0.2

1K 68 91
                                    

ben geldim, yıldıza basıp bol yorum yapmayı unutmayın 🌌

berk gözlerini açtığında kaza olduğunu çok net hatırlıyordu, kimin ona çarptığını da merak ediyordu tabi. her kim çarptıysa cezasını çekecekti.

gözlerini açtığında ise onu görmüştü. üç sene önce vedalaşır gibi doya doya sarıldığı ama berk'in veda olduğunu bile bilmeden çekip gittiği o günden sonra şimdi karşısındaydı kıvırcığı.

rüyada olmaktan ilk kez bu kadar korktu berk. daha önce sayısız kez görmüştü çünkü bu anı, her seferinde mekanlar farklı olsa da aybike'yle karşılaşıyordu bir şekilde. o kadar istiyordu ki genç kıza yeniden rastlamayı, yine bunun da o rüyalardan biri olmasından çok korkuyordu.

gözleri dolarken genç kız hızla yatağın kenarına oturdu, berk'in uyanması tarifsiz bir mutluluktu onun için. elini çocuğun omzuna koydu, uyandığından emin olmak isterce.

kendine çekip sarıldı anın yoğunluğuyla. ona bir şey olursa ne yapardı bilmiyordu. yokluğu acıydı evet ama en azından kendi hayatında olduğunu biliyordu. sadece aybike'nin hayatından da silinmeyecekti öbür türlü, kendi hayatından da silinirdi kazada kötü bir şey olsa ve aybike buna dayanamazdı.

kollarını boynuna dolayıp kokusunu çekti içine. o ceketteki kokuydu yine, değişmemişti efsane kokusu kızılın. yumuşak saçlarında dolaştırdı ellerini, çekti kızılı kendine sıkıca, sarıldı kocaman.

"berk! uyandın sonunda. çok korktum sana bir şey olacak diye."

göz yaşları akıyordu kızın. kızıl ise şoktaydı, inanamıyordu aybike'nin yanında olduğuna. sarılamıyordu bile, dolan gözlerini kırpıştırıp burnuna dolan kıvırcık saçların kokusunu aldı tekrar, o da aynıydı.

genç kız kendini çektiğinde istemsizce ellerini tutmuştu kızılın, farkında olsa asla böyle bir şey yapmazdı tabi. eliyle ellerini sevdiğinin de farkında değildi.

"berk ben çok özür dilerim, gerçekten çok özür dilerim. bir anda çarptım sana işte... of benim yüzümden buradasın şuan. çok acıyor mu başın? çok özür dilerim."

berk hala akmamak için direnen göz yaşlarının asılı kaldığı gözleriyle kızı inceliyordu. o kadar güzeldi ki. üç yıl içinde dünyanın en güzel kızı ne kadar güzelleşebilirse o kadar güzelleşmişti. şoktan çıkabildiğinde kendine çekip sarılan o oldu.

bırakırsa yine elinden uçup gidecekmiş gibi sıkı sıkı sarılıyordu. ilk ve son sarılışlarından bu yana ne kadar çok özlemişti kokusunu. elleriyle saçlarını sevdi.

"aybike ben... inanamıyorum şuan. buradasın, yanımdasın yeniden. iyi ki çarptın bana. yoksa karşılaşmayacaktık yine. ben... ben çok özledim seni."

çekti aybike yeniden kendini.

"berk başın acımıyor mu?"

"acımıyor aybike. umrumda bile değil ki."

ellerini tutmasıyla çekti ellerini genç kız. tutmamalıydı. nasıl onu öpmemesi gerektiyse o gece, şuanda da aynı şeyler geçerliydi, kırgındı hala. affettim sanıyordu ama hayır. öfkesi de gün yüzüne çıkmıştı diğer duygular gibi.

genç kızın kokusuyla yeniden o geceyi hatırladı berk. hatırlamadığı gün olmamıştı ki. o gece her ne kadar hiçbir şeyi bilmeyen çocuğun en güzel gecesi olduysa ertesi gün okula geldiğinde öğrendikleri de derin bir yara açmıştı, hiç kapanmayan.

3 yıl önce, okul günü

ataman'a ilk kez içi kıpır kıpır gidiyordu berk. her ne kadar bir önceki gün iğrenç şeyler yaşanmış olsa da gece çok farklı bitmişti. aybike'den özür dileyebilmenin huzuru vardı, onunla sarılmış olmanın, üstüne sinmiş kokusuyla uyumanın. en çok da aybike'nin onu affedebilmiş olmasının mutluluğu.

saudade | ayberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin