Argonat

135 72 228
                                    

"Doğum, çoğu zaman ölümden daha kuvvetli bir şiddete gebedir." 

Biyolojik Döngü, J. Orfaz Sf. 167

Beyaz bir balinayı andıran M sınıfı yolcu gemisi Allamu, Eonna sisteminin Nisaba gezegeni yörüngesinde turunu bitirmeye yaklaşmış, uysalca süzülmekteydi. Geniş pencerelerinden yansıyan gaz devi gezegenin gölgesi, altın birer post gibi zemine sıra sıra serilmiş ipek dokuma kilimlere vurmakta, haşmetiyle kızıl güneşi kapatırcasına manzarayı doldurmaktaydı.

Nergal Sandor, Allamu'nun sahibi ve bu pahalı turistik gezinin mimarı, yorgun bir balodan sonra sakin adımlarla geminin A güvertesindeki odasına doğru yol almaktaydı derin düşünceler içerisinde. Siber Yıldız Şirketi'nin tedarik ettiği, o günden beri de yanından ayırmadığı hizmetkarı, bir siberbot olan Tamariks ise havada süzülerek tüm gece adamın aklını karıştıran soruları cevaplamakla meşguldü.

"Konukların yüz hareketlerinden yapılan analiz doğrultusunda, yüzde yetmiş dördünün sizin isminize aşina oldukları saptanmıştır, Yüce Lugal. Buna karşılık, yaklaşık yüzden elli altısının bu bilgiden hoşnutsuzluk duyduğu tahmin edilmektedir. Bu sonuç karşısında size tavsiye ettiğim beyaz tuniği giymenizin, konuklar üzerinde bırakacağı olumlu intiba oranı-"

Ara yüzüne düşen raporlar, gözlerinin önünde birbiri ardına uçuşmasına rağmen asıl sorusunu bir türlü yanıtlamıyordu. "Hekate nerede, Tamariks?" Yine iletişim ofisinde geçirmiş olmalıydı tüm geceyi. Belli ki yaptıklarına dair rutin bir rapor yollayacaktı yine o kahrolası şirkete. Görünürde biricik eşi, perde arkasında ise şirketin boynuna geçirdiği bir tasma... Tüm bunları bilmesine rağmen yine de o kadının aklını başından alan güzelliğini yadsıyamıyor, onu her gördüğünde şuurunun tutku dehlizlerinde kayıp gitmesine mani olamıyordu.

"Eşiniz birazdan odanıza varmış olacak, Yüce Lugal."

İçeriye girmesiyle aydınlanan odalarına bir göz attı. Elli yıldan fazla süren kaptanlık kariyerinde hiç bu kadar rahat ve şık bir odaya sahip olmadığını yeniden hatırlattı kendisine. Kadife yatak örtüleri, altın sütunlar, gümüş perdeler ve bir zamanlar ancak rüyalarda denk gelebileceği pahalı ve şaşalı biblolar, görkemli tablolar...

Özdüşüm ekranının başına geçip, bir ayna misali onu yansıtan üç boyutlu görüntüsüne baktı. En fazla otuzlarında gözüküyordu. Omuzlarına dökülen gür saçları, atletik görünümlü, yapılı vücuduyla birleştiğinde haşmetli antik prenslerin bir izdüşümünü andırdığına emindi. Mor tuniğini omzundan beline kadar saran beyaz kuşağa ve ucundaki altın işlemelere takıldı gözü. Eski günlerde olsa tayfası onu soytarı yerine koyabilirdi bu kılıkla.

"Yine kendini dev monitörlerinde mi görmeye başladın?"

Hekate... Eşi dediği kadının, kapının eşiğinde dikilmiş kendisini süzdüğünü gördü. Kumral saçlarının uçlarını süsleyen platin sarısı lifler, yürüdüğünde birer kıvılcım misali titreşiyorlardı omuzlarında yine her zamanki gibi.

"Hareketlerinin bu kadar ağırlaşmasına izin vermemelisin sevgili eşim. Yaşını ele veriyorsun!"

Nergal başını salladı. "Kimin karşısında olduklarını bilmediklerini mi sanırsın? Beni pahalı bir plastiğin içinde görmeleri bir şey değiştirmez."

"İsmini değiştirmek istemeyen sendin, hatırlatırım. Bu turu düzenleyip, davetlileri çağıran da... Yakınmak için çok geç değil mi?"

Yatağa oturup bacak bacak üstüne atışını seyretti Hekate'nin. O kusursuz yüzünün detaylarını, biçimli burnunu, cam gibi parıldayan gözlerini inceledi birer birer. Ayak bileklerine varan buğday sarısı elbisesinin derin yırtmacından ince birer sütun misali sıyrılmış bacaklarında gezdirdi gözlerini. Bir heykeltıraşın elinden çıksa, bu kadar olurdu. Kusursuz bir bedene, kusursuz bir eş.

Kozmik Yankı | Yıldız ÇocukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin