Okuldan çıktık bu akşam hatta gece balo varmış ve yeni haberimiz olmuştu Berke söylemişti. Yıl sonu balosu gibi bir şeydi. "Gidecek miyiz?" Kafasını salladı hayır dercesine. "Ama neden?"
"Gitmeyeceğiz ya bir nedeni mi olması gerekiyor illa?" Kafamı salladım. "Evet, dans ederiz ne güzel gidelim işte." "Hayır." Tam önümüzde, santimlerce önümüzde duran arabaya baktım. Simsiyahtı, kocamandı. "Yuh amına koyayım gel gir içime!" Deniz sinirle bağırdığında kapısı açıldı ve ardından içindeki babasını görünce kaşlarım çatıldı. Ne işi vardı bunun burada? "Gelin." dedi el işareti yaparak. Deniz elimden tuttu yolumuzu değiştireceğimiz esnada gideceğimiz yere doğru ilerleyip yine önümüzde durdu. "Tekrar etmeyeceğim gelin şuraya."
"Senin ben sıfatını sikeyim." dedi sessizce. "Gitmemiz gerekiyor bizim." İlerleyecekken yine durdurdu bizi. Herkes bize doğru bakarken bu adamın neden geldiğini düşünüyordum. "Binin şuraya, hadi!" Oflarken bana döndü sorarcasına bakıyordu. Kafamı salladığımda girdik ve oturduk.
Arabada ilerliyorduk ama hiçbir şey konuşmuyorduk. Bir an aklımda bizi öldürebilir mi diye sorular dolaşmaya başladı. Ama yok o kadar cani değildir değil mi? Hiçbir şey konuşmadan durduk. "Neden getirdin bizi buraya?" Deniz'in sorusuna arabadan indi ve konuştu. "İnin hadi." İndik ve ilerledik. Elini hiç bırakmıyordum çok lüks bir yerdi ve burayı tanımıyor olmam, bu adamın getirdiği bir yer olması korkutuyordu beni. Evin hatta malikanenin içine girdik. Kocamandı. "Korkuyorum." dedim sessizce. "Şş bir şey yok." İlerledik, salon gibi bir yerde durduk. Babası tam karşımızdaki koltuğa oturdu hemen ardından kahvesi geldi. Deniz çatık kaşlarıyla ona bakarken, o adam bize bakarak kahvesini höpürdeterek içiyordu. "Neden getirdin bizi buraya?" diye sordu Deniz tekrardan. "Direkt konuya giriyorum." Elindeki fincanı bıraktı ve konuştu.
"Size 10 milyon dolar vereceğim, yarın sabaha karşı fransaya uçak var. Bu parayla o uçağa binip ebediyyen gideceksiniz Türkiye'den."
"Neden?"
"Senin gibi benim çocuğum olan adamı oralarda buralarda fingirdeşerek görmek istemiyorum. Gidin, sizi tanımayan bir ülkede sokağın ortasında ne yaparsanız yapın." Kahvesinden bir yudum daha aldığında Deniz kaşlarını kaldırdı. "Evden kovduğun yetmedi bir de ülkeden mi kovuyorsun?" Kafasını salladı. "Tamamen kurtulmak istiyorum. İkinizden de." Deniz kafasını çevirip güldü. "İyiymiş ya."
"Gidin buradan daha fazla gözüm görmesin sizi. Saat 5'te şöför kapının önünde olur."
"Ben okumak istiyorum." dedim babasına. Döndü bana. "Orada da okuyacaksınız, krallar gibi yaşarsınız burada yaşadığınız gibi." Elimi bırakmadan ilerledi Deniz. Küfür ede ede çıktık oradan. "Orospu çocuğuna bak sen, bıkmış bizden."
🍌🍌
Gol atınca alkışladım. Bana baktı ve göz kırptı. Gülümsedim, onu izlerken yanıma Mert gelip oturdu. "Naber lan?" dedi gülerek bakarken.
"Hiiç öyle senden?" Kafasını sahaya çevirdi. "Aynı valla." Maç bitince koşup yanına gittim. Sıkıca sarıldım. "Dur lan sarılma çok terliyim."
"9-2 kazandınız :)" Gülümsedi. "Her zaman :)" Elindeki havluyla sildi yüzünü. "Üzerimi değiştirip geliyorum ben." Kafamı salladım gitti. Sahanın dışına çıkıp tribünlere oturdum. Pek insan kalmamıştı, mutluluktan dans edenler vardı, koşanlar vardı, delirenler vardı. Kalktım. Ceketini, saatini, bilekliğini, telefonunu alıp arkasından gittim. Kapıyı tıklattım. "Dolu!" diye bağırdı. Gülümsedim, kapıyı açıp girdim. Beni görünce kaşları çatıldı.
Üstsüz, altında sadece eşofmanı vardı. "Napıyon lan?" dedi gülümserken. Yaklaştım, parmak uçlarıma çıktığımda nefesini verdi. "Sen bugun beni hic öpmedin." dedim kaşlarım çatılırken. "Şimdi mi aklınıza geldi Cemre Hanım?" Kafamı salladım. "Aslında daha önce gelmişti ama seni koşarken öpemeyeceğim için bu zamanı tercih ettim. Hem kimse de yok burada." Gülerek nefesini verdi dudaklarıma doğru. "Öpsene." dedi dudaklarıma bakarak. Elimdekileri aldı attı bir koseye. Belimden çekti ve yana doğru azıcık eğdi kafasını. O bakışları bile eriyip götürüyordu beni. Ellerimi sardım ensesine. Tişörtümün altından belime dokununca dudaklarını dudaklarımın arasına aldım. Küçük küçük öpmem onun da hoşuna gidiyordu. Öpüp öpüp çekiliyordum. Ellerimi yanaklarına getirip yanaklarından öptüm ve çekilip baktım ona. "Burada biraz daha durursak kilitli kalacağız." dedi sırıtarak. "Çıkalım." kollarımı çektim ama o belimdeki ellerini çekmedi. Ona baktığımda daha da sırıttı ve boynumdan öptü
🍆🍆
Sarhoş gibi sokağın ortasında bağıra bağıra şarkı söyleyerek ilerliyorduk. "Şimdi vazgeçersen geriye döneceksin." Ona döndüğümde belimden tuttu ve çekti kendine. O ileri giderken ben geri gidiyordum. "Gitme, kaybedince daha çok seveceksin.." Gülmeye başladığımda alnını alnıma yasladı. "Biliyorum hiçbir anlamı yok, yokluğunda.. yokluğunda.. yokluğunda..." Gözlerimi kapattığımda kulağımdaki şarkı kesilmiş gibi oldu. Dudakları dudaklarımla buluştu. Sıcacık dudakları öpüyordu dudaklarımı. Apartmana girdik. Kapıyı açınca anahtarı attı bir köşeye. Çantasını çıkardı, ceketini de çıkardığında bakıyordum ona. "Kendimi aşırı pismiş gibi hissediyorum. Banyoya girmem lazım." Konuşacağım esnada gülerek konuştu. "Sende gel." "Onu demeyecektim ki." Sırıttığımda gülerek çekti beni kendine.
•
o babasını hic sevmedim😒😒