1.4

760 61 161
                                    

yıldıza basıp bolca yorum yapmayı unutmayın, keyifli okumalar 🌌

genç kız, gözlerini açtığında kızılı yanında görememişti. beraber yine sarılarak uyumuşlardı ama çocuk odada görünmüyordu.

"berk?"

içeriye doğru seslenmesiyle ise kızıldan ses gelmemesiyle endişelenirken, çocuğun odaya yaklaştığını belirten ayak seslerini duyduğunda gözlerini kapattı hemen. uyandığını anlamasını istememişti.

"aybike'm?"

kızın saçlarında ellerini gezdirip yanağından kokuluca öptüğünde gülümsemişti.

"güzel bebeğim benim, uyan hadi. çoktan sabah oldu."

kızın yavaşça gözlerini aralamasıyla yeniden gamzesine bir öpücük bırakmıştı.

"ladesin süresi daha dolmadı, gece on bire kadar da vaktim var. istediklerimi yapacaktın ya, öyle anlaşmıştık. hadi kalk bakalım."

genç kız oflayarak kalkmaya çalıştığında onu kucağına aldı ve mutfağa getirdi. kız gözlerini ovuşturarak elini çocuğun beline doladığında önündeki fazlasıyla lezzetli görünen kahvaltı masasına baktı.

"berk, senin oyuna göre benden kahvaltı istemen gerekmiyor mu, bu masa ne?"

"evet." dedi kızıl derin bir nefes verip kızın saçlarını geriye atarken. onu gülümsetebilmek hoşuna gidiyordu. "oyunu kazanan ben olduğuma göre senin yeni görevin kahvaltı yapmak. birkaç gündür kahvaltı yapmıyorsun bebeğim, kendine dikkat etmiyorsun o yüzden şimdi aç bakalım ağzını."

ekmeğe sürdüğü vişne reçelini kıza verirken gülüşüne gülmüştü kızıl.

keyifli bir kahvaltı yaptıklarında oyunu bahane ederek kendisini iyi hissetmesini sağlamasıyla da aybike bu ince düşünceli kızıla fena halde aşık olduğundan kesinlikle emindi.

🌒

akşam olmasına rağmen berk, genç kızdan ne bir şey istemişti ne de bir şey yaptırmıştı. aybike ise bir şeyler bekliyordu, odasına gelmesiyle yatağına gelmesiyle ilgili bir şeyler ama oyunun bitmesine bir saat kalmıştı zaten. berk ise hala ortada yoktu.

düşünceleri bile tüm bedenini alev içinde bırakırken de kızılın odasının kapısını tıklatmasıyla gelmesini söylemişti.

"babandan, özür dilemeye gitmiştim."

"ne?"

"senden sonra en fazla özrü hak eden o, kendimi affettirmeliydim. başarılı da oldum."

genç kız sevinçle çocuğa sarıldığında da berk aklına gelen şeyle gülümsemişti.

"hazırlan aybik hadi."

"nereye?"

"soru sormak yok, hazırlanıyorsun ve birlikte bir yere gidiyoruz."

"ya ama nereye?"

"hadiii."

genç kız, kızılın odadan çıkmasıyla beraber üzerine lacivert bir kot pantolon ve siyah kayık yaka uzun kollu bluz geçirip saçlarını da beyaz omuzlarının üzerine açık bıraktığında hazırdı.

berk, genç kızın üzerinde anlamlı bakışlarını gezdirip beline sıcak elini yerleştirdiğinde arabaya gittiler.

yolda hiçbir şey söylememişti kızıl oğlan. ara sıra, kızın gözlerine kaçamak bakışlar atıp derince gülümsemişti sadece.

"geldik."

genç kız önünde durdukları yer ile yüzünü düşürürken de elini tuttu kızıl, yavaşça sevdi. ataman kolejindelerdi.

"hadi gel."

genç kızın cevap vermemesiyle elini sevip okulun içine doğru yürüdü berk. bu saatte giremezlerdi normalde ama belli ki halletmişti.

yağmur yağıyordu. o pembe bankın önüne geldiklerinde de durdu berk. kızın iki elini elleri arasına aldığında bir adım attı kıvırcığına doğru.

"buradayız bugün, çünkü benim senden özür dilemem gerekiyor. başka bir yerde de değil, burada. her şeyin başladığı yerde. sana yaptıklarım her şeyin ötesinde bir kötüydü, biliyorum. hastanenin önünde bana sarılmıştın ya, ilk kez güzel hisler hissettim o gün ben. okulda gittiğini öğrendiğim zaman da... ölmek istedim ben aybike."

kızılın konuşmasını dolu gözleriyle şiir gibi dinleyen kız, duyduğu cümleyle korkuyla dolmuştu. "ne?"

"seni bugün buraya getirdim çünkü bana acıdığın için ya da kendini beni affetmek zorunda hissettiğin için affetmeni istemiyorum. oyunun son dakikalarında senden son isteğim, beni gerçekten affedebildin mi, onu öğrenmek. affedebildi mi kalbin beni bitanem?"

yağmurdan sırılsıklam olmuş genç kız, gülümseyerek uzanıp kızılla dudaklarını birleştirdiğinde kollarını boynuna sarmıştı. öpmüyordu, sadece dudaklarını dudakları arasına almıştı, nefesini nefesiyle ısıtıyordu.

bir süre kapalı gözleriyle dudaklarını sadece hissetmek istediğinde kızılın belindeki kollarıyla havalandığında dilini ilerleterek öptü kızılı.

berk, şaşkınlığını üstünden atıp karşılık verdiğinde hızlı hızlı yağan yağmurda sevdiği kızın dudaklarıyla buluşmuştu. alt dudağını uzunca bir süre emip dillerini buluşturduğunda kızdan zevk dolu kısık bir mırıltı çıkmıştı.

tek eli belinde gezinirken diğer koluyla üst bacaklarından tutup havaya kaldırdığı kızın dudaklarını bıraktığında, dilini dudaklarının üzerinde gezdirip şiddetlenen yağmurun ıslattığı kirpiklerini kırpıştırdı.

"seni çok seviyorum aybike eren!"

"seni çok seviyorum berk özkaya!"

yağan yağmurun altında yeniden kızın üst dudağını dudakları arasına aldığında, eve gitmeyi düşünüyorlardı. içlerindeki birbirlerine olan yoğun istek dinmezken eve gitmeleri gerekiyordu.

saudade | ayberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin