Jimin çalan kapıya doğru adımlarken hiçbir şey düşünmüyordu. Uykusu gelmeye başlamıştı ve kalın pijama takımını daha henüz geçirmişti üzerine. Muhtemelen gelen Jungkook'tu ve her zamanki gibi anahtarını unutmuş ya da kaybetmişti. Ya da belki Jin hyung işlerini düşündüğünden daha erken bitirmişti. Üzerine fazla düşünmeden kapıyı açması da işte tam bu yüzdendi. Eli kapı koluna vardığında ve kapıyı öylesine bir ifade ile açtığında bile yüzü yorgunluktan dolayı ifadesizdi. Soğuk rüzgar yüzüne vurduğunda ve bununla aynı anda papatya kokusunu burnuna getirdiğinde ise bir an için afallamıştı.Karşısındaki Yoongi'yi görmeyi beklemediği her halinden belliydi ki Yoongi de bunun farkında olduğundan olsa gerek bir eliyle mahcup bir şekilde kaşıyordu ensesini. Jimin ona, o saçma sapan bir ciddiyetle Jimin'e bakıyordu. Komik bir görüntüydü doğrusu. Jimin bu kadar şaşkın olmasa buna gülebilirdi bile.
Sonunda Yoongi ettiği sessizlik yeminini bozup "Şey, selam," diye mırıldandığında Jimin yüz ifadesini hiç bozmadan, şaşkınlığını her hareketinden fazlasıyla belli edercesine kapı kolunu tutmayan elini kaldırarak kendince selam vermişti büyük olana. Yoongi onun bu hareketini tatlı bulup hafifçe gülümsemiş, sonra da bulundukları durumun farkına vararak konuşmuştu.
"Ben buralardan geçiyordum da" demişti gergince. Jimin kaşlarını çatmış, bu saatte neden buradan geçtiğini sorgulamıştı. Sonra Yoongi devam etmiş, Jimin'i gülümsetecek şeyler söylemişti. "öylesine yani, gece yürüyüşü gibi, geçerken seni de görmek istedim sadece."
Jimin parlayan gözlerle Yoongi'yi izlerken, Yoongi de aynı şekilde onu izliyordu. Buz gibi hava Jimin'i titretmeye başladığında bile küçük olan bunu düşünmüyordu. Ama Yoongi bunu fark ettiğinde panikle konuşmaya başlamıştı bile.
"Ü-üşüyorsun, tamam yeter bu kadar. Seni görmek istedim, gördüm ve gidiyorum şimdi de. Gir içeri Jimin, hoşçakal."
Panikle arkasını dönüp birkaç adım atmıştı ki verandadan bahçeye doğru, koluna tutunan minik parmaklarla duraksamış, başını hafif çevirip yanakları kızarmış, minik oğlana bakarak iç geçirmişti. Jimin kocaman olmuş gözleri ve ısırdığı dudaklarıyla kolunu kavramış, gitmesine engel olmuştu. Yoongi yutkunarak Jimin'e döndü.
"Bir sorun mu var?" diye mırıldandı. Jimin başını iki yana salladıktan sonra bir iki kez çekti kendine doğru büyüğünün kolunu. Yoongi başta anlayamasa da onu içeriye davet ettiğini anladı sonunda ve şaşkınca söylendi. "Gitseydim ben..."
Jimin bir kez daha onu kolundan çektiğinde daha fazla ısrar etmedi büyük olan. Ayakkabılarını çıkardı ve hafif soğumaya başlayan eve adımını attı. Jimin ona ayakkabılıktan tavşan kulakları olan gri bir terlik verene kadar gerginliği üzerindeydi. Bu yaşandığında ise şaşkınca bir yerdeki pofuduk terlikleri bir de Jimin'e baktı. Jimin gülümsüyordu. Yoongi'nin bakışlarını gördüğünde ise gülümsemesi daha da büyüdü. Kendi ayaklarındaki sarı, civcivli terlikleri gösterdikten sonra kendini işaret etmiş ve bu tetkiklerin kendisine ait olduğunu söylemeye çalışmıştı. Sonra Yoongi'nin ayaklarının önünde olan terlikleri işaret ederek dudaklarını aralamış ve dişlerini göstererek parmaklarıyla da kendine kulak yaparak Jungkook'a atıfta bulunmuştu. "Jungkook'un mu?" diye gülerek sormuş, karşılık olarak hızlı bir kafa sallama almıştı. Yoongi onun bu haline minik bir kahkaha attığında ise gülümseyerek eski haline geri döndürmüştü yüzünü. "Demek hayvanlı terlikleriniz var. Jungkook'un tavşana benzediğini inkar edemeyeceğim tabii ama sen de en az onun kadar civcive benziyorsun doğrusu." diye söylenmişti Yoongi. Jimin önce gülmüş, sonra Yoongi'nin elini elleri arasına alıp yanağını avucuna sürterek gözlerini yummuştu huzurla. Yoongi başta afallamıştı. Onun bu davranışı karşısında seslice yutkunmuş, nefesini tutmuştu. Ne olduğunu anlaması ise Jimin'in iki elini çenesinin altına koyup ona gözlerini kırpıştırarak bakmasıyla olmuştu. "Kediye benzediğimi mi düşünüyorsun?" diye sormuştu Yoongi boğuk sesiyle. Jimin bunu da başıyla onayladıktan sonra tekrar kavramıştı büyük olanın elini ve onu oturma odasına doğru çekiştirmişti bu sefer de. "Belki de haklısındır. Taehyung da hep bir kediye benzediğimi söyler." demişti Yoongi Jimin onu koltuğa oturması için yönlendirirken.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
say something | yoonmin
FanfictionYoongi: Hey Jimin: Kimsiniz? Yoongi: Sen dünkü velet misin? Jimin: (Görüldü✓✓) Yoongi: Dün son sigaramı dudaklarımın arasından alıp da ödemeyi bir papatya ile yapan çocuk sen misin? Jimin: (Görüldü✓✓) Yoongi: Demek sensin :) [14.03.22-27.01.23]