Hoca konuyu anlatırken eli bacağımdaydı. "Gıdıklanıyorum." dedim kıkırdayarak. Omuzlarını silkti.
"Napim?" dedi boş boş gözlerime bakarken. Elini kaldırıp acıtmadan bileğini ısırdığımda boğazını temizleyip geriye yaslandı. "Şu düğmeyi kapat." dedi gözleriyle gömleğimi gösterirken. Elimi elinden çekip diğer düğmemi de açınca çenesini kaşıyıp belimden kendine çekti. Arkamızdakiler "Sakin gençler." dediğinde boğazıma kadar ilikledi düğmeleri.
"Adam ol." dedi kafasını sallayarak. Hocanın görmemesi için uzaklaştığımda yayıldı sırada. Gram anlamadığı matematik dersini boş boş bakınarak dinlerken soruyu geçiriyordum defterime. Elini bacağıma getirip baş parmağıyla daireler çizmeye başladığında istemsizce gülümsedim. Gerçekten dokunduğu tek bir yerle bile mutlu ediyordu beni. Bazen gelip boş boş boynumdan koklayıp gidiyordu, bazen sinirle gelip öperek geri gidiyordu. Çok değişikti, ne kadar bazı konuşmalar kavgayla bitse de çok seviyordum onu...
"Hocam cevap 36 mı?"
Kafamı kaldırıp hocaya baktığımda "Vaaay." dedi hoca bana bakarak, ardından ekledi "Doğru." Deniz bu adama kıl oluyordu, bana çok ilgiliymiş onun gözünde. Asla öyle bir şey yoktu, adam mesleğini yapıyordu sadece.
Gözlerim yan tarafta oturmuş dik dik buraya bakan Emre'nin gözleriyle buluştuğunda ne var dercesine kafamı salladım. Gözleriyle bacağımdaki elini işaret etti. Eee dercesine kaş göz yaparken Deniz baktığım yere, Emre'ye baktı. "Dön lan önüne." diye bağırdi bir anda. Hoca dönüp baktı sessiz olmalarını söyleyip tekrardan devam etti anlatmaya. "Sessiz olsana sen."
"Sikicem bu çocuğun belasını 5 gün yürüyemeyecek piç" dedi ensesini kaşıyarak Emre'ye bakarken.
-Okul çıkışı-
Metroya doğru ilerlerken saçlarımdaki gevşek tokayı çözdü ve taktı bileğine. Gülümseyerek ona döndüğümde kolunu omzuma attı, saçlarımdan derince kokladı. "Bazen şerefsiz biri olabilirim."
"Bazen mi?" dedim gülerek. "Tamam genellikle şerefsiz biriyim, ama senden vazgeçecek kadar aptal değilim." Birlikte girdik metroya. "Erken konuşma bebeğim." dedim ayakta dururken. Sırtını yaslamış bana bakarken parmaklarıyla oynuyordum.
Hızlı bir şekilde geçen süre sonrasında inmiştik metrodan. "Çiğ köfte yiyelim mii?" "Sahile gidiyorduk?" Kaşlarını kaldırmış bana bakarken kafamı salladım. "Alalım orada yiyelim?" Kafasını salladı. "Emriniz olur matmazel." Çiğ köfteyi aldık. Sahile gelip oturduk kumların üzerine serdiğimiz örtünün üzerine. Güneş yeni yeni batıyordu, biz oturmuş çiğ köfte yiyecektik. Yemeğe başladık ikimize de dürüm yapmış yerken gülerek bakıyordu bana. "Ne?"
"Şunu her yiyişinde bulaştırıyorsun her yerine. En son öpe öpe alacağım." Baş parmağıyla dudağımı sildi ve yedi. "Nar ekşisini çok seviyorum?" dedim çiğ köfteye bakarken. "Onu görmeyen de biliyor zaten." Ona döndüm, dudaklarına bir şey bulaşmış mı diye bakarken göremeyince sinirle ısırdım onunkinden. Güldü, elini belime sarıp sarıldı. "Manyak ya." dedi gülerek. "Sus konuşma."
💞💞
Yüzüstü yatmış marulu ikimize de yedirirken o yattığı yerden saçlarımla oynuyordu. "İlk defa sözümü dinlemişsin." dedim elimi gömleğinin içine giydiği siyah tişörte getirirken. Kafasını salladı. "Kalksak mı artık, üşüdüm ben." Kafamı salladım, birlikte kalktık oradan.
•
İyi gecelerrooo 🤪❤️🔥😇