36

1.3K 139 56
                                    

Jungkook Taehyung'a cevap yazdıktan hemen sonra telefonunu arka cebine şokuşturmuş, çıkmadan önce son kez Jimin'in odasına doğru adımlamıştı.

Dün geceki sessiz kavgalarından beri Jimin odasından çıkmıyordu. Jungkook ise yüzleşmeye ne istekli ne de hazır hissediyordu şu an için. İkisi de kabuklarına çekilmişlerdi bir süre için. Hatta üçü de diyebilirdik buna, çünkü başka bir sokakta, başka bir evde, başka bir odada Yoongi'de yatağına uzanmış, tavanı izlerken sessiz sessiz iç geçiriyordu. Aynı Jungkook kapısını hafifçe aralayıp uyuduğundan emin olmak için kontrole girdiğinde Jimin'in uyuyormuş numarası yapmaya başlamadan önce yaptığı gibi...

Jungkook hyungunun uyuduğunu düşünerek yavaşça kapıyı geri örtmüş ve üzerine bir şey almadan çıkmıştı evden. Kapıyı çeker çekmez de Taehyung'un kapıdaki arabasını görmüş, hafif esen rüzgarla ürperse de beklemeden arabaya doğru adımlamıştı. Kapıyı açıp arabaya bindiğinde ise onu iyi bir ruh haliyle karşılayan esmer genç ile gülümsemişti.

Taehyung'un hoş bir enerjisi olduğunu düşünüyordu Jungkook. Şimdiye kadar karşılıklı ettikleri en uzun sohbet Jimin ve Yoongi'nin ara sokağında karşılaştıkları klüpte olmuştu. O zaman Taehyung çok eğlenceli bir kişilik gibi gelmişti Jungkook'a. Şen şamata biri olduğunu düşünmüştü. O ilk konuşmalarında onun ciddiyetten uzak adamlardan olduğuna kanaat getirmişti kendince. Sonrasında da konuşmuşlardı tabii ama hep belli bir konudaydı. Taehyung'un sene sonundaki fotoğraf sergisinde Jungkook'un yüzünü kullanmak istemesiydi konuları.

Şimdi ise tüm bu konulardan başka, arkadaşça, dostça bir şekilde yan yana duruyorlardı iki genç. Bu kez ise Jungkook Taehyung için başka şeyler de düşünüyordu. Eğlenceli karakterinin yanında, mesajlarda kullandığı dili, söyledikleri, Jungkook'a Taehyung'un başka bir yönü daha olduğunu ispatlıyordu.

Zeki, aklı başında ve iyi bir adamdı Taehyung. Belki aynı Jungkook gibi çektiği acıları şakacı kişiliği arkasına saklıyordu. Emin değildi tabii küçük olan henüz, biraz daha konuşup tanıdıktan sonra son izlenimlerin dayanayak yapacaktı yorumunu.

"Merhaba" demişti bu yüzden. Esmer genç ise başını sallamış ve karşılık vermişti. "Merhaba velet."

Jungkook bu söylediğine kızmamıştı. Şaka yaptığını, önceki konuşmalara gönderme yaptığını biliyordu çünkü. Yine de oyunu bozmadan karşılık vermeyi de ihmal etmemişti. Belli ki Taehyung ortamı yumuşatmaya çalışıyordu.

"Velet derken Taehyung? Velet dediğin adama dön de bir bak istersen? Kaç kişi peşimde pervane haberin var mı senin acaba?"

Büyük olan Jungkook'un söylediği şeylere minik bir kahkaha atmış ve tam da dediği gibi dönüp de bir süre için incelemişti küçük olanın yüzünü.

Çok güzel, çok doğal, çok masum olduğunu düşünmüştü. Jungkook ile aralarında ahım şahım bir yaş farkı yoktu ama Taehyung onun küçük bir çocuk olduğunu da düşünmüştü içten içe. Yine de dışa vurdukları bunlardan çok uzak şeylerdi.

"Yüzün iyileşmiş sanki. Çok minik bir iki çürük görüyorum, onlar da iyileşmeye durmuş."

Jungkook onu başıyla onaylamış ve gülümseyerek konuşmuştu.
"Aslında onları sahiplenmeye başlamıştım tam da. Bilirsin insanlara bu tarz kötü çocuk itemleri her zaman seksi gelmiştir. Sayelerinde popüleriteme popülerite katmıştım."

Taehyung Jungkook'un söylediklerine karşı kınayan bir bakış atsa ve başını iki yana onaylamaz gibi sallasa bile gülmeden edememişti. Dünya üzerinde kendinden daha ciddiyetsiz ve rahat bir herif daha olamayacağını düşünmüştü şu ana dek ama hayat karşısına bu tavşan kılıklı çocuğu çıkartmıştı işte. Beterin beteri Jungkook oluyordu muhtemelen bu hikayede. Neyse ki bu Taehyung'u keyiflendirmekten başka bir şey yapmıyordu.

say something | yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin