Bölüm 17: Kızıl Yaban Çiçeği

369 53 25
                                    


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.













Lisa;

Elimde tuttuğum son fidanı da açtığım toprağa dikerek kenarları kapattım. Ellerimle köklerini iyice sıkıştırarak sabitlenmesini sağladığımda kenardaki su dolu şişeye uzanarak can suyunu verdim. 

Toprakla uğraşmak güzeldi, sinirinizi ve stresinizi alarak sizi sakinleştirirdi. Uzun zamandır belli etmesem de buna ihtiyacım vardı. Rose kraliçe olup devlet işleriyle meşgul olduğundan beri fazlasıyla yalnız hissediyordum. Hayır, şikayet ettiğimden değildi, daha çok korkuyordum. 

Rose için.

Gece saldırıya uğradığı haberini aldığımda öyle çok korkmuştum ki, ne ara odamdan çıktım, ne ara nefes aldığını görene kadar kendimde değildim hatırlamıyordum. Günün sonunda beni sakinleştiren o olmasına rağmen. Kaybetme korkusu bütün bedenimi sarmalamıştı, Rose benim kız kardeşimdi, ne olursa olsun. Onu kaybetmek demek, herşeyimi kaybetmem demekti. Buna dayanamazdım.

Bu yüzdendir, gece uykularım tamamen harap olmuştu. Kapısında sürekli üst düzey askerlerin nöbet tuttuğunu bilsem de, Jungkook'un ve arkadaşlarının katta hayalet gibi dolaştıklarını bilsem de, geceleri kalkarak iyi olduğunu kontrol etmeden geri odama dönemiyordum. Bu sebeple defalarca kez Jungkook, Yoongi, Teahyung ve Jimin ile koridorda karşılaşmıştım. Onlar da beni telkin etmeyi bırakmışlardı. 

Rose'nin kendini koruyabileceğini  biliyordum, korumuştu da. Ancak omuzlarında artık koca bir krallığın yükü vardı. Hayallerine veda etmişti, gözleri eskisi kadar parlak değildi. Sürekli olan toplantılar, gelip giden elçiler, uğraşılması gereken evrak işleri ve daha fazlası bütün gün onu meşgul ediyordu. En son onu iki gün önce öğle yemeğinde görebilmiştim. Orada bile yanındaki yardımcısının söylediklerini dinlemek mecburiyetindeydi.

Derin bir nefes verdim. Jeon Jungkook ile evleneceğini de o gün öğrenmiştim. Jungkook'un saray kanına uzaktan sahip olması nedense beni şaşırtmamıştı, Rose'nin kabul etmesi de beni şaşırtmamıştı. Birbirlerine olan bakışlarını en aptal insan bile rahatça anlayabilirdi. Arkadaşım için mutluydum. En azından omuzlarına binen yükün biraz hafifleyeceğini düşünüyordum. 

Rose küçük bir organizasyon yapılacağını ve büyük bir tören olmayacağını söylemişti. Bunun güvenlik önlemleri çerçevesinde olacağını tahmin ediyordum. Kral katilleri yakalansa da, hala güvenlik üst düzeydi. 

Olduğum yerden kalkarak ellerimi çırptım. Ördüğüm saçlarımdan kurtulan tutamlar yanaklarıma dökülürken elimin tersiyle onları ittim. Elimdeki eldivenleri çıkartırken yaklaşan ayak seslerini duyduğumda kafamı kaldırarak gelene baktım.

Yoongi yavaş adımlarla bana yaklaşırken kalbimin hızlanmasına engel olamamıştım. Sırf bu yüzden sürekli ondan kaçmaya çalışmıştım. Olduğu ortamlara girmemeye çabalamış, kendimi başka işlerle meşgul etmeye çabalamıştım. Yine de aptal kalbimin böyle hızlanmasına engel olamıyordum.

Kill the queen | RosekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin