najwjwjwjek3 sen istemesen kırk yıl atmazdım
_____________
Bugün gözlerini bir takım bağırımalar eşliğinde aralamıştı.
Günlerdir jaehyuna gizlice verdiği ilaçlar etkisini ağır bir şekilde göstermeye başlamıştı.
Biraz daha diğer işleri üstlenmek için jaehyunu ortadan kaldırmaya karar vermişti seungmin.
Sonuçta oda bu zincirin bir halkası değil miydi?
İki garson jaehyunun kollarına gitmiş evin kapısından çıkarıyordu.
"Seungmin bugün bütün servisleri sen yap, jaehyun hyungun durumu çok ağır"
İşte gitmislerdi.
Kısa bir süre sonra Tek kalan garson seungmine yaklaşarak elinde tuttuğu içki tepsisini uzattı. "Wonyo gelmeden üst kata götür bunu" dedi tedirgin sesiyle. Seungmin şaşırdı "ama üst kata çıkmam katiyyen yasak, çok kızarlar!" Garson tepsiyi eline verip geri çekildi."hadi dedim seungmin al şunu bu sefer servis yapacak biri yok,mecburi anlıyor musun?"
İşte günlerdir beklediği sey, elinden tepsiyi alıp koridora ilerledi korumaları geçip üst kata giden uzun merdivenleri tırmandı.
Belkide Bugün onunla tanışacağı gündü.
Haftalar önce uğradığı büyük kapının önünde tepsiyle durdu. Korumadan izin alarak kapıyı üç defa tıklattı.
Kısa bir sessizliğin ardından beklemeden kapıyı açıp içeri girdi.
Oradaydı, sim siyahlar içerisinde babasının da hep oturduğu sandalyede oturmuş kucağında tuttuğu büyük kalın kitabı inceliyordu.
Kapının açıldığını fark edince bir kaç saniyeliğine başını kaldırdı, sonra tüm ilgisini yine kitabına verdi.
Sakin ve sırtı dik bir şekilde büyük odanın ortasına gelip onun en yakınındaki sehpaya uzandı. Temiz ve hızlı bir hareketle bardağı hizalayıp geri çekildi.
Şarabını getiren gence yan gözle bakıp kitabı bir köşeye bıraktı elini gümüş kadehe uzatıp soğuk metale parmaklarını sararak küçük bir yudum aldı. Yüzünü belli belirsiz ekşitti. Beğenmişti.
Seungmin önünde selam verip arkasını dönerek kapıya doğru yürüyordu ki sert bir ses tonuyla seslendi.
"Dur" tek dikişte bitirmişti. "Yaklaş!" seungmin geri dönüp onun bir metre dibinde bitti. Ellerini önünde birleştirip ne diyeceğini merak ediyordu. Ayağa doğrulup gence yaklaştı.
Kirazlı şarabın mayhoş kokusu yüzüne vururken kirpiklerine düşen gölge iyice yüzüne eğildi ince uzun kemikli gümüşlerle donattığı parmaklarını karşısında titreyen çehreye uzatıp onu kavradıktan sonra daha da iyi görmek için yakınına çekti.
gökyüzü kadar kara ve yıldızsız gözleri dudaklarından sahte korkuyla gerilmiş irislerine kadar düz bir çizgi halinde yol alıp yüzünü inceledi.
"adın nedir?" dedi kısıkça kadife sesiyle. baş parmağıyla çenesini okşayıp ağzını hafifçe araladı.
"kim seungmin"
Sesi titredi. Elbette roldü bu, onunla bu hale gelmek için çok uzun süre beklemişti.
Hiçbir şey demedi. Kısa bir süre öylece izledikten sonra geri çekilip az önceki yerine oturdu.
"Bundan sonra her gün içkimi sen getir" dedi kitabı kucağına alıp sayfaları karıştırırken. "Elbette efendim"
Geri geri bir kaç adım atıp odadan ayrıldı. Tüccarın aklındaki yüzlerce düşünceden biriydi bu, kasabalı çocuk çok güzeldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Venom | 2min
RandomMinho azılı bir suçluydu seungmin ise önce evine sonra kalbine sızan bir zehir