Uzanıyordum.
Başım Atlas'ın göğsündeydi ve hiçbir şey düşünmek istemiyordum.
Evine gelmiştik, sonunda yüzümü görebildiğinde hissettiği siniri yatıştırmaya çalışıp yaralarımı temizlemişti.
Benimle konuşmak istiyordu ama bunu verdiğim kısa cevaplarla reddediyordum. Sadece susmak istiyordum.
Beni anlamıştı ve saatlerdir sessizdik.
Bulunduğum pozisyondan rahatsız olup kafamı kaldırdım, gözleri anında gözlerimi bulunca öylece durdum. Bakışları kısa bir süre yüzümü inceledi ve çenesinin gerildiğine şahit oldum.
Fiziksel acının benim için hiçbir önemi yokken bu onu yaralıyordu.
"Atlas." dedim elimi yüzüne uzatırken.
"Güzelim?"
"Hayat her zaman bu kadar zor olacak mı?"
Bunu sormayı kendim bile beklemiyordum. Kaşlarımı çattım ama patlayan sağ kaşım yüzümü buruşturmama sebep olmuştu.
Atlas doğruldu ve nazik hareketlerle beni kucağına çekti. Kucağına yerleşirken minik bir an için gülümsedim.
Bana iyi geliyordu.
Her şeyiyle.
Derin bir nefes alıp dudaklarıma küçük bir öpücük kondurdu.
"Evet," dedi. "hayat her zaman bu kadar zor olacak küçüğüm."
Yüzümde anlık oluşan kırgınlığını fark ettiğini biliyordum.
"Ama" dedi alnını alnıma yaslarken, "ben bu bokun kolaylaşması için her zaman burdayım, Matiz. Omzundaki yükleri sırtlanmak için her zaman burdayım. Güveni zedelenmiş birinin güvenini kazanmak çok zordur ufaklık, çok iyi biliyorum. Ama ben senin güvenini kazanmak için kalan ömrüm boyunca seninleyim."
Kurduğu cümleler yaralanmış ruhuma birer merhemdi.
Bana iyi gelen tek kişiydi.
Beni iyileştiren tek kişiydi.
Göz yaşlarımın arasından usulca gülümsedim.
"İşte küçük," dedi alt dudağıma bir öpücük daha kondururken. "bu gülümsemeyi yaşatmak için burdayım."
Derin bir nefes aldım.
"Benimle konuşmak istiyorsun, Atlas. Farkındayım ama tek kelime etmek istemiyorum. Burada senelerce ağzımı açmadan oturmak istiyorum."
"Burası," dedi kucağını gösterirken. "senin Matiz. Hep senin olacak."
Gülümsedim.
"Ama" dedi, devam etmek istiyordu. "sana bir şey söylemem lazım küçüğüm."
Tek kaşımı kaldırdım.
"Bunu duymak senin için zor, söylemek de benim için zor olacak ama söylemek zorundayım. Unutma bebeğim, bu süreçte de yanındayım."
"Dinliyorum." dedim boğazımı temizlemeden hemen önce. İçimde büyük bir sıkıntı oluşmuştu bile.
"Telefonu bir anda kapatınca ne yapacağımı bilemedim. Onun geldiğini anladım tabii ki ama kötü şeyler yaşanacağını da anladım. Konuşacağınız için evden çıkmadım."
Duraksadı.
"Keşke çıksaydım."
Devam etmesini istediğimi belli edercesine beklentiyle gözlerine baktım.
"Evde yerimde duramadım, bir sağa bir sola dolanıp durdum. Aramak için elim her telefona gittiğinde kendimi durdurdum. İçimde koca bir sıkıntı vardı ama kendimi telkin ediyordum, gözlerimi telefondan tek saniye ayırmadan senden gelecek aramayı bekliyordum."
Saçlarımı okşadı.
"Gelmedi ve ben de daha fazla dayanamayıp aradım. Küçüğüme ulaşamıyordum, delirecektim. Birkaç aramadan sonra çıktım evden, sana geldim. Kapının önünde bekledim bir süre, gelecek tek bir sesi bekledim ama ses yoktu küçüğüm."
Yaşadığım şeyler birer birer yüzüme çarparken gözlerimi kapadım.
"Kapıyı çaldım sonra, açan yoktu."
"Ben evden çıktıktan sonra o da çıkmıştır. İçmeye gitmiştir yine." dedim, daha çok kendimle konuşuyor gibiydim.
"Dayanamadım sonra, kırdım kapıyı. Bastığım şeyin telefonun olduğunu idrak edip küfür ettim, olduğum yerde birkaç kere sana seslendim ama yine ses yoktu. Birkaç adım atıp kırık dökük eşyaların olduğu yere yöneldim."
Durdu.
Konuşmasını bekledim ama Atlas'tan ses yoktu, konuşmamaya yemin etmiş gibiydi.
"Sonra?" dedim, artık devam etsin istiyordum. Ellerimi ellerinin içine alıp öptü, bir süre gözlerimin içine baktı.
"Baban," dedi nihayet devam ettiğinde. "odanın ortasındaydı, küçüğüm. Kanlar içinde yatıyordu."
evet.
ölüm yasamimizdaki en buyuk gercek olabilir.
kendinize iyi davranin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
salvatore ||daddy issues
Short Storykurtarıcı, avcı. Ageplay yok, ciddi bir yaş farkı barındırıyor. Şiddet, argo, cinsellik var. Rahatsız olanlar uzaklaşsın.