Gözlerimi hafif araladığım gibi başımda hissettiğim ağrı gözlerimi hemen geri kapatmama neden olmuştu.
Cidden başım çatlıyordu.
Uzandığım yatakta yana dönüp gözlerimi yavaş yavaş araladım. Tanıdık olmayan eşyalar görüş alanıma girince aniden doğruldum.
Dün geceden kalan belli belirsiz görüntüler zihnimde canlandı, alt dudağımı sert bir şekilde ısırdım.
Atlas'ın evindeydim.
İki kişilik kocaman yatağın ortasında öylece otururken üstümdeki siyah örtüyü sıyırdım ve yataktan kalktım. Kıyafetlerim kenardaki deri koltuğun üzerinde derli toplu bir hâldeydi ve benim üstümde oldukça bol bir tişört vardı.
Tedirgin bir şekilde odadan çıktığımda alt kattan gelen anlamsız birkaç ses kaşlarımı çatmama neden olmuştu.
Buraya neden ve nasıl geldiğimi asla hatırlamıyor olmak sinirlerimi bozuyordu.
Merdivenlerden inerken çıplak ayaklarıma baktım, dün giydiğim topuklu yüzünden hâlâ sızlıyorlardı.
Alt kata indiğim zaman etrafa bir göz attım ve gereksiz yere kendimi suçlu hissedip adımlarımı hemen sesin kaynağına yönlendirdim.
Atlas kocaman bir koltuğa sadece altındaki siyah eşofmanıyla yayılmıştı ve kucağındaki dizüstü bilgisayarla uğraşıyordu. Bakışlarını bana çevirip kısaca süzdü ve dudaklarında hafif bir tebessüm belirdi.
"Günaydın ufaklık."
Cevap vermeden geniş odada ilerledim ve karşısındaki tekli koltuğa yerleştim.
"Ben buraya nasıl geldim?" diye sordum direkt, hemen cevap almam lazımdı.
Atlas küçük bir kahkaha atıp bakışlarını yüzüme dikti.
"Esas kadınımız sarhoş oldu, esas erkeğimiz evine getirdi. Esas kadınımız dün nelerin olduğunu hatırlamıyor ve şimdi düşmani bir tavırla neler olduğunu soruyor. Sarhoş hâlimden faydalandın mı sorusu gelsin de klişe tamamlansın."
Atlas'ın eğlenerek kurduğu cümleleri şokla dinledim.
Cidden düşmani bir tavır mı sergilemiştim?
"Ne alakası var?" diye savunmaya geçtim hemen, aynı anda kollarımı göğsümde birleştirmiştim. "Sadece buraya nasıl geldiğimi hatırlamıyorum ve sormak en büyük hakkım."
Oldukça ciddi bir şekilde kurduğum cümleler Atlas'ı daha fazla eğlendirmişti, yüzünde nadiren gördüğüm o muzip ifade şu an nerdeyse silinmiyordu.
Kucağındaki bilgisayarı bir köşeye bıraktı ve yavaş adımlarla gelip üstten üstten bana bakmaya başladı. Göz teması kurabilmek adına başımı hafif kaldırmıştım. Bir süre boyunca bu anlamsız bakışma devam etti ve sonunda Atlas dizlerimin dibine oturdu.
Hey, rol çalıyordu.
Yerdeki ellerinden destek alarak çıplak sırtını dizlerime tamamen yasladı. Başını geriye eğip dizlerimin üstüne yerleştirdiği zaman istediği pozisyonu bulmuş gibi hareketlerine son vermişti.
Yüzünü ters bir hâlde görüyorken bile güzeldi ve bu haksızlıktı.
Gözleri kapalı bir şekilde öylece durdu ve ben yüzünün her köşesini bir daha göremeyecekmişim gibi inceledim.
Parmaklarımı, dizlerime yayılmış saç tutamlarına daldırmamak için kendimle büyük bir savaş içerisindeydim ki Atlas sessizce "Evet küçük, saçlarımla oynayabilirsin." dedi.
Bunu nasıl anlamış olduğunu bilmesem de anında parmaklarımı yumuşak saç tutamlarına daldırmıştım.
Atlas elleriyle hemen yanındaki ince ayak bileklerimi kavradı ve elleri orda öylece kaldı.
Oturduğum koltuk kutsanmıştı. Parmaklarım kutsanmıştı. Bacaklarım kutsanmıştı. Ayak bileklerim kutsanmıştı.
"Dün" dedi Atlas oldukça kısık bir sesle, o da kendini anın huzuruna kaptırmış gibiydi. "beni öptün, küçük."
Evet, hatırlıyorum.
Evet, bir daha olsa bir daha yaparım.
Evet, bir daha öpmek istiyorum.
"Bir kadeh şaraptan kimseye zarar gelmeyeceğini söyleyip sarhoş oldun ayrıca."
Güldü.
"Seni o hâlde eve bırakmak istemedim, zaten arabada sızıp kaldın."
Duraksadı.
"Ve evet, o iğrenç klişe yaşanmasın diye söylüyorum. Kıyafetlerini ben değiştirdim."
Sessiz kaldım.
Kıyafetlerimi değiştirmesine sinirlenmiyordum, bundan sadece birkaç ay önceki Matiz olsa büyük ihtimalle büyük olay çıkarırdı ama şu an düşündüğüm tek şey kıyafetlerimin bile kutsandığıydı.
"Küçük," dedi tekrar Atlas. Hissettiğim huzur o kafar fazlaydı ki ağzımı açtığım an huzur cam kırıkları gibi parçalanıp odaya dağılacakmış gibi geliyordu. "seni benim için özel bir yere götüreceğim şimdi ama ondan önce sama bir şey sormam lazım."
Cümlesini bitirdiği gibi gözlerini açtı ve göz göze geldik.
"Bana taşınır mısın, Matiz? Benimle yaşamanı istiyorum."
evet, bolum sonu falan
modum dusuk, o kadar dusuk ki kitabin kisa zaman icinde 1k okunmayi gecmesine ve johnnydepp etiketinde gunlerdir birinci olmasina bile dogru duzgun sevinemiyorum
bolumdeki en sevdigim detayi tahmin etmeye ne dersiniz? bekliyorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
salvatore ||daddy issues
Short Storykurtarıcı, avcı. Ageplay yok, ciddi bir yaş farkı barındırıyor. Şiddet, argo, cinsellik var. Rahatsız olanlar uzaklaşsın.