Charlotte ve Friedrich o çimenlerin üzerinde, hafif meltem ve güllerle birlikte uyumuştu. Friedrich güneşin doğmasına karşı gözlerini kırpmıştı, bir an kokladığı bu yabancı kokunun ne olduğunu ve nerede yattığını ilk birkaç saniye idrak edemediyse de, daha sonra yanındaki hafif kıpırdanma onu dün geceye itmişti.
Kafasını yana doğru çevirdi, ilk kez biriyle uyumuştu. Ilık ve düzenli nefesler, Friedrich'in kupkuru dudaklarına çarptı.
Adam ilk başta bu saçların büyülü kokusunun hissiyatını tüm hücrelerinde benimsedi.
Daha sonra, kıpırdandı. Yanında uyuyan Charlotte, kolunu epey sıkı tutmuştu, pek de işe yaramadı.
"Charlotte," dedi Bay Friedrich, sesi tiz ve kısıktı.
Kadın bir tepki vermedi.
Friedrich de boş verdi, kafasını yeniden çimenlere yasladı ve öylece yukarıya baktı.
Güneş daha yeni doğuyordu, hava renk değiştiriyordu ve Friedrich bir şekilde huzurlu hissediyordu.
Etraftaki güllerin halihazırda kokusu ve Charlotte'un yeni yıkanmış yumuşacık olduğunu düşündüğü saçlarından gelen koku adamı yeni uyanmasına rağmen mayıştırmıştı.
Friedrich, yüzü kendisine dönük Charlotte'a bakadurdu daha sonra.
Ne de güzeldi yüzü, bir periyi anımsatıyordu adama.
Tarif edemezdi Charlotte'u Friedrich.
Kalbi yeniden kontrolsüzce attı. Yutkundu birkaç kere, üst üste.
"Charlotte," Friedrich, parmak ucuyla kadının yanağını dürttü.
Daha sonra, hissettiği yumuşaklık, göğüs kafesini pat patlayan kalbinin hızını arttırdı. Friedrich kıkırdadı ve tekrar dokundu. Tekrar ve tekrar. Ta ki, Charlotte huysuzca mırıldanıp "Ne yapıyorsun, Tanrı aşkına?" diye sitem edene kadar.
"Hı?" Şaşırdı adam. Kafasını kaldırdı, göğsü de yükselince Charlotte'un kafası çimene gömüldü.
Kadının yanaklarını gıdıklayan bitkiler, gözlerini kırpıştırmasına neden oldu. "Tanrı'm," dedi kadın çatlak bir sesle. Boğazını temizledi ve Friedrich'e döndü.
Hâlâ uyku akan gözlerinin ardından bıraktığı o yorgun bakışı fark etti Friedrich ve gülümsedi.
"Gece epey soğuktu, umarım hasta olmaz-"
"Olmayız," diye düzeltti Charlotte doğrulduğu sırada.
En sonunda kendine geldikleri vakit, bir süre konuşmadı ikisi de. Güneşin sıcaklığı ve havadaki belirsiz meltemlerin altında, güllerin kokusunu soluyarak iç çektiler.
Charlotte, dün yaptığı itirafın kelimesi kelimesine hatırlıyordu. Düşündükçe yanakları al al oluyor ve ikide bir ensesini kaşıma ihtiyacıyla yanıp tutuşuyordu.
"Dünkü olay," dedi fakat bir anda sustu.
"Pişman olduğunu mu söyleceksin?" dedi Friedrich, iç içe girmiş kıvırcık saçlarını izledi kadın ve belli belirsiz bir gülümseme peyda oluverdi.
"Çillerin," dedi mest olmuşçasına. "Çok güzeller." Friedrich bu iltifatı karşısında sustu. Ne diyeceğini bilemedi.
En sonunda, "Senin de saçların ve ellerin güzel. Ellerin... oldukça zarif."
Kıkırdadı Charlotte ve ellerini çimene dayayıp kafasını arkaya doğru attı. Derin soluklar aldı bir süre. Daha sonra, "İster misin?" dedi.
"Neyi?"
"Ellerimi ve... saçlarımı."
Yutkundu. "Dokunabilir miyim, gerçekten?"
"Elbette, Friedrich."
Kadın ona yaklaştı. Bu ani temas ikisini de ürküttü fakat kalpleri sanki birbirlerini duymak ister misali çok gürültücüydü.
Charlotte, saçlarını Friedrich'e sundu. Adam, elini kaldırıp o yumuşacık saçlara dokunduğunda nefesini tuttu. Parmakları arasında kolayca kıvrılan saç tutamlarını bir süre izledi. Mest oldu, gözleri parıldadı.
Diğer bir eli, kadının zarif ellerine dokundu. Pürüzsüz, süt gibi elleri adamın avuç içinde yün topağını andırıyordu.
İstemeden kıkırdadı.
"Ne o?" Charlotte da güldü. "Sevdin mi?"
"Çok güzeller. Sanki Tanrı her bir hücresini özenle yaratmış. Benim gibi değiller."
"Oh, Friedrich," dedi Charlotte alt dudağını büzerek. Kafasını adama çevirdi ve bu kadar yaklaştığını fark etmediği adamın suratına ilk başta alık alık bakakaldı. Gülümsedi bir vakit sonra. "Benim gözlerimle kendini görmeni isterdim," Kadının eli yanaklarında duran çillere dokundu. Un serpiştirilmiş misali, hissiyatı çok hoştu.
"Bu çillerin ve..." Gözleri kıvır kıvır alnına dökülen saçlara çıktı. "Bu altın saçların..." İç çekti, "Her şeyin çok özel ve güzel, Friedrich."
Friedrich kafasını kadının ellerinden ayırmadan hüzünle gülümsedi fakat bunun farkında değildi. Charlotte, dayanamadı. Pembe dudakları adamın dudaklarına yakın bir yerde durdu ve oraya bastırdı. Bu baskıdan ötürü göz göze gelen ikilinin nefesleri kesildi. Charlotte, geri çekilmeden önce adamın kulağına yaklaştırdı dudaklarını. "Pişman olmam," dedi fısıldayarak.
Sıcak nefesi gıdıkladı adamın kulağını. "Aşkımdan pişmanlık duymam."
Bu sefer Friedrich, o pembe dudaklara bakakaldı ve kim bilir hangi cesaretle bunu yaptı hiçbir fikri yoktu fakat, daha yeni ıslattığı dudaklarını, Charlotte'un dudaklarına bastırdı. Bu hafif baskı sayesinde tüyleri şaha kalktı.
Kıkırdadı Charlotte, her iki kolunu adamın boynuna doladı.
Ve bu ikisinin birbirlerine sunduğu dördüncü öpücükleriydi.
Meltem ve güller, onların bu aşkını koşulsuz sualsiz kabul etti.
xx
yazarken bi hos oluyorum ben nie ua
cok hot mu oldu ne
friedrich bugune kadar
naz yapiomus amk
ŞİMDİ OKUDUĞUN
friedrich'in kambur çiçeği
Espiritualinançsız ve dinsiz friedrich'in bir gün kilisenin önünden geçmesiyle başlamıştı her şey. böylece çiçeği de açıvermişti. 260322, rinophelia