kabuk bağlayan yara

73 21 21
                                    

Kasabada, özellikle kadınların yoğun olduğu pazarlarda uzun yıllardır boş olan ve kasabalıların dilinde, uğursuz ev diye söylentiler yaydıkları eve taşınan kadın hakkında dedikodu dönüyordu.  

Bay Friedrich, güzel bir gün diye düşündüğü için kendine kızmıştı, zira böyle amansız dedikodulara kulak asmayı hiç istemedi. 

Ne yazık ki, astı. Kadının adını, nereden geldiğini veyahut o gün kendisine niçin şemsiyeyi verdiğini bilmiyorken, kadınların dilinden düşmemesi sinir bozucuydu. 

İç çekti, kadını düşünmek ayıp mıydı? O pürüzsüz ellerini ve nahif sesini... Bay Friedrich kadınla yeniden konuşmayı çok isterdi lakin bir daha görmeyecekti nasıl olsa. Hem, konuşamamıştı önünde. Rezil olmak istemiyordu.

Kaldırımda duran küçük taşları ayağıyla birkaç öteye sektirdi. Hava, öğlen olmasına rağmen o kadar çok kararmıştı ki bu, yeniden şiddetli bir yağmuru peyda edebilirdi. 

Sağa döndü, bu sokak kiliseye çıkıyordu. Kasabının merkezi sayılan yerde, bir kilise vardı. Dindar insanlar oraya gider papazı dinler ya da Tanrı'ya dua ederdi. 

Bay Friedrich çok kez geçmişti önünden kilisenin lakin ne Tanrı'ya dua etmek içindi ne de papazın zırvalıklarını dinlemek için. 

Sadece yaşlı Marco'ya yemek getirir dururdu adamcağız. 

Zavallı köpek, o da adam gibi dışlanıyor, hor görülüyor. 

İnsanlar ne kadar dua ederse etsin ve kendine dindar demeye devam etsin yine de bir ruhu aşağılamak kadar iğrenç bir şey var mıydı ki? 

Friedrich ve Marco gibileri çoktu. 

Zavallı ruhları acı çekiyordu.

Kabuk bağlayan yara hafiften açıldı.

<33

friedrich'in kambur çiçeğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin