Bazen hayat istediğimiz şekilde olmaktan çok uzaktır. Duymak istediklerimiz, görmek ve söylemek istediklerimizle yollarımız hiç kesişmez. Sanki tanrının bize bir garezi varmış gibi hissederiz. Neden tüm aksilikler bizi buluyor diye sorgularız.Neden hiçbir işim rast gitmiyor? Neden bunca acıyı çekmek zorunda olan benim? Neden unutmak isteyeceğim anılara sahibim?
Ama günün sonunda hayat akan bir nehir gibidir. Bir yerden sonra mutlaka üzerimizdeki kirden ve pastan arınırız. Kara bulutlar sadece bir yere kadar peşimize takılabilir. Uzaklaşır, yolumuzu arar, kaybolur ve bazen tıkanır kalırız ama günün sonunda mutlaka yolumuzu buluruz. Mutlaka ilerleriz, mutlaka yenileniriz ve en önemlisi asla ama asla aynı noktada kalmayız, hep saniyeler öncesinin bir adım daha ilerisindeyizdir.
Benim hayatım, üzerinde ilerlediğim bir yoldu. Bu yolda iyi-kötü bir sürü insan tanımıştım. Başıma çok kötü şeyler gelmişti, umudumu yitirmiştim, pes etmiştim, tanrıya lanetler etmiş, yaşamaktan vazgeçmiştim. Çok güçlü olmadığımı her zaman biliyordum ama uğruna savaşacak hiçbir şeyim olmaması da benim açımdan bir çeşit dez avantajdı.
Bunun yanında yoluma iyi insanlar da çıkmıştı. İyi anılarım da olmuştu. Başardığım işler, yetenekli olduğum alanlar, kendimi sevmeyi başardığım anlar da olmuştu. Ve ben günün sonunda hep kendime şunu hatırlatmıştım. Henüz ölmedin Jimin, hala yaşıyorsun. Nefes aldığın sürece umut hep vardır.
Umut Yoongi'ydi demeyeceğim. Umut kesinlikle Yoongi değildi. Umut bendim. Mutluluğa kavuştuğum ilk anda bunu kendime hatırlatmıştım. Umut; düşsem de, çok fazla zaman kaybettiğimi düşünsem de pes etmeyip bir şekilde ayağa kalkmamdı. Bugün bizim yollarımızı birleştiren de buydu.
Yoongi hayatımı güzelleştirmişti kabul ediyordum. Hiç gelemeyeceğime inandığım bir noktaya tamamen onun sayesinde gelmiştim. Koşulsuz ve sonsuz sevgiyi tatmıştım. Aşkı tatmıştım. Sevdiğin bir insana dokunmanın ne demek olduğunu onun sayesinde öğrenmiştim.
Ama Yoongi'den önce de bir şekilde yaşadığımı var sayarsak, bir kişiye daha teşekkür etmem gerektiğini biliyordum. O kişi ise, en yakın dostum, kardeşim, sırdaşım ve şimdiye kadarki en güçlü dayanağım Jungkook'du. Hayatım boyunca çalışıp ödeyemeyeceğim kadar fazla şey borçluydum ben ona. Yanımda olmasına, koruyup kollamasına, anlamasına, bana şarkılar söylemesine, saçlarımı okşamasına, hayatımı daha güzel bir hale getirmek için çabaladığı her bir saniyeye minnettardım. O olmasa nasıl olurdum, ne halde ve nerede olurdum bilmiyordum. O kadar eskiye dayanıyordu ki aramızdaki bu bağ, onsuz ben kim olduğumu bile bilmiyordum.
İşte beni en çok üzen kısım da tam olarak burasıydı. Benim için böylesine değerli olan birini, bu şekilde ihmal etmiş olduğum gerçeği.
'O zaman beni görmezden gelme hyung, benimle ilgili şeyleri unutma.'
Başımı yasladığım trenin camı deliler gibi titrerken akan göz yaşlarımı saklamak için en ufak bir çaba göstermiyordum bile. Karşımda bana üzgün bir şekilde bakan Yoongi'yi bile görmüyordum sanki. Sadece aynı ses yankılanıp duruyordu kulaklarımda, 'Beni görmezden gelme hyung, benimle ilgili şeyleri unutma.'
Şimdi Jungkook'un bana attığı o bir türlü ne anlattığını anlayamadığım bakışların anlamını çözmüştüm. Ne demek istediğini, onu ne kadar büyük bir hayal kırıklığına uğrattığımı ve ne kadar bencil birine dönüştüğümü çok net bir şekilde anlamıştım. Yine de ne kadar iğrenç biri olduğumu fark ettiğim için ağlamıyordum. Ben onu üzdüğüm için ağlıyordum ve bu benim asla kendimi affedebileceğim bir konu değildi. Şayet tam karşıma oturmuş, yaşlarla ıslanmış suratımı seyreden Yoongi de bunu anlamış olsa gerek, asla sesini çıkartmıyor, beni sakinleştirmeye çalışmıyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/304568626-288-k237052.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
say something | yoonmin
FanfictionYoongi: Hey Jimin: Kimsiniz? Yoongi: Sen dünkü velet misin? Jimin: (Görüldü✓✓) Yoongi: Dün son sigaramı dudaklarımın arasından alıp da ödemeyi bir papatya ile yapan çocuk sen misin? Jimin: (Görüldü✓✓) Yoongi: Demek sensin :) [14.03.22-27.01.23]