"Patlayacaksın yeme artık"Jaehyun ağzına 3. Tabağının sonuncu mantısını atarken bulaşık yıkayıp ona laf yetiştiren garsona dönüp elini peçeteyle temizledi.
"Ha! Bana laf atacağına işine bak serseri"
Garson sevimli bir şekilde gülümseyip işine devam ederken kilerden takır tukur sesler geliyordu.
Seungmin saatlerdir içeriyi temizleyip düzenlemiş yeni gelen malları yerleştirmişti.
Yorgunluktan damağı kurumuş, sehpanın üzerinde gördüğü suya uzanıp bir kaç yudum almıştı ki Jaehyun elinde biraz kiraz suyuyla kilere adımladı.
"Hey delikanlı, huysuz ihtiyar seni çağırıyor"
"Bay Seon-ho mu?"
"Nasıl da bildin hemen. Ta kendisi"
Seungmin ceketini sırtına giyip jaehyuna hafifçe selam verdikten sonra bahçeye çıktı.
Korumalar kendi bölgelerinde turlarken bahçıvan demir kapıların birinin dibinde durmuş eli belinde dışarıyı seyrediyordu.
"Bay seonho!"
Onu fark eden bahçıvan sırtını dönüp eliyle gel işareti yaptı.
"Beni çağırmışsınız"
"Evet burada bekle. birazdan gübre kamyonu gelecek beraber arka tarafa taşıyalım"
"Tamam"
Seungmin ayakta beklerken çalışmaktan yorulan sol omuzunu hafifçe ovalayıp bahçıvanın arkasında beklemeye başladı.
Hava tekrara bozmaya başlarken çıkan hafif rüzgarla yerden ince toz tabakası etrafa savruluyordu.
Bir kaç dakika sonra etraf yağmur bulutları tarafından örtüldüğünde kirli beyaz bir kamyon malikaneye yaklaşmış korumalar tarafından açılan demir kapılardan bahçeye girmişti.
"Nerede kaldın. İki gün önce gelmen gerekiyordu"
Bahçıvan kamyondan inen şoföre söylenmeye başladığında şoför ağzındaki sigarayla gülümseyip kamyonun arkasına yürüdü.
"Size de günaydın bay seonho. nasılsınız?"
seonho kısa bacaklarıyla onu takip edip arkaya gitmişti.
"konuşmayı bırak ta işine bak yağmur yağmak üzere çabuk torbaları indir. seungmin gel"
seungmin onun arkasından koşup kapakları açılmış dorseye yaklaşıp içine girecekti ki şoför onu göğsünden nazikçe itikleyip engelledi.
"sen dur ben torbaları veririm"
20 dakika süren taşıma ve yerleştirme işinden sonra genç delikanlı tükenmiş şekilde son kalan torbayı da almak için dorseye yaklaştığında şoför içeride durmuş son kalan torbayı düzeltirken genci çağırdı.
"gel bakalım"
seungmin aşağı sarkmış iki adımlık basamağı çıkıp muhtemelen günün son teslimatı olduğu için boş olan kamypnun en dibine adamın yanına gitti.
adam torbayı kaldırıp seungminin omuzuna almasını sağladığında çoktan pislenmiş pantolonunun cebine onun gözlerinin içine bakarak bir not kağıdı yerleştirdi.
seungmin bunun o olduğunu anlamıştı. korumalardan biri dorseye yaklaşıp bağırdı.
"hadi seo changbin bitmedi mi hayla"
ellerini birbirine vurup temizledi.
"bitti bitti"
seungmin arkasını döndüğünde omuzuna vurdu.
"1 hafta sonra salı gecesi akşam dokuzda"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Venom | 2min
RandomMinho azılı bir suçluydu seungmin ise önce evine sonra kalbine sızan bir zehir