16. Bölüm

2.3K 262 23
                                    

Merhabalar, uzun bir aradan sonra yeniden buluştuk! Umarım iyisinizdir! Bölümü size emanet ediyorum. Yorumlarda buluşalım! :)


**


Herkes heves etti yaşamaya ama çok az kişi bunu başarabildi.

Yaşamak denen şey durup dinlenmeye gelmiyor. Yaşamak denen şey mola verilecek bir yol da değil. Yaşamak denen şey tüm yorgunluklara, yılgınlıklara rağmen zorunlu olduğumuz bir şey. Yaşamak denen şey karanlığın ortasında beyazı görene kadar meydan okumak demek.

Hastanelerin duvarları neden soğuk olur hep? Kaç kişinin yürek yangınıyla yanmış, kaç kişinin gözyaşlarıyla ıslanmıştır kim bilir. Kaç hızını alamayan duygu o duvarlara çarpmış, kaç ruh o duvarların arasından sarılmıştır kim bilebilir.

Kılıç, soğuk duvara başını yaslamış bir halde oturuyordu. Üzerindeki beyaz tişörtün üzerinde kurumuş kan, ellerine ve bedenine de bulaşmıştı. Gözlerini bir noktaya dikmiş, suçluluk duygusuyla dolu yüreğini hafifletecek bir gelişme bekliyordu. Gazel'in uyanmasını...

Uslanmış bir çocuk gibiydi.

Çevresine bakındı. Ne bir anne, ne bir baba ne de kan bağı olan biri vardı arkasında. Yapayalnızdı, Gazel. Bu gerçek ilk defa bu kadar ağır bir şekilde çarpıyordu Kılıç'ın suratına.

Biraz ötede kalabalık bir aile feryat figan ağlıyordu. Baba bir köşeye sinmiş, gözyaşlarını gizliyor; anne baygın bir halde, kardeşler feryat ediyordu. Gazel'in peşinden böyle ağlayıp üzülecek bir kendisi vardı sadece. Bir de yeni tanıştığı arkadaşı, Zeynep.

Suçluluk duygusu içinde kaybolurken bir yandan da içinde bir deniz gibi kabaran öfkeyi göz ardı edemiyordu. Her ne olursa olsun bu işin Gazel'e zarar vermesini engelleyecek, gerekirse kendi hayatı pahasına onu koruyacaktı ama şimdi bulunduğu konum korktuğu yerdi.

Kılıç, birkaç ay önce bıraktığı ama şimdi tekrar içtiği sigarayı söndürdü ve ağır adımlarla içeriye yöneldi. Gazel'in bulunduğu odaya girdi. Doktor ve onun karşısına oturmuş kendisine bakan babasını gördü.

Kılıç, nefesini tutmuş karşısındaki kadının ağzından çıkacak sözlerle kaderini belirlemesini bekliyordu. Ya bu hastanede kalacak ya da öleceğinin bilincinde olarak İplikçi'yi öldürmeye gidecekti. Ya cehennem, ya cehennemdi tercihleri. Eğik başını kaldırdı, kadının masmavi gözlerine baktı.

Hiç beklemediği bir şey oldu. Kadın hızla ona yaklaşıp sıkıca sarıldı.

Kılıç, yaşanan olaylardan sonra içinde tuttuğu gözyaşlarını serbest bıraktı.

"O da senin gibi," dedi kadın. "Yaşama isteği o kadar baskın ki..."

Kılıç, geri çekildi.

"Anne, iyi bir haber ver bana..." derken sesi yalvarırcasına çıkıyordu. "Bana söyleyeceğin şey oğlunun da yaşamasını sağlayacak."

Kadının gözyaşlarını silişini izledi. Gülümsedi.

"İyi olacak," dedi doktor. "İnan bana senin ameliyatında kalbin durduğunda ne hissettiysem bunda da aynısını hissettim. Yaşamak için savaştığını hissettim, oğlum."

"Yanında kalacağım."

"Henüz değil," derken elini onun omzuna yerleştirmiş ve destek verircesine hafifçe sıkmıştı.

Araya babası girdi.

"Sana söz veriyorum, hiçbir sıkıntı çıkmayacak."

Kadın kararsız bakışlarını eşinde ve oğlunda gezdirdi.

GAZEL #Wattys2022Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin