bir

15.5K 1K 711
                                    


"bir zaman ve bir yerdeymişiz, gök mavi altında eflatun deniz"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"bir zaman ve bir yerdeymişiz, gök mavi altında eflatun deniz"


Düğün günü koşuşturmacasından sağ salim çıkabilirse eğer bir daha düğünlere gitmemeye yemin etmişti o gün. Yirmi dört saatlik nöbet tuttuğunda bile bu birkaç saatte olduğundan daha az yoruluyordu, sahi, nereden düşmüştü bu koşuşturmacanın içine? Bir de sağdıç olmuştu böyle şeylere bayılırmış gibi. Bir daha asla bu işlere girişmemeyi, eğer bir gün evlenirse de Vegas'a kaçıp bunu gece yarısı herkesten habersiz yapmayı kafaya koymuştu.

Yanında başka bir çift ayakkabı getirmeme aptallığını yapan kendisiydi ve gerçekten de akılsız başının ceremesini ayakları çekiyordu. Giydiği hafif topuklu klasik ayakkabıları yüzünden artık ayaklarının üzerine basmak bile istemiyor, dizlerinin ağrısından da ağlamanın eşiğine geliyor, kapıyı çalıp hızlıca kendisini toparlıyordu.

Park Jimin, kesinlikle mızmızın teki falan değildi, sadece dikkatsizliğinin bedelini ödüyordu. En son ne zaman böyle bir ayakkabı giydiğini hatırlayamıyordu bile ama kalkıp bir düğün töreninde, üstelik de henüz düğün başlamadan çok önce bu ayakkabıları giymiş, yanına da her zamanki spor ayakkabılarından birini almamıştı. Başına ne gelirse hak ediyordu bunu gerçekten de.

Her şeyin aceleye gelmesine yoruyordu Jimim bunu yine de, tıpkı üzerine ince bir şeyler almamasını da buna yorduğu gibi. Bir de sinirleniyordu elbette, üzerindeki açık mavi gömleğinin ve beyaz pantolonunun üzerine tepsisiz taşımaya çalıştığı şampanyaların dökülmemesi için fazlasıyla çabalıyordu. Tek seferde üç kadeh taşımak da neyin nesiydi yani?

İzin günlerini bu seremoniye harcadığına gerçekten inanamıyordu Jimin. Deniz kenarında küçük bir bungalov kiralayıp tüm mesaisini dalgalara harcayabilirdi ama verdiği saçma bir söz sebebiyle şehirde kısılıp kalmıştı. Üstelik geriye tarayıp açtığı alnına başkalarının gününü mahvetmemek içi dişlerini sıkmaktan ağrılar saplanmaya başlamıştı ve daha törenin başlarında oldukları da can sıkıcı başka bir detaydı. Gerçekten gerilmeye başlamıştı ve biraz sakinleşmezse birilerine çatacağı da bir başka gerçekti.

Aslında arkadaşı Ji-eun harika bir düğün planlamıştı, deniz kenarında muhteşem bir bahçede gerçekleşecekti. Beyaz tüller, beyaz sandalyeler, su dolu fanuslar içindeki beyaz mumlar, yaseminler ve yeşil yapraklarla çevriliydi etrafları. Yasemin kokuları deniz kokusuyla harmanlanmış ve baş döndürücü bir etki yaratmıştı. Gün batımına gittikçe yaklaşıyorlar ve havanın kızıllaşmaya başlaması ortamı daha da masalsı bir hale getiriyordu. Gerçekten mükemmel bir düğündü ama bu mükemmellik sağdıç olduğunuzda yalnızca ekstra öldürücü iş demekti ve Jimin o kadar da yakın arkadaş bile değildi Ji-eun ile. Yani tamam, şimdi abartmaya başlamıştı işte.

Jimin, tanımadığı insanlarla dolu alanda gözlerini gezdirmek için kafasını kaldırmadan önce elindeki kadehleri sıkı sıkıya tuttuğundan emin oldu ve üçünü iki eliyle taşımaya çalışarak ufak adımlar atmaya başladı. Lanet etti yeniden sağdıç olmayı kabul ettiğine, bu işler için hiç de uygun olmadığı bir gerçekti işte.

red|yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin