"Babam Kore Savaşı'nda iki sene boyunca cephedeymiş ama eline versen bir tavuk bile kesemez kandan korkar" üç hizmetli gecenin geç saatlerinde bir yandan keyifle sohbet edip bir yandan mutfakta ki son işleri hallediyorlardı.Yarın aşçıdan azar yememek için elinde ki bez ile tezgahı son kez silip sırtı ona dönük bardakları kurutan arkadaşının ensesine fırlattı. "Sanki sen kesebiliyorsun, velet" attıkları kahkahalar mutfakta yankılanırken bir süre sonra lambayı kapatıp odalarına, malikanenin altında ki Bodrum kata indiler.
"Küçüklüğümden beri beni de tutar, 9-10 yaşlarında iken annem bir gün kasaba yollamış, adamın elinde ki kanlı satırı görür görmez düşüp bayılmışım"
"Hahahahaha babasının oğlu"
"şu üst katlarda-" arkada kalan hizmetli genç, merdivenler dar olmasına rağmen onları sıkıştırıp kimsenin duymaması için aralarında fısıldamıştı. "Patronun Hep birilerini öldürtdüğünü zeminin kan gölüne döndüğünü hatta onları parçaladığını duydum"
"Bunu sana kim söyledi?"
"Jisung"
"Öldürtdüğünü biliyorum ama parçaladıklarını sanmıyorum kim uğraşır ki"
Aralarından en büyüğü Bodruma inip ince koridorda yürürken sertçe omuzlarına vurarak önlerine geçmişti.
"Ne asalak heriflersiniz, biraz sessiz konuşun başımız belaya girecek.
Üçünün kaldığı odanın kapısını açarken tekrar fısılda dı.
"Üst katta olan üst katta kalır bizi ilgilendirmiyor"
Soruyu soran ve onlardan yaşça küçük olan genç yediği fırça ile daha fazla soru sormamış üzerini çıkarıp kendini yatağa bırakmıştı.
"Şu seungmin de ne garip herif, bazen onu kendi kendine konuşurken duyuyorum yada vücudu değişik hareket ediyor yani nasıl anlatsam bence o hasta gibi" dedi diğeri çarşafı genişçe sererken.
"Nasıl?"
"Yani hasta işte" elini havaya kaldırıp sağa sola çevirdi "Anlarsın ya"
en büyükleri Onlara sırtını dönüp yastığına sarıldı.
"korkutma şunu yoksa tüm gece konuşur durur" kimin umrundaydı ki gencin aklına girmişti bir kere.
"Anlamadım nasıl hasta?"
"Bazı varlıklar görüyor veya duyuyor olabilir ölü ruh yada peri gibi şeyler"
Uyumak üzere olan hizmetli kafasını çevirip kıkırdadı.
"Kahrolası ruhun burada ne işi var ben olsam tabutuma girer uyurum."
Son lafını söylerken bettaniyesini boynuna kadar çekti. Diğerleri sessizce güldü.
"Aahh tanrı aşkına susun da uyuyun hadi"
-------------------------
26√
Öyle bunaltıcı ve nemli bir gece ki.
Tek bir cam var, ılık, vasat bir hava esiyordu tüm bu sıcağa rağmen yanı başında duran adam'ın sözleri bu durumu daha da zorlaştırıp onu hepten sinirlendiriyordu.
"Senin hakkında ne dediklerini duydun mu ahahhaha"
"Biraz Sessiz konuş duyacaklar"
Odalar bitişik ve yan yanaydı. Aradaki duvarlar gecenin sessizliğinde yüksek sesle konuşulan her bir kelimeyi yan tarafa duyuracak kadar inceydi.
Seungmin yatağın üzerin de oturmuş bir bacağını karnına çekip başını dizine yaslamıştı. Onun odasına gelmesenin sebebi son günlerde öğrendiği bir kaç bilgi ve söylentiyi not ettiği mektuba hwang'ın da birşeyler eklemek istemesiydi.
