yeniden ben, yıldıza basıp bol yorum yapmayı unutmayalım, motivasyonum için 🌌
arabaya binerlerken devamlı sırıtıyordu berk. genç kız kızılın bakışlarını ve sırıtmasının sebebini çözmeye çalışıyordu.
sürücü koltuğuna geçti aybike, berk'in arabası berbat bir durumda da olsa aybike'ninki gayet sağlam kalabilmişti, onun gibi. sürmeye devam ettiğinde kızılın sırıtışı geçmişti.
"demek bana sunni teneffüs yaptın ha?"
aybike'nin ela gözleri kocaman açılırken direksiyon hakimiyetini kaybetmekten korktu bir an, heyecandan. "sen nereden biliyorsun?" diyebildi sesinin titrememesine özen göstererek.
"doktor söyledi, ambulans gelene kadar sen ilk yardım yapmışsın bana, hayat öpücüğümü de vermişsin."
"kim olsa yapardım berk. yardım etmeye çalışıyorum sonuçta, insanları öldürmeye çalışmam ben senin aksine."
üç yıl önceki konuydu yine gündem. ve her şeyin sebebi de olduğu için aralarında hep bu duvar kalacaktı muhtemelen. yüzü asıldı berk'in. gözlerini kaçırırken de genç kızın kolunu görmesiyle dehşete kapıldı.
"aybike!"
aybike ani bir frenle arabayı sağa çekip durdurduğunda aniden bağıran çocuğa baktı korkuyla, başı falan mı acımıştı ki?
"aybike kolun... kolunun hali ne, kanıyor!"
"önemli bir şey değil berk, kaza yaptığımızda cam girmişti işte, baktılar orada."
"kanıyor hala ama nasıl önemli bir şey değil aybike ya, acıyor mu çok?"
"acımıyor berk, sorun değil."
berk genç kızın kolunu tutup nazikçe öptüğünde gözlerini kaçırdı aybike. berk her ne kadar naif olsa da aybike aynı naifliği göstermemeliydi ona.
kızıl, kolunu yavaşça severken de çekmesi gerektiğini düşündü ve çekti kolunu hızla. "önemli bir şey yok işte berk, tamam."
berk ise hala endişeliydi. canı yanmıştı belli ki genç kızın, en ufacık bir şey olsa bile kıyamazdı ki o.
"önemli bir şey olsun olmasın, araba kullanamazsın ben geçiyorum direksiyona."
"berk başın-"
"aybike sonuçta arabayı ellerimiz ve dolayısıyla da kollarımızla kullanıyoruz değil mi? başımızla değil. senin kolun yaralı ve bu halde kullanmana izin veremem. geç hadi, ben kullanacağım."
aybike oflayarak arabadan indiğinde yan koltuğa geçmişti. yol boyunca pek konuşmadan eve geldiklerinde de yine sessizce eve girmişlerdi.
boş bir odaya girip yatağını hazırladı aybike berk'in. bu odayı kullanacaktı kızıl oğlan. berk yanına geldiğinde de yastığı eline alarak mırıldandı.
"aybike ben bu yastıkla rahat edemem ki."
"afedersiniz paşam, burası beş yıldızlı otel değil maalesef, hizmetlerimiz bu kadar."
"ya öyle demek istemedim. ama sen kendi yastığını versen bana, misafirim ya hani."
"doğru diyorsun misafirsin. tamamen iyileşir iyileşmez de gideceksin zaten." berk'in yüzü düştü tekrar. gitmek istemiyordu, aybike'yle kalmak istiyordu hep. genç kız yanından geçip kendi odasına giderken mırıldandı. "sonra da herkes hayatına kaldığı yerden devam edecek zaten."
hayatına kaldığı yerden devam etmek istemiyordu berk, sadece aybike'yle olmak istiyordu işte. onsuz geçen hayatı nefessizdi gerçekten. genç kızın peşinden odasına daldığında da bağırdı genç kız.
