15

492 65 17
                                    

bensiwli  ✨

Ömürden bir gün daha yitip giderken akrep 12 yelkovan 3 üzerinde süzülüyordu. Tek bir oda dışında bütün malikane karanlık, kaygan boğazdan geçen yakıcı viski sahibin yutkunma sesi dışında çıt bile yoktu.

Bir kaç düğmesi açık beyaz gömleğin yakasından beliren kan ve odanın orta zeminin de ki leke aynı kişiye ait.

Bir kaç saat önceydi. Olay biteli çok oldu sadece patron yarattığı vahşetin temizlenmesini bekleyemeyecek kadar üşengeç ti o gece.

Şarapçısı onun oturduğu koltuğun arkasında karnına yasladığı tepsiyle saatler önce öldürülen kişinin cesedinin kaldırışına şahit olduğu gibi bı kişinin yok olmasının şerefine içen patronuna da şahit oluyordu.

Kısık kadife sesiyle ve hafif sarhoşluğun verdiği mayışmayla geriye yaslanıp konuşmaya başladı.

"Günlerden bir gün yer kabuğu halen sıcak iken zarah dağında topal ve sol gözü görmeyen sırtı doğuştan kambur bir çoban yaşarmış. Bu çoban öyle saf öyle aptal bı gençimiş ki, biri ona şu dereye gir kendi etrafında 28 kere dön dese hiç itiraz etmeden soğuk suya girer ondan istenileni bir kez bile düşünmeden yaparmış."

Tek kolunu kahverengi koltuğa dayamış elindeki bardağı inceleyerek devam etti.

"Yine günlerden bir gün beş on tane koyunu ile dağa tırmanırken başka bir çoban ile karşılaşır"

Seungmin onun yüzünü göremiyordu ama kararmış göz bebekleri ve alayla kıvrılmış dudaklarını hayal etti.

"Bu orta yaşlı elliden fazla koyunu olan çoban önceden gördüğü gencin yanına giderek ona yakınlarda ki suyu çekilmiş kuyunun dibinde cinler tarafından bırakılmış bir altın sandığı olduğu halatla aşağı inip sandığı alma karşılığında altını bölüşeceklerini söyleyerek aptal çobanın aklına girmiş"

"Topal çoban kuyunun dibine uzatılan halatla aşağı inip ayakları yere basar basmaz, yukarıda ki adam halatı bir hışımla çeker ve onun koyunlarını da alarak onu oracıkta bırakıp gider"

Sesindeki mayhoşluk yavaşça yok olup gittikçe netleşti.

"Çoban orada günlerce kalır, açlıktan ölür, ölüsünü de karga ve fareler yiyip bitirir"

Kafasını hafifçe çevirip omuzunun üzerinden şarapçısına baktı.

"Eee kim seungmin. Anladın mı? Bence anlamadın."

Sesini yükseltti. Bir anda bağırışı tüm odayı doldurdu.

"Karşıma geç!"

Tek bir uzvu dahi titremeden onun karşısına geçip omurgasını düzeltti. tiksintiyle kırışmış yüzü ve günah akan dudakları aralanmış onun dışında odada olan tek kişiye dönmüştü gözleri.

"Ölümden korkar mısın seungmin?"

Koltuğundan doğrulup yanı başında duran bıçaklardan birini inceleyerek ona yaklaştı. Alkollü nefesi yüzüne vurdu.

"Evet efendim"

Gözleri irileşti, yalandan şaşırarak uzunca kahkaha attı. "Korkuyorsun ha?" Avucunda çevirdiği Bıçağın ucunu kulak arkasında ki hassas damarlardan boğazının altına kadar sürükledi. "Çok acınasısın seungmin.. hemde çok"

Bıçağın ucu nazikçe göğsünden aşağı indirim ellerini gevşeterek parmak uçlarından yere düşmesini sağladı. Seungmin onun gözlerinin içine baktı, her an ağlayacak gibi dolu dolu ve derinliklerde yatan binlerce mezarı gördü.

Venom | 2minHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin