Mahmud Anşa'yı almış ve o lale bahçesinin bulunduğu o çok güzel aynı derecede etkileyici Emirgan'a gittiler. Açıkçası laleler açıktı ve İstanbul'a muhteşem bir hava veriyor idi. Anşa içinden "Allahın kudretine bak hele. Bu tüm kış donmuş araziden nasılda muhteşem lale demeçleri feveran ettiriyor."dedi ve Mahmud'da onu duyumuş gibi kısık bir sesle kulağına "Evet çok haklısın Anşa."deyivermişti. Anşa önce şaşırdı sonra:
"Mahmud sen beni gerçekten seviyor musun yoksa sadece beni kandırıyor musun?"
"Elbette ki seni seviyorum. Ve yarın benimle Bandırma'ya giden son vapura binmeye gelir misin? Lütfen Anşa"demişti.
Anşa da hic düşünmeden kabul etti. Sonraki gün Mahmud ve Anşa sadece günübirlik bir gezi için Bandırma'ya gittiler.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEN GELDIM #WATTYS2015
Historical FictionAnadolu... İstanbul... Mahmud ve Anşa. Kara gecelerin, kara odaların ve kara düşüncelerin serbest mahkum kişileriydi. Zaman onları ya ayıracak ya da daha da kuvvetli birbirine bağlıyacaktı. Ama iş zamana kalmıştı artık. Zamanın ne başı belliydi ne d...