerçek bir mücadele ediyorduk.Ve benim şimdiye kadar ufacık bir çiziğim bile yoktu.Yenilmemiştim hiç, farketmeden kılıcını bir parçasıymış gibi kullanır olmuştum.Çok bir zaman olmamasına rağmen bu kadar gelişmek,ciddi anlamda şaşırmama neden oluyordu.Ama daha fazla abanıyordum.Ne kadar güçlenirsem o kadar yardımım dokunurdu insanlara.

Yeniledigim bir atakla onun kılıcını yere savurdum,ve göğüsüne attığım sert bir tekmeyle yere düşmesini sağladım.Sonrada kılıcımı boğazına götürüp bekledim.Bu onu yediğimi gösteren bir hareketi.

Elimi uzattığımda tuttu ve ayağa kalktı.

-"Beni herseferinde yenmenden utanır oldum evlat.Bu yaşta bu yetenek gözlerimin dolmasına neden oluyor.Bazen antrenmana ihtiyacımız yokmuş gibi düşünüyorum.Beni tanıyanlar senin beni böyle yendiğini görseler korkudan kaçarlardı.Gerçekten çok iyisin."dedi ve bana sarıldı.

Son Ejderha YumurtasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin