Sabah saat 05.33'ü gösteriyordu. Mahmud o an ki heyecanla yatağından fırlamış ve giyinmiş olacak ki içeriden annesi ile konuşmaları geliyordu. Annesi;
"Mahmud'um canım oğlum çok dikkad eyle orada yavrum guzum. Allah def eylesin üle sarhoş ve benzeri kötülükleri senden guzumm. Oyyyyy!!!!!! Ben ne yapam ben nerelere gidem.Oyyyyy!!!"
"Ana sen merak buyurma biliyorsun Ahmed agayla gidiyorum benin canım anam sen heç. Ben oraya gidince sana haber eylerim anne. Hem şu bavulu ve bağa anam sen zahmet eyleme."
"Eyüp amcanan karısı Mukadder yengene selam ilet oldu? Dur bekle de sana Anşanan ailesine goturmen için küçük bir kudu hazırladiydim onu vereyim. Canım guzumm."
"Damam anam verde gedem hade" dedi ve babası ile amcasının arabasına bindi. Amcası ile uzun uzun vedalaştı çünkü babası kadar amcasının çok seviyordu hatta bir tık daha fazla seviyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEN GELDIM #WATTYS2015
أدب تاريخيAnadolu... İstanbul... Mahmud ve Anşa. Kara gecelerin, kara odaların ve kara düşüncelerin serbest mahkum kişileriydi. Zaman onları ya ayıracak ya da daha da kuvvetli birbirine bağlıyacaktı. Ama iş zamana kalmıştı artık. Zamanın ne başı belliydi ne d...