Bay Friedrich şu sıralar mutlu uyanıyordu. Çünkü Bayan Charlotte'la olan arkadaşlığı güzel ilerliyordu.
Lakin bu durumu kasabalılar iyi bir yönden bakmıyor, ikisini kıyaslıyordu. Yine de bunların hiçbiri Friedrich'i üzmedi. Bunun şerefine eyfel kulesinin yakınlarında dolaşmayı düşündü. Biriktirdiği birkaç frank, kendine tatlı almak için yeterliydi. Gözleri ikide bir sol bileğinde sarılı olan eflatun rengindeki fulara kayıp duruyordu. Hafif, boğuk bir kıkırtı döküldü dudaklarından.
Ne de mutluydu öyle.
Kadınla otlak alandan çıkana kadar el ele tutuşmuşlardı ve Bay Friedrich kalp krizi geçirecek kadar heyecanlanmıştı.
Kıvırcık saçları sallandı yol boyunca, tatlıcıya giderken havaya saldığı heyecanlı nefeslerin buharı yok olup gidiyordu.
Ellerini, eski püskü paltosunun cebine sıkıştırdı.
Neredeyse hoplaya hoplaya tatlıcıya vardı.
Dükkanın sahibi, kasabalılar tarafından dışlanan adamı görür görmez şaşkına uğradıysa dahi bu saliseler sonra yok oldu.
"Bay Friedrich!" dedi adam göbeğini tezgaha yaslarken. "Hoş geldin."
Adam gülümsedi, kasaba bu adamı; korkunç, sapık bir katil olarak anlatıyorlardı.
"Ne alırdınız?"
"Ekleriniz var mıydı?"
"Elbette." Yaşlı adam gülümsedi, "Kaç tane istersiniz?"
"Sadece bir tane." Çünkü Bay Friedrich'in frankları iki tane ek almaya yetmezdi. Ve yaşlı adam bunu çok iyi biliyordu.
"Hazırlıyorum," deyip arka tarafa gittiğinde içeriye iki kadın da girmişti.
Bu kadınlar, orta sınıf ev hanımlarıydı ve dedikoducu olmakla kalmaz, Bay Friedrich'i görür görmez o çenelerini tutamazlardı. Bay Friedrich kadınları gördüğü an tüm keyfi çöp oldu gitti. Kadınlar da adamı gördüğüne pek haz etmemişlerdi, yüzlerindeki o iğrenmeyi saklamadan gösteriyorlardı Friedrich'e.
"Neden buradasın sen?" diye sordu biri. Kopkoyu saçları vardı. Kadının adını hatırlamıyordu ki hatırlasa dahi pek de önemli değildi.
Friedrich cevap vermedi.
Hemen yanındaki, su yeşili elbisesi giymiş kadın güldü. "İş aramaya gelmiş olabilir."
"Ağzından yel alsın!" dedi koyu saçlı. "Olabilir lakin Bay Marc buna izin verir mi?"
"Bilemiyorum. Gerçi ününü kaybetmek istiyorsa hay hay verebilir."
"Dalga geçme!"
Koyu saçlı kadın, diğer kadının kulağına doğru eğildi, "Düşününce, Bayan Charlotte nasıl bu adama bakabilir?" Fısıltıyla çıkan bu soru adamın kalbini ikiye ayırıp paramparça etti.
"Hiç sorma. Utanç verici."
Kahkaha sesleri.
Güçlü, kulak kanatan iğrenç kahkaha sesleri.
İkisi de, Bay Friedrich tam karşılarında olmalarına rağmen rahatlıkla alay etti. Friedrich bir kez daha bir şeyi çok iyi kavradı. Eğer yoksul, alt sınıf bir insansan, hayat gerçekten zordu. Ve unutulmaya mahkumdu belki. Değil mi, belki Charlotte ona acıdığı için öyle şeyler söylemişti. Ya da kim bilir... Charlotte şimdi arkadaşlarıyla Bay Friedrich'i çekiştiriyordur.
Bay Marc'i beklemedi Friedrich. Hızla, yeşil elbiseli kadının omzuna çarparak tatlıcıdan çıkıverdi.
Kadınlar, yere dökülen birkaç bozuk franka öylece baktı.
<33
biraz huzun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
friedrich'in kambur çiçeği
Spiritualinançsız ve dinsiz friedrich'in bir gün kilisenin önünden geçmesiyle başlamıştı her şey. böylece çiçeği de açıvermişti. 260322, rinophelia