5.BÖLÜM

1.3K 67 52
                                    


"Yaranın gözü kördür"


Keyifli okumalar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Keyifli okumalar....

Ardan geçen yarım saat'in ardından koridordan yükselen "Duru'm, kızım nerede?" nidaları ile Tamer Başkomiser odadan dışarı çıkarken Mihre ve Asır ise bulundukları odaya geleceklerini bildiklerinden yalnızca ayağa kalkarak beklemeye başlamışlardı.

Peş peşe içeri giren ağlamaktan perişan olmuş kadın ve kadına göre daha direyetli dursa da kıpkırmızı gözleri ile ağladığı belli olan adam, Mihre'nin yanında durduğu ikili koltukta uyuyan kızlarına yönelirken gözleri başka kimseyi görmüyordu.

Koltuğun önünde dizleri üzerine çöken kadın uyuduğu için kızını kucağına alamasa da battaniyenin dışında kalan elini tutarak üst üste öperken bir yandan da gözlerinden yaşlar boşanıyordu.

Genç kadın eşine dönerek "Rüzgar, bitti değil mi bu kabus? Duru gerçekten de yanımızda değil mi?" diye gerçek olmamasından korktuğu anın gerçekliğini eşinin ağzından da duyma ihtiyacı hissederken, eşinin yanına çökerek sağ elini kızı ve eşinin elinin üzerine koyan adam "Bitti meleğim, kabus bitti. Kızımız yanımızda." derken bir yandan da diğer eli ile eşinin gözyaşlarını silerek alnına hafif bir öpücük bırakmıştı.

Mihre ise karşısında birbirine kenetlenmiş aileye bakarken boğazında oluşan yumrunun her saniye daha da büyüdüğünü hissediyor, olası bir ağlama krizine girmeden bir an önce ordan ayrılmak ve can parçasının yanına gitmek istiyordu.

Nitekim Mihre'nin gitmek için beklediği adım Tamer Başkomiser'in yalancı bir öksürükle dikkatleri üzerine çekmesi ile gelirken, nerede olduklarını hatırlayan anne ve baba da odaklarını Tamer Başkomiser 'e çevirmişti.

"Rüzgar bey ve Buğlem hanım öncelikle geçmiş olsun. Oldukça yıpratıcı bir gün geçirdiniz farkındayım ama bu sürecin daha da uzamaması için sizin ifadenizi ne kadar çabuk alırsam o kadar iyi. Kamera kayıtlarını izlediğinizi varsayarak soruyorum, kızınızı kaçıran kişiyi tanıyormusunuz? "

Genç adam derin bir nefes alarak " Yaklaşık iki hafta önce hastahane de nöbetim varken zincirleme trafik kazası sonucu bir çok vaka geldi. Onlardan biri de bütün bunların sebebi olan ruh hastası adamın babasıydı. Ağır yaralıydı, ameliyatına ben girdim ama dediğim gibi durumu ağırdı ve saatler süren amaliyat sonucu hayatını kaybetti. Ben ailesine durumu bildirdiğimde bana saldırarak 'Sen öldürdün babamı, bunun bedelini ödeyeceksin... ' gibi bir sürü tehditler savurdu. O gün yorgunluktan mı bilmem çok fazla üzerinde durmadım. Nerden bilebilirdim ki günlerce beni takip edip kızımı kaçıracağını. " diye cümlelerini tamamlarken kendini suçladığı çöken omuzlarından ve önüne eğdiği başından belli oluyordu.

"Rüzgar bey kendinizi suçlamanız hiçbirşey'i değiştirmez. Lütfen bunu kendinize de ailenize de yapmayın. Kızınız sağ salim yanınızda. Şanslısınız ki Mihre hanım kızınızı tam vaktinde bulup bize getirdi." diyerek bakışları kendinden Mihre'ye çeviren Tamer Başkomiser arkasında yaslandı.

Mihre bir an da odak noktası olmasının rahatsızlığıyla yerinde kıpırdanırken, Buğlem daha yeni fark ettiği Mihre'ye dönerek konuştu minnetle. " Gelmeden önce kızımızın bulunduğunu haber veren polis memuru bahsetti, ıssız bir sokakta bulmuşsun Duru'mu. Rabbim'e şükürler olsun ki o ıssız sokakta kızımın karşısına seni çıkardı. Çok teşekkür ederim kızımıza kavuşmamıza vesile olduğun ve onu yalnız bırakmadığın için... "

Mihre yalnızca" Ben yapmam gerekeni yaptım, ne eksik ne fazla " derken içten içe küçük bir bebeğin ailesine kavuşmasına vesile olduğu için huzur duysa da yaşadığı eksikliğin acı bir şekilde kendini hissettirdiği şu dakikalarda bir an önce çıkıp gitmek istiyordu.

Ayağa kalkarak önce Başkomiser'e hitaben" Müsaadenizle benim artık gitmem gerekiyor." derken, bu sefer karşısındaki çifte dönerek " İnşAllah bir daha ne siz ne de küçük hanım böyle bir şey yaşamazsınız. Bir bebeğin en çok yakıştığı yer annesinin kucağı... " diyerek Başkomiser den aldığı onayla odadan dışarı çıkmış ve hızlı adımlarla çıkışa doğru yönelmişti.

Mihre başını önüne eğerek bahçe çıkışına doğru ilerlerken arkasından adının seslenilmesi ile durmak zorunda kalırken Asır, yıllardır aradığı can dostunu bulmuşken bir daha kaybetmekten korkarak gördüğü ilk an yapamadığını yaparak sıkıca sarılmıştı.

"Bensiz nereye? Üstelik seni daha yeni bulmuşken. Sence de telefi etmemiz ve anlatmamız gereken koskoca on bir senemiz yok mu? "

Mihre "Haklısın var ama lütfen izin ver bunu sonraya bırakalım. Benim gitmem gerekiyor" derken artık konuşmakta zorlamaya başlamış bir an önce olmayı en çok istediği yerde olmak için olabilecek en hızlı şekilde ordan uzaklaşmak istiyordu.

Asır, Mihre'nin değişmeye başlayan ses tonundan yolunda gitmeyen bişeyler olduğunu hissederken tam konuşacakken yanlarına koştur koştur gelen Buğlem ile kelimeleri yutmak zorunda kalmıştı.

"Çok şükür gitmeden sizi yakalayabildim. Mihre hanım, ben sizinle iletişimimi sürdürmek istiyorum. Biliyorum size saçma gelecek fakat sizi tanımayı ve kızımın da sizi tanımasını çok istiyorum" diyen Buğlem karşısındaki kadından cevap beklerken bu sefer ortama yabancı bir ses dahil olmuştu.

"Buğlem, Duru iyi mi? Abim nerede?"
diyen Yağız Ali'nin endişe ile titreşen hareleri karşısındakilerde gezinirken "Üzgünüm.... Benim gitmem gerekiyor. " diyen Mihre'nin göz yaşları ile parlayan hareleri ile çarpışmıştı.

Aylar sonra merhaba... Gecikmeden ötürü utanıp özür dahi dileyemiyorum. Umarım beğenmişsinizdir.

Oy verip yorumlarınızı benden esirgemezseniz çok mutlu olurum.

Yağız Ali ve Mihre'nin karşılaşması hakkındaki yorumlarınız?

Mihre hakkında düşünceleriniz?

Spoi çok veremesemde cabaplayabileceğim kadarı ile sorularınız?















DOĞRULUŞ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin