"Gelip alınca o vakit Kızıl İblis canını
Geride kalmayacak hatırlayan adını"
Anonim HeyamolaBilim subayı Sibele ile birlikte üst güvertede, zemine manyetiklerle sabitlenmiş sandalye ve masalarla dolu ortak alana vardıklarında neredeyse bütün mürettebatın orada lafladığını görmesiyle Pandora'nın içini tatsız bir endişe kaplamıştı. Kaptan Amar'ın odasına çıkarken maruz kaldığı meraklı bakışlardan şimdilik eser olmasa da, ilk kez böylesine bir insan kalabalığının arasına girmek, birazdan ilgi odağı olabileceği ihtimalini düşündüğünde adeta kanının çekilmesine sebep oluyordu.
Nitekim Sibele'nin herkesi sustururcasına bir seslenişle söze girmesi, endişelerini doğrulamıştı. "Marduk gemisinin pek geveze mensupları! Sizleri yeni dostumuz Pandora-7 ile tanıştırmak isterim." Muzır bakışları tayfadan belli kimseler üzerinde gezindikten sonra da ekledi. "Hoş, kiminiz daha öncesinde bu küçük hanımla tanışma şerefine nail olmuş olsa da..."
Sessizlik kısa sürdü. Tayfanın istifini bozmadan tekrar o koyu sohbet ve gülüşmelerine dönmesi çabuk olmuştu.
Gri renklerdeki nizami üniforması ile sandalyesinden kalkan ve kendilerine yaklaşmakta olan genç adam hariç. Balsazar, diye düşündü Pandora. Zaten yeterince gergin değilmişim gibi bir de bu tedirgin-adam geliyor.
"Merhaba tekrardan küçük kız." dedi ve Pandora'nın yanındaki kadına döndü. "Sa-Sanırım sen kazandın Sibele. Olasılık hesaplarımı yanıltacak kadar ikna edici olduğunu bilmeliydim."
"Merak etme, ilk yanılan değilsin Kaldan!"
Küçük kız anlam veremez bir ifadeyle Sibele'ye döndü. Kadın, başını okşayarak yanıtladı Pandora'nın sorgular bakışlarını.
"Kaptanla ilk görüşmenden sonra bir devir boyunca odandan çıkamayacağın üzerine benimle bahse girdi de... Eh, haliyle kazanan ben oldum."
Devir, İnanna'nın güneşi etrafındaki dönüş süresi. Terra süresiyle altı gün. Zaman kavramını yitirmemiş olsa, o kadar zamandır odasında pineklediğini ayırt edip edemeyeceğini düşündü Pandora. Neden sonra Sibele'nin demek istediğini kavramıştı. "Benim üzerime bahis mi oynadınız?"
Sibele kıkırdadı. "Sanırım buraya uyum sağlamaya başladım. Korsanların arasına hoş geldin ufaklık! Yo ho ho!"
Yo ho ho!?.. Allak bullak olmuş zihnini henüz toparlayamayan Pandora, Sibele'nin de dürtüklemesiyle kalabalığın umarsızca demlendiği masalara yaklaşmak mecburiyetinde kaldı. Siyah saçlı bilim subayının tayfayı kendi yorumuyla, birer birer tanıtma merasimi başlamıştı bile. Pandora için takibi hayli zor bir koşuşturma olacağı su götürmezdi.
"Adamen Parçatesir! Gemimizin nişancılarından... Eğlenceli birisi denebilir. Yine de onu pek kızdırmamanı tavsiye ederim ufaklık."
Oturduğu sandalyenin kendisini nasıl taşıdığı şüpheli iri kıyım bir adamın, sert yüzüne yakışmayan bir kahkahadan sonra kendisine dönüp, dişlerini sıkarak hırladığını ve sibernetik kaplama kolunu sanki pazıları varmış da sıkabilecekmiş gibi kaldırdığını gördü Pandora. İçinin ürpermesine mani olmamıştı. "Denir ki, bozuk bir iris valfinde sıkışan kolunu kendi kendine koparmış ve yerine bu sibernetik kolu takmış. Tıp bilgimle bunun düpedüz palavra olduğunu söyleyebilirim!"
Bu yorumu duyması üzerine Adamen'in kendinden emin ifadesi itinayla moleküllerine ayrılırken; az önce koyu bir sohbete tutuşmuş olduğu, profilden gözüktüğü kadarıyla buruşuk teninden yaşlı birisi olduğu intibaı bırakan esmer adama dönmüştü Sibele. "Plütonyüz Apsu! Gemimizin baş mühendisi... Batıl inançlarını komik bulsam da, gemideki en tecrübeli personel olduğu doğrudur. Yanından ayırmadığı, pek sevgili Yıldızgemisi Alet Çantasına yaklaşmadığın sürece kendisiyle sorun yaşayabileceğini sanmam."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kozmik Yankı | Yıldız Çocuk
Science FictionDünya zamanıyla insanlığın 2545. yılında, dünyamızın 39 ışık yılı uzağında cereyan eden kurgusal hadiselere dair yazmış olduğum bu romanda, bilim kurgu türüne yeni meseleleri mitlerle harmanlayarak, insanlığın geleceğine ve günümüz teknolojilerinin...