Yerde çömelerek oturmuş mum ışığının altında tuttuğu kağıda birşeyler yazıyordu. Sırtı seungmine dönüktü bu yüzden onun neler yazdığını görememişti. Başını kağıttan kaldırmadan birşeyler mırıldandı.
"O senin peşinde dolanan çocuk ya buraya gelir ve seni görürse? Ona ne cevap vereceksin hm"
"Şuan derin uykuda"
Kaşlarını çattı "Ne rahat adamsın"
Seungmin Başını ovalıyordu, öyle çok ağrıyordu ki cevap verme tenezzülün de bile bulunmadı.
Günlerdir sebebini anlayamadığı bir hüzün, huzursuzluk kol geziyordu bedenin de.
Sanki birşeyler bitiyor çirkin bir sona yaklaşılıyor gibi. Bu hissi hiç sevmemiş ti.
Bir kaç dakika sonra yazdıkları bitince yerde kalktı ve mumu söndürdü. Ani hareketlenme ile kafasını gömdüğü yerden kaldırdı karanlık ve karanlığın içinde ayakta hareket etmeden ona bakan adamı fark edince yataktan inip elinde ki kağıda uzandı.
"Bırak, bunu onlara artık ben ulaştıracağım, artık benim görevim sen sadece yardımcısın"
Seungmin duyduğu sözlere ve maruz kaldığı saygısızlığa asla sessiz kalamazdı. Elinden kağıdı sertçe çekip onu göğsünden ittirdi.
"Haddini aşma-"
Hyunjin ona kıyasen çok daha uzun ve iri idi. Elinden kağıdı geri alması bir kaç saniye sürmüştü.
"Benim görevim, ayrıca sizin gerçekten birşeyden haberiniz yok amir kim seungmin"
Sadece birbirlerinin duyabileceği kadar kısık bir sesle konuşuyorlardı.
"Sen senden bekleneni yapamadın bu yüzden görev bittiğinde ve geri döndüğünde rütben ve o Çok değerli yıldızın elinden alındığın da lütfen fazla üzülme"
Karanlıkta birbirlerinin yüzünü göremiyorlardı ama seungmin onun karartı şeklindeki suretinde yayılmış edepsiz gülüşü hissedebiliyordu.
"Bak bu hizmetçi mesleğinde de iyisin hatta kariyer bile yaparsın"
"Peki ya Sen?"
Seungmin ona doğru bir adım yaklaştı.
"Deli raporun vardı değil mi? Akıl sağlığın yerinde değildi Nasıl okuldan mezun oldun nasıl rütbe aldın nasıl göreve atandın"
Keyfi bir anda yerine geldi hatta ses tonuna yansımıştı alay edercesine karşısında ki adama fısıldıyordu.
"ah doğru amcanız emniyet müdürü bay hwang. Sen ve senin gibiler beş para etmezsiniz"
Geçmiş'in üstü kapanmaz sadece tozlanır ve zamanla kabuk tutar.
Seungmin o gece hiç acımadan tüm maziyi açmış hiç çekinmeden adamın önüne sermiş ti."Bizler yıllarca eğitim aldık, onlarca ağır sınavlara tâbi tutulduk siz ise tabiri caizse omuzu yıldızlı bir kaç adamın kanatları altında tüm bunlardan kaytardınız"
Hwang onun söylemek üzere olduğu diğer şeyleri dinlemek için lafını bile bölmeden öylece bekledi ama seungmin devam etmedi eğer devam ederse bu sözlü tartışmanın şiddete döküleceğine çok iyi biliyordu.
Odanın diğer ucuna yürüyüp kapının kulpunu çevirmeden önce omuzu üzerinden ona baktı.
"Âdi"
__________________________________________
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Venom | 2min
RandomMinho azılı bir suçluydu seungmin ise önce evine sonra kalbine sızan bir zehir