Rüzgarlı bir gündü, öyle sert esiyordu ki kasabalılar sıkı sıkı giyinmiş işlerini zor bela hallededursun Friedrich çimenlere boydan boya uzanıp gökyüzüne dalsın.
Kıvırcık saçları lüle lüle alnına dökülmüştü, bir kuş tüyü misali hafifçe değdiği yeri okşuyor ve içini garip bir duyguyla dolduruyor. İç çekti zavallı adamcağız.
Bu hafta kadını bıraktığı zorluğa karşı kendine kızıyordu. Charlotte'u endişelendirmeye hakkı yoktu. Kadının yüzüne bakmamıştı. Konuşmamıştı ve kaçmıştı. Korkaktı, yüzleşmek istemiyordu. Acılarını anlatacak bir cesareti yoktu, kadını buna alet etmek istemediği için kaçmıştı.
O kimdi ki Tanrı aşkına? Basit, alt sınıftan bir adamdı. Ne bir rütbesi vardı ne de mal varlığı.
Saçlarının arasında hâlâ zarif eller dolanıyordu. Yüzünde sıcacık bir nefes.
Yutkundu. Kalbi çok hızlı atıyor Bay Friedrich'in. Elleriyle yüzünü örttü. Alt dudağını ısırıp iç çekmek istedi fakat bu küçük haraket kolayca insanların gözüne batabilirdi.
Bu olanlar... Hayır, önemli olan bu kadına böyle hissetmesi doğru muydu? Tek derdi sevilmekti oysaki. Bu ne de trajik bir şeydi Bay Friedrich için. Ne üzücü, bir o kadar korkutucu.
Omuzları titredi, ağlamak istemiyordu. Friedrich bir çöp gibi anılırdı her yerde, herkesin dilinde. Kabus gibiydi.
"Friedrich!"
Sert gür bir ses boş çimenlikte yankılandı. Adamın kulağı patlamıştı sanki. Şaşkınlıkla sağa doğru dönünce karşısında nefesini düzene sokmaya çalışan Charotte'u gördü.
Apar topar ayaklanıp "Burada ne işin var?" diye sordu kadına doğru.
"Sen-" Charlotte nefesini bir müddet düzene sokmak için sustu. Yüzü kıpkırmızıydı. Saçları dağılmış, koştuğu için etekleri kırış kırıştı. "Friedrich, sen!" dedi hiddetle işaret parmağını adama doğru sallayan kadın. "Benim yüzüme niçin bakmıyorsun Tanrı aşkına!"
Neredeyse çığlık atar gibiydi.
Önlerinden geçen birkaç kasabalı onları sirk maymunu oynuyormuş gibi izledi.
"Sakin o-"
"Ne!" Omuzları sinirle sarsıldı. "Dalga geçme, rica ederim!" Son nefes kırıntılarını burada kullanır gibi iç çekti Charlotte. "Yüzüme bakamayacak kadar ne yaptım sana?"
"Ben-"
Charlotte adamın konuşmasına izin vermedi. "Sana ne yaptım?" diye mırıldandı bu sefer tükendiğini gösteren, cılız bir sesle.
"Ben... Ben sana sadece... ah Tanrı'm!" Kadın hafifçe çimene doğru dizleri üzerine çöktü. Ellerini yüzüne kapatıp iç çekti ve Friedrich'i şaşkına bıraktı orada. Öylece kadına baktı adam.
O... ağlıyordu.
"Charlotte, sen... ağlıyor musun?" Sesindeki şaşkınlık bariz belliydi lakin adam hiç ihtimal vermemişti buna.
"Benden kaçıyorsun," dedi kadın sorusunu görmezden gelerek. "Ben... bilmiyorum, yanlış bir şey mi yaptim? Seni iyileştirmek için uğraşıyordum-" Sustu. "Yoksa... sana acıdığımı falan mı düşündün Friedrich?" Şaşkınlık ve bir miktar kızgınlık sezdi adam. Cevap vermedi çünkü öyle düşünmüştü.
"İnanamıyorum!" Elleriyle şaşkınlıktan bir karış açılmış dudaklarını kapattı. "Tanrı'm..." Hıçkırdı. Kadın bunu ona düşündürdüğü için bilhassa acizliğine ağladı.
Friedrich yavaşça adımladı kadına doğru.
Charlotte perişan bir haldeydi. Sadece bir hafta. Bir haftada kadını bu hale getirdiği için kendini tokatlamak geçti içinden.
"Özür dilerim."
"Bir şey oldu sandım." Kadın adamı kâle almadı. "Beni ne kadar endişelendirdin biliyor musun?"
Cevap vermedi.
Önünde diz çöküp kadının yüzüne baktı. Parmakları arasında görünen gözleri ağlamaktan o kadar kızarmıştı ki adam bir an kanadığını düşündü. O an büyük bir cesaretle, kadının ellerinden tuttu. Sinirliydi aslında adama. İzin vermemesi gerekirdi lakin bu adamın mayıştıran hareketleri kadını mest etti.
Yavaşça yaklaştı kadına. "Üzgünüm," diye fısıldadı. "Ben... eğer benimle konuşmazsan beni unutursun sandım."
Kadın cevap vermedi, adam da bunu istemiyordu zaten. Adamın dudakları, yaştan sırılsıklam olan gözlere dokundu.
İçi titredi kadının.
Friedrich hafifçe her iki kapalı gözü de öptü titreyen dudaklarıyla.
Sarıldı daha sonra. Kadının kafası göğsüne geldi, sol göğsünde hissettiği kalbin pompalayış hızı gözlerini yeniden doldurdu.
Charlotte ve Friedrich, tıpkı o gün gibi her şeyi unutuverdi.
xx
arkadaslar dram sahnesi
yazmak cok zor amk
ve 565 kelime oha
neuse obtum<33
ŞİMDİ OKUDUĞUN
friedrich'in kambur çiçeği
Espiritualinançsız ve dinsiz friedrich'in bir gün kilisenin önünden geçmesiyle başlamıştı her şey. böylece çiçeği de açıvermişti. 260322, rinophelia