Taş Şömineye atılan her bir odun parçası ateşin varlığına teslim olup küle dönerken çevreye sunduğu tütsülü koku ve cızırtılı ses ile tuhaf bir huzur veriyordu.
Büyük bordo renkli duvarların içinde ona çivilenmiş hayvan kalıntılarının gölgesinde büyükçe bir avize salonun tavanından yere salınıyor kapalı olan perdeler odadaki bütün ışığı emiyordu.
Elindeki buram buram acı kokan kahveyi dudaklarına götürüp bir yudum aldıktan sonra başını yana eğip tutuşan dal parçasını izledi.
O sabah Ceviz ağacından ustaca yapılmış kalın deri koltuğunda bacak bacak üzerine atmış günün tek kendine ayırdığı zaman dilimini hiçbir şey düşünmeyerek geçiriyordu.
Lakin inatçı ve bir o kadar da ketum kahyası ve sol kolu bay wonyo tam arkasında dikilmiş onun bu izinli saati biter bitmez son gelişmeleri haber vermek için heyecanlı bir şekilde beklemekteydi.
Elindeki kahvenin dibi göründüğünde yerinden doğrulup cama yaklaştı. İri taneler halinde gelen Yağmur kapalı olan camı damlalar halinde kaplamış şehri etkisi haline alan koyu sis tabakası dışarıyı görünmez hale getirmişti.
"Teslimat yapıldı mı?"
Dedi tok bir sesle cebinden sigarasını çıkarırken. Yüzünde bir mimik bile oynamıyordu.
"Evet efendim sorunsuz bir şekilde halloldu"
Ucu kül tutmuş sigarayı küllüğe vurup diğer eliyle dışarıyı daha iyi görmek için perdeyi araladı.
"Personel sayısını azaltın, bakıcıları ve kargocularıda Ocak ayına kadar bölgelerine gönderin"
Kolalı gömleğinin düğmelerinin bir kaçını açıp katladı. Salondaki en büyük koltuğa gidip sırt üstü uzandı yaşlı kahyası wonyo ise tıpkı tavuğu takip eden civciv gibi bir an olsun peşinden ayrılmıyordu.
"Korumaların sayısı ve mutfak çalışanlarının sayısını arttırdım efendim sizin için bir sakıncası varmı?"
Koltukta uzanmış gözleri kapalı efendisi bir an için doğrulmuş, kaşlarını sinirle çatmıştı.
"Böyle bir dönemde kimseyi almaman gerekir, bu bizim işimizi tehlikeye atar"
Yaşlı kahya panikle cevapladı.
"Hayır efendim sadece fazladan iki koruma ve bir mutfak elemanı biliyorsunuz son zamanlarda verdiğiniz davetler için personel açığımız var"
Susması için elini havaya kaldırdı.
"Tamam. kış ayı bitene kadar"
Bacaklarını yattığı yatakta iyice gerdi.
"Kimseyi alma"
"Elbette efendim siz nasıl isterseniz"
Gözleri çoktan kapanmıştı. Wonyo sessiz sedasız odadan ayrılıp kapıyı kapattıktan sonda merdivenlere yöneldi. Yarın verilecek davet için hazırlıkları kontrol etmesi gerekiyordu.
___________________________________
"İşte burası senin yatağın fakat lavabo için üst kata çıkmalısın ve burada da bir kaç ceket var istersen giy"
Hizmetlilerden biri olan jaehyun yeni gelen seungmini kolundan tuttuğu gibi malikane'nin altındaki boş olan odalardan birine getirmiş onu bu tek kalan ve en küçük odaya yerleştirmeye çalışıyordu.
"Senin için biraz temizlemeye çalıştım ama-"
"Sorun değil ben hallederim"
Yatak o kadar eski ve kirliydiki sanki yüzyıllardır burada güneş görmemiş tek bir insan bile çarşafına dokunmamıştı.
Oda da sadece ince uzun bir gardırop tek kişilik yatak ve yatağın yanında duran eski kırık bir çekmece vardı.
Yer altındaymıs gibi hissiyat veren pencere ise odanın duvarının en tepesinde olmasına rağmen dışarıdaki kişilerin sadece ayağını görecek kapasitedeydi. Buraya güneş ışınlarının ulaşması bile zordu.
"Bugün burayı biraz toparla ve yerleş sonra mutfağa gel sana etrafı birde yapacağın işi ögretirim."
Bunu söylerken sırtını patpatlamıştı.
jaehyun otuzlu yaşlarda köylü bir ailenin en büyüğüydü. 7 yıldır çalıştığı bu yerde her ne kadar tehlikeli olduğunu bilsede çalışmaya devam ediyor ve kazandığı hatrı sayılır miktar ile ailesine bakıyordu.Şimdi onun gibi sözde başka bir kasabadan çalışmaya gelmiş bu genç için sorumluluk almıştı ve ona onun bile şaşıracağı bir samimiyetle yaklaşıyordu.
"İşin bitince gel"
"Tamam"
Ve gitmişti.
Seungmin elindeki çantayı köşeye bırakıp yatağın ucuna oturdu.
Şu anlık herşey yolunda gidiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Venom | 2min
RandomMinho azılı bir suçluydu seungmin ise önce evine sonra kalbine sızan bir zehir