Merhabalar, nasılsınız? Umarım her şey yolundadır!
Bu bölümde şarkıları sahnelere ekledim. Hatta dans sahnesinin videosunu da Youtube ihlal vermezse ben yaptım. (Açamayanlar için şarkıyı medya kısmına da ekledim oradan açıp okuyabilir.)O şarkılarla okursanız, siz de benim hissettiğim gibi hissedeceksiniz eminim.
Ve bu bölümün yorumlarını merakla bekliyor olacağım.
Sevgiler...***
Bir masanın etrafında oturan adamları inceliyordu, Kılıç. Hepsi karanlık dünyanın insanlarıydı. Gözlerinden geçen duyguları okumakta artık ustalaşmıştı. Hırs, güç ve para. Para kazanmak için hırslanıyor, hırslandıkça güç kazanıyorlar ve bu güç karşılığında paraya koşuyorlardı. Kısır bir döngünün içinde, birbirini alt etmeye çalışan bir sürünün tam ortasındaydı. Kendisini onlardan ayıran tek bir şey vardı; paraya ve güce sahipti ancak onların istediğini istemiyordu. Onlar bu işleri genişletmek ve hükmetmek istiyorlarken; kendisi bu işi bitiren kişi olma yolunda ilerliyordu.
Tam karşısında konumlanan ve dudaklarının arasından sarkan puroyu üfleyen İplikçi'ye ters bir bakış attı. Onun gücünün farkındaydı ve hiçbir zaman hafife almaması gereken kişinin o olduğunu biliyordu. Tüm kara düzen onun sayesinde dönüyordu. Çarkın dişleri masanın etrafındaki adamlardı ama o çarkı döndüren beyin tam karşısındaki adamdı.
Bileğindeki saate baktı ve sakinliğini korumaya gayret ederek masadaki herkesin konuşmasını dingin bir şekilde dinledi.
İplikçi ile yüz yüze tanışmadan evvel namını pek çok kez duymuştu. Babası ondan her zaman nefretle bahsederdi çünkü onun canavar pençeleri kendisine uzanacak kadar uzundu. Arkadaş ortamında başlayan, hiçbir zaman haz etmediği o ortamda başlayarak bugününü bile mahveden olayları anımsadıkça içindeki öfke dalgası daha da yükseliyordu.
Hiçbir alışkanlık bilinçli bir şekilde başlamazdı.
Babasıyla anlaşamadığı, öfkesini doğru aktaramadığı ve isyanını bastıramadığı dönemde onu uyuşturan bir şeylere ihtiyaç duymuştu. Psikiyatri seanslarında almaya başladığı ilaçlar ilk zamanlar iyi gelmişti ona. Ne yazık ki; daha sert, daha da uyuşturan güçlü bir şeye ihtiyacı vardı.
Bir gün babasının önünde silah dolu kutuyu gördü gözleri. Sonrasında o silah kutularının çoğalmaya başladığını fark etti, teslimat içinde buldu kendini. Bir silahın şarjörünü tanıdı, merminin ağırlığını ölçtü, namlunun ucunda hissetti benliğini.
Babası ile çatışmaları çoğaldığında ve uzak durması gereken her şeyin içine daha çok çekildiğinde artık çok geçti. O karanlık âlem tarafından tanınan ve genç yaşında 'Altın Çocuk' diye anılan biri haline gelmişti.
Bir gece kan gölüne döndü ortalık. O geceden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı. İçindeki vicdan azabı susmadı, uyutmadı ve yaşatmadı onu. Her gün onu kahreden şeyin, içinde bir yerlerde olduğunu anladığında ise birinin kirli ellerini uzatmıştı ona.
Daha da uyuşturan bir maddenin kanında dolandığında, daha iyi, daha mutlu ve o azaptan arınmış bir şekilde hissettiğinde bir daha dönüşü olmayan bir tuzağa çekilmişti.
Düşmanını alt edemiyorsan onu kendi silahıyla vurmalısın.
Düşman babası, silah Kılıç'tı.
Yenileceğini anladığında kendi silahınla, kendi merminle ölmelisin.
Yenilen Kılıç, ölen Kılıç'tı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GAZEL #Wattys2022
Teen FictionGazel, bir viraneyi andıran hayatını saraya çevirme hayaliyle durmaksızın çabalayan ve annesinin o sarayı yuva yapması için elinden geleni yapan genç bir kadın... Kılıç, hataların içinde sıkışmış ve arınmaya çalışırken daha da kaybolmuş; düzensiz bi...